islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4986
EURO
34,7995
ALTIN
2.488,58
BIST
9.564,68
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Yağmurlu
14°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Çok Bulutlu
18°C

Çağdaşlık Nedir?

Çağdaşlık Nedir?
20 Ekim 2022 09:00
A+
A-

Önce İslam’ın konumunu belirginleştirerek başlayalım:

İslam, çağlar üstüdür. Bu onun evrensel karakterinin özelliğindendir. Evrenselliği de modern bağlamda değil, mutlak hakikat olma özelliği bağlamında kullanıyorum. İslam, indiği çağı dönüştürdüğü gibi kendisinden sonraki çağı da dönüştüren bir özelliğe sahiptir. Bunu da ilahi hüviyetinden neşet eden hakikat oluşu üzerinden gerçekleştirir. Ona iman edenin başka bir yöntem ve tarza yönelmesini kabul etmez. Kendi dışındakini ise ‘bigayri ilm’/bilgi olmama diye tanımlar. Bu yüzden İslam kendisinden ve kendisinin belirlediği zeminden hareketle düşünmeyi ve tanım yapmayı mümkün kılar. İslam, bir başka epistemik sisteme tabi olmaz! O epistemik sistemi kendi sistematiği içine çekerek onu yeniden tanımlar ve işlevselleştirir. Tarihte bunun örneği vardır: felsefe ile karşılaşmasında olduğu gibi mistik gelenek ile karşılaşmasında da aynı tutumu göstermiştir. Oradaki alınması gerekeni alarak onu yeniden tanımlamış ve kendi tanımı üzerinden hareketle inşa etmiştir. Bunlar İslam düşüncesinin karşı karşıya kaldığı ilk tehditlerdi. Bugün ise daha büyük bir tehdit ile karşı karşıya kalmıştır. Modern düşüncenin tehdidi, klasik dönemdeki tehdide göre daha şümullü ve daha otoriter bir karaktere sahiptir. Bu noktayı göz önüne almadan yapılacak bir hamle yanlışa kapı aralar ki bunun örneklerini yaşamaya devam ediyoruz.

Çağdaş olmak/modern olmak bu çağda yaşamayı içerir diye genel bir kabul var. Bu kabulün kendine göre bir doğruluk payı vardır. İdeolojiden bağımsız bir özellik olarak var olmanın kendisinden söz edilebilirse o zaman bu doğruluk payı doğrulanır.  Bu Kabulün varlığı bir yanlışa mebnidir. Bu da modern dönem sanki başka epistemelere imkân tanır gibi bir yanılgıdır.  Yaşananlar bize göstermiştir ki bu mümkün değildir. Yani şuan nefes aldığımız her şey modern düşüncenin ürettiği dünya görüşünden neşet etmektedir. Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bugün modern bakış baskın bir karaktere dönüşerek, kendisinin dışında kalan bütün kültürleri kendisine dönüştürme arayışını ve çabasını hiç aksatmadan sürdürmüştür ve bu konuda da belirli bir başarı kazandığı aşikârdır. Çin, Rusya, Hint ve İslam coğrafyası da dâhil dönüştürülmüştür. İran İslam devriminin üzerinden daha kırk yıl geçmeden bugün gelinen noktayı dikkate aldığımızda ne söylediğimiz açıklık kazanır. İhvanı Müslimin’in tüm İslam coğrafyasında geriletilmesi ve geri çekilmesini sağlamak da buna dâhildir. İslam dünyasındaki tartışma konuları ve yapılan çalışmalara bakıldığı zamanda ne söylediğimiz açıklık kazanır. Bilim ve Felsefeyi tek otorite olarak kabul eden bir yaklaşımdan Müslümanca bir yaklaşım beklemek zaittir.

Modernist İslami düşünce ise zaten iflas etti. O akımın içinde yer alan entelektüel ve hareketlerin çoğu modern düşünce ile uyumu sağladılar. Genel kabul olarak bilimin üstünlüğünü kabullendiler. Son pandemi dönemi her düşünceyi hizaya getirdi. Ve modern bilim adamlarını ‘din adamlarının’ yerine ikame etti…  İran ve benzeri birçok ülkede yapılan tartışmalarda seküler yaşam genel bir mazhariyet kazandı. Buna yönelik laikliğin devlet sisteminde vazgeçilmez oluşuna methiyeler düşülmektedir.

Elbette ki Müslüman olarak kendi referans sistemimizden hareketle bugünü Müslümanca düşünebiliriz. Ama burada da batılı referans sisteminin neye tekabül ettiğini tam olarak ortaya koyabildiğimizde bu mümkün olur.

Çağdaşlık ise felsefi zemin üzerinden iki boyutlu olarak kabul görür: Dekart Öncesi ve sonrası… Hümanist çağ ikiye ayrılır.  İlk hümanist çağ, 1700lerden öncesine tekabül eder. Orada hakiki bağlamda bir insanilik vasfının kabulü olduğu düşünülür. İkinci dönem ise Dekart sonrası olarak tavsif edilir ve bunun hümanist çağ ile birlikte seküler çağın başlangıcı olduğu kabul edilir.

