islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4465
EURO
34,4931
ALTIN
2.470,12
BIST
9.555,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Yağmurlu
15°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

ÇOCUKLARIMIZA DEPREMİ BİR DE BÖYLE ANLATALIM

ÇOCUKLARIMIZA DEPREMİ BİR DE BÖYLE ANLATALIM

Tüm ülke olarak büyük bir depremin kötü sonuçlarını yaşadık. Bu süreci yaşanırken ebeveynler olarak bir yandan da çocuklarımıza depremi anlatmalı mıyız? Anlatacaksak nasıl anlatmalıyız? Depremi birinci derecede yaşamamış olsalar bile gördüklerinden bizlerin etkilendiği kadar çok etkilenir mi? Psikolojileri bozulur mu? Diye düşündük. Bu konu ile ilgili birçok paylaşım oldu, bende bir önceki yazımda çocuklara depremi nasıl anlatmalıyız diye önerilerde bulundum. Ancak çocuklarımıza depremin ne olduğunu doğru şekilde anlatmış olsak ta bunun yeterli olmadığını “Allah bizi depremden korur mu” şeklinde sorgulayıcı sorularına da cevap verebilmemiz gerektiğini gördüm. Bunun için çocukların aklındaki soruları tatmin edebileceğine, yetişkinlere de yol gösterebileceğine inandığım bir masal yazıp seslendirdim.

SALINCAKTAKİ İNCİR

Bir varmış bir yokmuş, ağaçları ve otları pekte güzel olmayan bir ormanda bir geyik ailesi yaşarmış. Bu geyik ailesinin bir gün dünyalar güzeli bir yavruları olmuş, aile de yavrularına İncir adını koymuşlar. İncir, doğması gereken süreden biraz erken doğduğu için çabuk hasta olan bir ceylanmış. Ama hasta olduğu zamanlar bile hep mutlu olur en yakın arkadaşı Zeytinle koşup oynamaktan geri kalmazmış.  Bir gün baba geyik anne geyiğe “Bu ormanın otları, yaprakları yeterince sağlıklı değil, yavrumuzun hasta olmaması için daha güzel ağaçların, yaprakların olduğu bir ormana taşınmalıyız” demiş. Bu durumu minik ceylan İncir’e anlatmışlar. İncir “Ama babacığım ben ormanımı çok seviyorum, buranın yaprakları neden yeterince sağlıklı değil hiç anlamıyorum hem nereye gideceğiz ki” Demiş. Baba cevap vermiş “Yağmurun, rüzgarın, verimli toprakların daha çok olduğu bir ormana gideceğiz yavrum.” Bunu duyan küçük ceylan çok şaşırmış “Ne, yağmurun çok olduğu bir orman mı? Hayır ben bunu hiç sevmedim, yağmurun nesi iyi”, hem ben arkadaşım Zeytinden ayrılmak istemiyorum” demiş. Baba anlatmaya başlamış “ Yavrucuğum,  Allah yağmuru doğamız için yarattı, belirli zamanlarda yağan yağmur, ağaçların otların meyvelerin büyümesine yardımcı olur, hem ben Zeytin’in ailesiyle konuşurum, belki onlarda bizimle birlikte gelirler” demiş.  Bunun üzerine İncir’in ailesi Zeytinin ailesiyle konuşmuş. Onlar da daha sağlıklı,  verimli toprakları olan bir ormana taşınma fikrini çok iyi bulmuşlar ve iki aile birlikte yeni ormanları için yola çıkmışlar.

