islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5011
EURO
34,7241
ALTIN
2.486,93
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Cömertliği ile Tanınan Zengin Sahabi: Hz. Sa’d Bin Ubâde (r.a.)

Cömertliği ile Tanınan Zengin Sahabi: Hz. Sa’d Bin Ubâde (r.a.)

Okuma yazma bildiği için “kâmil” sıfatıyla da bilinen Hz. Sa’d bin Ubade, ikinci Akabe biatinde Müslüman oldu. Diğer sahabiler gibi o da bu biatte, Peygamberimizle (sav) görüşüp, kendi canlarını ve mallarını korudukları gibi Peygamberimize (sav) yardım edeceklerine söz veren sahabilerdendi. Medine civarında pek çok arazisi, bağı ve bahçesi vardı. Varlıklı ve Ensarın ileri gelenlerinden olan Hz. Sa’d bin Ubade, Uhud Muharebesinden itibaren Peygamberimizle (sav) birlikte bütün savaşlara katıldı ve Hazreç kabilesinin sancaktarlığını yaptı. Hazreti Sa’d, Hz. Ebû Bekir’in halifeliği sırasında Medine’de yaşadı. Sonra Halife Hz. Ömer döneminde Şam tarafında Havran’a gitti. Ömrünün sonuna kadar orada yaşadı. Hicret’in 14. yılında (Miladî 635) orada vefât etti

Annesi İçin Bir Su Kuyusunu Vakfetmesi

Peygamberimiz (sav), çeşitli vesilelerle Hz. Sa’d’ın evine gider ve ailesine dua ederdi. Annesi vefat edince, Peygamberimiz (sav) taziye için yine evine gitmişti. Hz. Sa’d, Peygamberimize (sav) dedi ki: “Ya Resulallah! Annem öldü. Ona ne iyilik yapabilirim? Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu ki: “Su sadakası iyidir. Zira sadaka vermek, Allah’u Teâlâ’nın gazabını yumuşatır. İnsanı azaptan kurtarır. Eceli gelmemiş olan hastanın şifa bulmasına sebep olur”.Bunun üzerine Hz. Sa’d, Medine’de bir kuyu açtırdı. “Sikâye-i âl-i Sa’d” adını verdiği bu su kuyusunu Müslümanların istifadesi için vakfetti.

İkramda Bulunmayı Sevmesi

Hz. Sa’d’ın en belirgin sosyal özelliği, cömertliği idi. Tanıdığı tanımadığı herkese evinde yemek yedirir, misafirsiz sofraya oturmaya razı olmaz, misafir ne kadar çok olursa o derece sevinirdi. Hizmetçisini dışarıya yollar, kimin canı et isterse davet etmesini emrederdi. Peygamberimiz (sav) Medine’ye hicret ettiğinde, Hz. Halid bin Zeyd’in evinde yedi ay misafir kalmıştı. Hz. Sa’d, Peygamberimize (sav) bu misafirliği sırasında her akşam et, süt, tereyağı veya yemek göndermiştir. Hz. Sa’d, çoğu zaman sofrasını Peygamberimizle (sav) şereflendiriyordu. Evinde aç kalmasın diye bazen de aile fertlerine çeşitli yiyecekler gönderirdi. Peygamberimiz (sav) bu fedakâr sahabiyi kırmaz, ikramlarını reddetmezdi.

Peygamberimizin (sav) Özel Duasına Mazhar Olması

İslâm davası uğrunda malını tasadduk etmekten çekinmeyen, Allah’ın ihsan ettiklerini yine O’nun yolunda sarf eden Hz. Sa’d, bazı savaşlarda mücahitlerin silah, teçhizat ve erzak ihtiyaçlarını temin ediyordu. İslâm’dan önce Menat putuna kurban edilmek üzere her yıl on deve gönderen Hz. Sa’d, Müslüman olduktan sonra hemen her savaşta ordu için genelde bu sayıda deve ve malzeme tedarik etti. Mesela 627 yılında vuku bulan Gared gazvesinde, orduya erzak olarak on deve yükü hurma vermiştir. Bu fedakârlığından dolayı son derece memnun olan Peygamberimiz (sav), “Ey Allah’ım! Sa’d ve Sa’d’ın ailesini rahmetinle esirge!” diye dua etti ve “Sa’d bin Ubâde ne iyi insandır!” buyurdu.