Dekart ile başlayan dönemde değişen ne olmuştur:

Bilgi, öznenin kendi uhdesine alınmıştır. Bilme eylemi özneye aittir. Ve bilmeyi mantık ve matematik üzerinden belirleme imtiyazı üretilmiştir. Kesinlik algısı olmazsa olmazı olarak kabul edilmiştir ve bunun dışında kalan bilgiyi bilinemez olan olarak tavsif edilmiştir. Bu çerçeve içinde dini bilgi/vahiy bilinemez olarak kabul edilerek inancın konusu kılınmıştır. Bu zaman içinde dini bilginin gözlerden ırak tutulmasını, akli ve tecrübi bilginin ise kaçınılmaz bir kesinlik ile yaşamın belirleyiciliğine zemin oluşturduğu görülmüştür. Süreç içinde bilimsel bilginin ve kesinlik arayışının kendisi ile birlikte akli bilgi de bilimsel bilginin gölgesine sığınmak zorunda kalmıştır. Bu tartışmayı aşma çabası, akli olanda kesinliği sağlayacak bir zemine ihtiyaç duyurmuştur. Kant bu kesinliği sağlayacak bir düzenlemeyi gerçekleştirmiştir. Böylece metafizik de dâhil artık akli ve tecrübi bilginin dışında başka bir bilgi zeminine ihtiyaç kalmamıştır. Bu çok temel bir değişimdir. Ve kendisinden önceki bütün kültürlerin ürettiği bilginin oluşturduğu yöntemi, bakışı, bilgiyi reddetmeyle karşı karşıya bırakmıştır.

Yeni epistemede (Bilim Üzerine İki Derste; Heiddegger geniş bir şekilde açıklamıştır.) hakikat artık reel olana indirgenmiş, yani ‘olan’ gerçeğin ta kendisi olarak ilan edilmiştir. Bilgi ise öznenin kendisine tevdi edilmiş ve böylece yeni bir çağa geçilmiştir. Bu çağda her zaman bu düşünceye yönelik itirazlar olmuştur. Ama bu itirazlar hiçbir zaman bir iktidar alanı oluşturamamıştır. Varoluşçuluk sadece edebi metinlerde yer bulabilmiştir. Ama mevcut modern iktidar pozitivist seküler karakterini terk etmemiştir. Liberal düşünceye bağlılığını ise sürdürmüştür. Bu liberal bağlılık ise elde ettiği episteme ile kayıtlanmıştır. Yani siz modern düşüncenin dışında bir düşünceye yönelirseniz, cezalandırılırsınız. Afganistan örneğinde olduğu gibi, İran örneğinde olduğu gibi, İhvan örneğinde olduğu gibi…

Her ne kadar bütün batı düşüncesi Platona düşülen dipnot olsa da artık Platon ile modern düşünce arasında dağlar kadar fark vardır. Akıl tanımı Platon’da aşkınlık taşırken, modern akıl ise öznenin kendisinde mündemiç kılınmıştır. Bu yüzden çağdaşlığı akıl ve varlık tanımından bağımsız ele almak mümkün değildir.

Sonuç olarak modern olmak, modern düşüncenin dünya görüşünden bağımsız olarak ele alınamaz! Modernliği artık çağda yaşamak olarak betimlemek sınırlı bir zeminde ve düşünceden bağımsız olarak ele alındığında mümkün olur. Ki buna bile zemin bırakmamaya çalışmaktadır modern düşünce… Her şeyi kendi tekeline almak ve her şeyi yeniden tanımlamak ve biçimlendirmek için her şeyi kullanıma hazır hale getirmektedir. Şöyle yaşananlara bir bakmak yeterlidir. Kaotik zeminin hazırlayıcısı ve tamamlayıcısı olarak modern düşünce kendi yeterliliğine sahiptir. Sadece kendi iç bünyesinde bu kaotik zemini kurmuyor, kendi dışındaki kültürlerde de bu kaotik zemini oluşturarak kendi iktidar alanını tartışmasız bir bölünmez kuşatıcılığa taşıyor. Modernist Müslüman ise bu ateşe odun taşımaktan öte bir şey yapmıyor.

Ezcümle: ‘Modern veya Çağdaş bir zamanda yaşıyorum’ demek bir gönderme olmadan anlamını izhar etmiyor. İdeolojiler çağı bitti tespiti, sadece batı dışı ideolojiler için üretilmiş bir kavramsallaştırmadır. Kendi ideolojileri bütün hızıyla yaygınlaşmaya ve güçlenmeye devam etmektedir. Sürekli kendini yenilemesi insanları, düşünceleri, kültürleri aldatmasın… Çünkü batı modernleşmesi aldatma üzerine kuruludur. Gerçekliği ise bir kurmacadan ibarettir.

Abdulaziz Tantik

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.