Asr-ı Saadet Müslümanları, Peygamberimizin (sav) önderliğinde Hicretten sonra Medine’de ümmet içinde sosyal birliği geliştirdikten sonra diğer gayrimüslim kavimlerle sosyal diyaloga geçmek ve sözleşmeler yapmak suretiyle ilk önce toplumsal barışın temelini atabilmişti. İşte bu plânlı gelişmeyi biz bir yazımızda “Medine Sözleşmesi Anayasal Sosyal Devletin İlk Temel Taşıdır” olarak tanımlamıştık.
Medine’de bu şekilde oluşturulan İslâmî sosyal devletin ekonomik yönden güçlenebilmesi için, zengin Müslümanlar maddî fedakârlıkta bulunmuştur. Bir başka ifadeyle varlıklı Müslümanlar, devletin kamusal sosyal harcamalarına katkıda bulunmak maksadıyla zekâtlarını (öşürlerini) devlete vermiştir. Devlet de zekât gelirlerini, Tevbe suresinin 60. âyetinde belirlenen kişilere âdil bir şekilde dağıtmıştır. Böylece çok kısa sürede devletin sosyal ve malî kurumları oluşmaya ve bu çerçevede de beytü’l-mal (Devlet Hazinesi) şekillenmeye başlamıştı. Zamanla beytü’l-malın gelirlerini oluşturan kaynak türlerinde de bir artış görülmüştür. Beytü’l-malın gelir kaynakları şu kalemlerden oluşmuştur:
Zekât: Sadakaların zengin Müslümanlar için zorunlu hâle gelmesiyle beytü’l-malın kamusal sosyal yardımlar açısından en önemli gelir kaynağı zekât olmuştur. İhtiyaç sahiplerinin hakkı olduğu kabul edilen zekât, Hz. Peygamber (sav) döneminde devlet eliyle toplanmış ve yine devlet eliyle direkt olarak muhtaçlara ve diğer hak sahibi kişilere dağıtılmıştır.
Öşür: Onda bir anlamına gelen öşür, bağ, bahçe ve tarla ürünlerinden elde edilen onda bir miktardır. Öşür, bir nevi tabiî ürünlerine getirilen zekâttır.
Ganimet: Ganimet, cihat yoluyla düşmandan elde edilen bütün maddî varlıklardır. Ganimetlerin taksimi ile ilgili ilk uygulama, Bedir Muharebesinde gerçekleşmiştir. Savaşta müşriklerin yenilmesinden sonra Müslümanlar arasında elde edilen ganimetlerin dağıtılması ile ilgili farklı görüşler ortaya atılmıştı. Bunun üzerine ganimetlerin kimlere ait olduğunu bildiren âyet nazil olmuştu. “Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a ve Peygambere (devlet başkanının uhdesinde olan beytü’l-mala), onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir..” (Enfal: 41). Buna bağlı olarak elde edilen ganimetler bundan sonra, beş birime ayrıldıktan sonra bu birimlerden biri beytü’l-mala aktarılırdı.
Fey: Fey, savaş yapılmaksızın, yani barış yoluyla gayrimüslimlerden elde edilen (ister menkul, isterse gayrimenkullerden oluşsun) bütün ganimetlerdir. Gayrimenkuller, devlet başkanı tarafından ganimet olarak Müslümanlara dağıtılıp bu topraklardan her sene öşür alınabileceği gibi, eski sahiplerine bırakılmak üzere bu topraklardan vergi (haraç) de tahsis edilebilirdi. Bu durumda alınan vergi, fey veya haraç olarak kabul görmekteydi.
Haraç: “Toprağın geliri” anlamına gelen haraç, fıkıhta “toprak vergisi” demektir. Aslında haraç, savaşta fethedilip gayrimüslimlerin elinde bırakılan arazilerden alınan bir vergi türüdür. Ancak barış yoluyla elde edildikten sonra (Müslüman olup olmadığına bakılmaksızın) asıl sahiplerine bırakılan topraklardan alınan vergiler için de haraç tabiri kullanılmıştır.
Cizye: İslâm tarihinde gayrimüslim tebaanın çalışabilir durumunda ve gelir sahibi olan erkeklerinden alınan bir baş vergisidir. Hz. Peygamber (sav), Necranlılar’dan biri Recep, diğeri de Safer ayında olmak üzere bu vergiyi iki taksitte aldığı kaydedilmektedir. Halife Hz. Ömer devrinde ise Kudüs halkı ile yapılan antlaşmada gerek haraç, gerekse. Cizyenin harcanacağı yerler, Kur’ân’da belirtilmemiştir. Ancak İslâm hukukçuları, cizye gelirlerini kıyas yoluyla fey kapsamına dâhil etmiştir.