Hazrec kabilesinden olanlar da bunları duyduklarında dediler ki: “Ya Resulullah! Sa’d bin Ubade aramızda büyüğümüzdür. Babası da öyle cömert idi. Kuraklık ve kıtlık yıllarında halkı doyururlar, yolda kalanlara da yardım ederlerdi. Misafirleri ağırlarlar, musibet ve ihtiyaç zamanlarında yardım yaparlar, kabileleri yurtlarına göçürürlerdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: “Cahiliye devrinde (bu hasletleriyle) en ileri olanınız, İslâm’da da en ileridir.

Ashab-ı Suffe’yi Himaye Altına Alması

Hz. Sa’d, Ashâb’ın fakirlerine, bilhassa Suffe Ashâbı’na her vesileyle ikramlarda bulunurdu. Peygamberimiz (sav), mescidi nebeviyyede akşam namazını ashabıyla kıldıktan sonra yoksul ve kimsesiz ashabı suffa’yı korumak adına evinde yemeği olan sahabilerine şöyle hitap ederdi: “Her biriniz kaç yabancı veya evsiz arkadaşı götürebiliyorsa evine götürsün ve ağırlasın”. Bunun üzerine varlıklı ve imkânı olan sahabilerden kimisi bir, kimisi iki, kimisi ise üç kişiyi alıp evlerine götürürlerdi. On fakir insanı evine götüren de olurdu. Geride kalanları ise Peygamberimiz (sav) evine götürürlerdi. Hazrec’in lideri Hz. Sa’d bin Ubade ise herkesten daha cömert davranırdı ve her akşam ortalama seksen (80) kişi ile beraber evine döner ve onlara yemek yedirirdi. Peygamber Efendimiz (sav), gösterdiği cömertliklerinden dolayı Hz. Sa’d Bin Ubade’ye şu duada bulunmuştur: “Allah’ım; bereket ve rahmetini Sa’d ve ailesinin üstünde kıl.”

Köşkünü Aşevi Olarak Hizmete Sunması

Hz. Sa’d, sülâlece cömert bir aileden gelmekteydi. Dedesi, “Et, yağ isteyen, Düleym’in evine gelsin” diye etrafa duyurur ve gelenlere et ve yağ dağıtırdı. Düleym vefat edince, oğlu Ubâde de aynı şekilde nida ettirir ve gelenlerin ihtiyaçlarını görürdü. Ubade’nin oğlu Hz. Sa’d da Müslüman olduktan sonra bu geleneği artırarak, İslâm yolunda devam ettirdi. Hz. Sa’d, bu güzel geleneği devam ettirebilmek için, Rabbinden malını ve rızkını artırmasını diler ve Allah’a şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Bana izzet (yücelik) bahşet; cömertlik olmadan izzet olmaz, mal olmadan da (yeterince) cömertlik olmaz. Allah’ım! Az mal bana yaramaz, ben de onunla salah bulmam.” (İbn Sa’d; et-Tabakâtü’l-kübra; C. 3: 614).

Bu dua sayesinde Hz. Sa’d bin Ubade, aileden gelen zenginliğini artarak koruyabildi ve buna bağlı olarak cömertliği, âdeta babasından ve dedesinden kalma bir sosyal miras şeklinde devam etti. Kale şeklinde yaptırdığı evi, Medine’nin kenar mahallesinde idi. Burada her gün büyük ziyafetler verirdi. Herkes oraya gidip, yer içerdi. İkamet ettiği ev, Mescid-i Nebevi’ye uzak olduğu için, Peygamberimizin (sav) müsaadeleriyle orada ayrıca bir mescit yaptırmıştı. Böylece ziyaretine gelen misafirler, orada rahatça namaz kılabiliyorlardı.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.