Yolculuk iki minik ceylan için çok eğlenceli geçmiş. Daha önce hiç görmedikleri yeni hayvanlarla tanışmış yeni yeni yerler görmüşler. Ailelerinin istediği sağlıklı yaprakların ve otların olduğu ormana gelince ise gözlerine inanamamışlar. Bu orman o kadar güzel ve yeşilmiş ki, bir ağacın bu kadar meyvesi olabileceğine şaşırmışlar. İki arkadaş tüm gün koşup oynamış birbirinden lezzetli ve sağlıklı meyvelerden yemişler. Bu ormanın gölleri de harikaymış. Ceylanlar belki yüzmeyi de öğrenebiliriz diye minik denemeler yapmışlar. Onlar eğlenirken aileleri de yeni evlerini kurmak için hazırlık yapmaya başlamışlar bile. İncir’ in babası ormanın yüksek dağlarına evleri için sağlam malzemeler aramaya çıkacakmış. Zeytin’in babası ise İncir’ in babasına “Hey dostum, o kadar uzak dağlara çıkıp kendini yorma, baksana burada dallar var, haydi çabucak evimizi yapalım da bir an önce şu harika ormanın tadını çıkaralım” demiş. Ama incirin babası geyik bu teklifi kabul etmemiş. “Bence sende daha sağlam bir ev yapmalısın, bu dallarla sağlam bir ev olacağını düşünmüyorum, haydi İncir sende bana yardım et, çünkü evimizi yapmak beni fazlasıyla yoracak.” Demiş. Minik ceylan babasının bu inadını hiç anlamamış. “Babacığım, Zeytin’in babası haklı değil mi, neden orman dallarla doluyken uzak dağlardan kaya toplamaya gidiyoruz ki? Babası anlatmış “Ah benim minik ceylanım, kolaya kaçmak doğru değil, bu orman tüm güzellikleriyle birlikte deprem bölgesinde bulunuyor. Bu yüzden evimizi sağlam yapmamız çok önemli” demiş. Minik ceylan  “Deprem bölgesi mi?  Bu da ne demek?” Demiş. Babası “Deprem de yağmur, rüzgar gibi bir doğa olayıdır. Yer kabuğunda fay hatları vardır ve tıpkı senin gibi hareketlidirler. Nasıl sen koşup oynayıp vücudunda ki enerjiyi boşaltmak istiyorsan yer kabuğu da biriktirdiği enerjiyi boşaltır ve rahatlar. Bu sırada da sarsıntı olur. Minik ceylan “ Keşke olmasa” demiş. Babası devam etmiş “ Ama meydana gelen depremler de yağmurlar, rüzgarlar gibi dünyamız için faydalıdır. Deprem sayesinde yüksek tepelerdeki verimli topraklar yeryüzene iner ve o topraklarda yediğimiz en sağlıklı ve lezzetli yapraklar otlar yetişir. Bir de maden suları, hani senin şu içmekten çok keyif aldığın lezzetli ve sağlıklı sular var ya, onlarda depremler sayesinde oluşuyor. Merak etme evimizi sağlam ve doğru yere yaptıktan sonra endişe edecek bir durum yok.” Demiş.  Bunun üzerine İncir ve babası en sağlam kayaları bulmuş taşımışlar, kendilerine şirin mi şirin bir ev yapmışlar.

Aradan günler mevsimler geçmiş. İki aile yeni ormanlarında çok keyifli zaman geçiriyorlarmış.

Hatta minik ceylanlar yüzmeyi bile öğrenmişler. Her gün ormanda yüzüyor zıplıyor eğleniyorlarmış. Bu arada İncir artık hiç hasta da olmuyormuş, babasının dediği gibi bu ormanın otları yaprakları gerçekten de çok sağlıklıymış.

Ama bir akşam geyik aileleri evlerinde otururken şiddetli bir deprem olmuş. İncir sallandıklarını fark etmiş, ama hiç korkmamış. Kendini kocaman bir salıncakta gibi hissetmiş. Minik İncir “anne baba, dünya salıncağa bindi sanırım” deyip gülmüş. Ailesi de İncirin bu benzetmesine çok gülmüşler. Ancak Zeytin için durum böyle olmamış. Zeytinlerin evi sallandığında evleri yıkılmaya başlamış. Hemen dışarı çıkmışlar. Zeytin gerçekten de çok çok korkmuş ve annesine “Anneciğim neden Allah evimizi korumadı, bak İncirlerin evi yıkılmadı, Allah bizi sevmiyor mu? ” Demiş. Annesi “Hiç olur mu güzel yavrum, Allah yağmurları, depremleri dünyamıza fayda sağlamaları için yarattı. Ama depremlerin olumsuz etkisinden korunmamız için de bize akıl ve güç verdi. Keşke bizde İncir’in ailesi gibi evimizi sağlam kayalardan yapsaydık. O zaman evimiz yıkılmaz biz de hiç korkmazdık.” Demiş.

O gün Zeytinler İncirlerin evinde kalmışlar. Ertesi gün babalar en sağlam kayaları bulmak için yüksek dağlara çıkmış. İki aile el ele verip Zeytin ve ailesi için çok daha sağlam bir ev yapmışlar. Zeytin çok mutlu olmuş, arkadaşına ve ailesine teşekkür etmiş. İncirin babası “Hayat her zaman çok eğlenceli olamayabiliyor çocuklar, bazen zorluklarla da karşılaşacağız, ama aklımız gücümüz ve inancımızla zorlukları aşabiliriz.” Demiş.

İki arkadaş babalarına “ Biz zaten çok güçlü ceylanlarız, görmek ister misiniz?” Demişler. O gün küçük ceylanlar babalarını yaptıkları koşu yarışında geçmiş olmanın mutluluğuyla mışıl mışıl uyumuşlar.

 

 

   Şeyma DEMİRCAN NAMAZCI

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.