Hz. Peygamber (sav) döneminde kamuya ait mal ve gelirler, mescid-i nebevi’de saklanırdı. Medine’de inşa edilen halka açık merkezî mescit, aynı zamanda bir nevi devlet hazinesi olarak bir işlev de görmekteydi. Özellikle aynî veya nakdî olarak gelen zekâtlar, mescitte fazla bekletilmezdi ve Medine veya çevrede yaşayan ihtiyaç sahiplerine bugünün terminolojisiyle kamusal sosyal yardım olarak hemen dağıtılırdı. İşte Medine’de kurulan İslâmî Devlet, aynı zamanda bir sosyal devlet özelliği de taşımaktaydı. Üstelik anayasal bir çerçevede oluşturulan bu sosyal devletin görüldüğü üzere sosyal yardım mekanizmalarını finanse eden başta zekât olmak üzere birden fazla gelir kaynağına da sahipti.
Sosyal devlet olgusunun ancak 20. yüzyılın ortalarından sonra şekillendiğini düşünürsek, Medine İslâm devlet modelinin insanlık tarihinde ilk sosyal devlet olduğu söylenebilir. Kaldı ki günümüzün “modern” sosyal devletleri, yoksullukla mücadelede başarılı olamadıkları gibi sosyal adaleti sağlamakta da yetersiz kalmaktadır. Keşke bu devletler, İslâm’ın sosyal politika uygulamalarının finans kaynağı olan zekât sistemini bilselerdi. Çünkü Zekât sistemini uygulamayan devletlerin sosyal ve âdil olmaları mümkün değildir.
Bozayı İftar Saatinde Mahalleye Neden İner? Kars’ın Sarıkamış ilçesinde son günlerde kent merkezine kadar gelen bozayı yavruları dikkati çekiyor. İftar saatine yakın İnönü Mahallesi’ne gelen bozayı yavrusu, çöp konteynerlerinde karnını doyurmaya çalıştı. Bunu gören vatandaşlar cep telefonlarıyla bozayı yavrusuyla öz çekim yaptı, fotoğrafını çekti. İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Kars Doğa...
Adalet, bizim kültür ve yaşama felsefemizin ayakta tutmaya çalıştığı muazzam bir değerdir. Değerdir, çünkü adalet, öncelikle insanın ruhi ve fikri dünyasında kökleşerek hayata yayılan bir müessesedir. Adalet, bir manada “hak”kın hakim kılınmasıdır. Dolayısıyla, öncelikle hak’kın ne olduğunun bilinmesi gerekiyor. Acaba hak, bir toplumun üzerinde birleştiği bir kural mı, yoksa; önemli...
Mirat Haber Ajansı İran, Amerikan ve İngiliz Covid-19 aşılarının ithalatını yasakladı. Fetva, Tahran’daki hükümete Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney tarafından verildi. Hamaney, canlı bir televizyon konuşmasında bu aşıların içeriğine güveninin olmadığını söyledi. Ayrıca aşıları kendi ülkelerinde değil de başka ülkelerde denemek istediklerini de tutarsız buldu. Amerikalılar bir aşı üretebilselerdi, kendi...
Allah’dan başka her şey mahlûktur. Yaratık olma gereği Yaradana mutlak muhtaçtır. Buna karşılık elbette bunun bir bedeli vardır. Bu bedel, Rabbe yaranıp Ona ibadet etmektir. Âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’nın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. İnsanın ibadetine de ihtiyacı yoktur. Yaratık olarak her şeyin bir tazim borcu vardır. Bu tazim borcunu diğer...
Mirat Haber Ajansı Bir patlama vakası Perşembe günü İran’ın ünlü yeraltı Natanz nükleer zenginleştirme tesisinin yakınındaki bir yapım aşamasında hasar ortaya çıkardı. Raporlar, olayın santrifüj operasyonlarını etkilemediğini veya herhangi bir radyasyon salınmasına neden olmadığını belirtti. “Endüstriyel baraka” olarak tanımlanan bina, zenginleştirme tesisinin bir parçası değildi, yerin üzerindeydi. İran Atom Enerjisi...
Mirat Haber Ajansı Mısır Cumhurbaşkanı konumunda olan darbeci general Sisi’yle bir müzik videosunda alay ettiği iddiasıyla hapse atılan Mısırlı sinema yönetmeni Şadi Habaş, hapishanede öldü. Bu Mısır’da seçilmiş meşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi de dahil pek çok kişinin tutukluyken ya da mahkumken hayatını yitirmesinin kasti olarak gerçekleştiği eleştirisini gündeme getiriyor. 24...