DESTEKLEYECEĞİMİZ ZALİMİMİZ OLAMAZ

ZULÜM NEDİR ZALİM KİMDİR?

Sözlükte ” Adaletin zıddı olarak bir şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak” olan zulüm, sözlükteki bu anlamıyla irtibatlı olarak Kur’ân ve Sünnet’te geniş bir anlam yelpazesi içinde kullanılmaktadır.

Özetlersek zulüm; Allah’a ait olan vasıfları, insanlara ve kurumlara yamamak olan Şirk’ten, fertlerin ve toplumun haklarına tecavüz etmeye ve de yüklendiğimiz İslamî görevleri yapmamaktan yasaklandığımız Kur’anî haramları işlemeye kadar pek çok çeşidi içerir.

Buna göre:

Zâlim; Allaha ait olan yaratma, yaşatma  ve yaratıkları için yasa koyma hakkını doğaya, insanlara ilkelere  ve sistemlere yamayandır.

Zâlim; kişisel veya toplumsal haklara tecavüz eden kişidir.

Zâlim; namaz ve zekât gibi ilâhî emirleri, içki ve faiz gibi kutsal yasakları çiğneyen, nefsine acımasız kişidir.

Zâlim; çıkar için, makam için ve de şöhret için ilâhî hakikatleri gizleyen veya saptıran ilâhiyatçı, gerçekleri örten bilim adamıdır.

Zâlim; kanunsuz yetki kullanan siyasî-idarecidir, adaletsiz kararlar alan  hakimdir.

Zâlim; bilinçli mü’minlerin nakdi yardımları ve de oylarıyla oluşturduğu imkânları gerçek ve yaygın istişareden yoksun, bencil ve muhteris eylemleriyle harcayan sözde dâvâ adamıdır.

Zâlim; karaborsacı ve fırsatçıdır esnaftır-tüccardır, yalan haber oluşturan  medya mensubudur, rüşvet alan memurdur, sarhoş veya kural dışı hızlı araba kullanan kişidir.

Ana görevimiz zalimlerden olmamaktır. Ve de zalimlere zulümlerini yaparken asla yardımcı olmamaktır. Çünkü Allah zalimleri sevmez, kalıcı başarıya erdirmez. Tövbesiz zalimleri cezalandıracaktır ve onların Allah katında yardımcıları da yoktur.

Konuyu bazı başlıklar altında açalım ve açıklayalım:

ZALİME EĞİLİM HARAMDIR

Adaletin kaynağı olan Rabbimiz zalimlere eğilim göstermemizi yasaklamak için şöyle buyurmaktadır:

“Zalimlere sakın ha eğilim göstermeyin! Sonra ateş size de dokunur. Sizin Allah’tan başka yardımcınız olmadığı için sonra büsbütün yardımsız kalırsınız.” (Hûd 113)

DÜŞMANLIK YALNIZCA ZALİMLEREDİR

Şanı Yüce Allah Kitabı olan Kur’ân’da düşmanlığın yalnızca zalimlere gösterebileceğini şöylece bildirmektedir:

“O halde, artık zulüm ve baskı kalmayıncaya ve yalnızca Allah’a ve özgürce kulluk edilinceye kadar sizinle savaşanlarla savaşın; ancak vazgeçerlerse iyice bilmelisiniz ki düşmanlığın yalnızca ve sadece zalimlere yapılabilecektir.” (Bakara 193)

ZULME SAPMAYIP YALNIZCA ADALETİ SAĞLAMAK

Biz hiçbir şekilde zulme sapamayacağımız/zulme destek çıkamayacağımız için sonucu öz canlarımız, ana-babamız ve  akrabamız aleyhine de olsa adalete yönelmekle vazifeliyiz.

Çünkü bizim arka çıkacağımız zalimimiz olamaz. Rabbimizin buyruğunu görelim:

“Siz ey iman edenler! Kendinizin, ebeveyninizin ve akrabanızın aleyhine de olsa, Allah için hakka şahitlik yaparak daima adaleti tesis etmeye çalışın…” (Nisa 135)

ZALİMLERİ SAVUNMAMALIYIZ

Örneğin oğlumuz, kardeşimiz  ve partilimiz gibi yakınlarımız ve birlikte olduğumuz tipler de olsa insanlara yönelik hak oluşturacak şekilde hatalar yapmış ve günah işlemiş insanlara  arka çıkıp onların yararına mücadele edemeyiz. Çünkü bu da Rabbimizin yasağıdır. Görelim:

“ Evet; inançlarına, vicdanlarına, kişiliklerine, değerlerine, kısacası kendi öz benliklerine ihanet eden  zalimleri sakın mazlumlara karşı savunma! Çünkü Allah, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, hainlik eden ve hak hukuk tanımayıp bile bile günah işleyen hiç kimseyi sevmez.“ (Nisa 107)

ÖFKEMİZ ZULME YANDAŞ OLMA SEBEBİ OLAMAZ

Şu veya bu sebeple haklı olarak öfkelendiğimiz ve zulümleri sebebiyle düşmanlık yapma konumuna getirildiğimiz insanlara bile zulüm yapamayız. Yaparsak zalim olan nefimize arka çıkmış oluruz. Bu da zulme destek olur.

“Ey inananlar! Allah için adaleti hakkı ayakta tutun ve adaletle şahitlik eden kimseler olun! Sakın herhangi bir gruba karşı duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin! Adil olunuz! Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymaya en yakın olan davranış budur. Allah’a karşı gelmekten sakının! Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Maide 8)

ZULME KARŞI SAVAŞMAK DA VAZİFEMİZDİR

Mesela iki mümin veya iki mümin topluluk fiilen vuruşurlarsa gücümüz ölçüsünde aralarını bulup sulhu sağlamakla yükümlüyüz. Onlardan biri haksız olarak saldırısını sürdürürse, tecavüze uğrayandan yana tavır koyarak saldırgana karşı savaşmak görevimiz olur.  Bu vazifemiz de zulme/zalime destek olunamayacağının kanıtıdır.  Görelim:

“Eğer mü’minlerden iki grup çarpışırlarsa aralarını düzeltin. Biri diğerine tecavüz ederse tecavüz edenle, Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah adil olanları sever.” (Hucürat 9)

AHLÂKSIZLARI VE LİYAKATSİZLERİ SEÇMEK DE ZULME DESTEKTİR

Demokrasinin, organize edilmiş paralı güçlerin siyasi iktidar aracı bir tiyatroya dönüştürüldüğü devrimizde şu veya bu etkiyle sömürücü faizcilerin, ahlâksız zinacılar – eşcinsellerin ve paralı/hatırlı liyakatsizlerin toplumsal görevler ve adaylıklar için öne çıkarılması da bir zulümdür. Böylesi zulümlere yandaş olmak da  bizden zalimlere  onay vermektir. Bu da toplum menfaatlerini çiğneyerek Allah İsyandır ve de haramdır. Görelim:

“Allah size, emanet ve yetkileri o konuda güvenilir, bilgili ve yetenekli olan ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman, kim olursa olsun adaletle hükmetmenizi emrediyor. Bakın; Allah size ne güzel öğüt veriyor! Hiç kuşkusuz Allah her şeyi işitendir, bilendir.” (Nisa 58)

ZALİMLERE DE YZULÜMLERİNİ ENGELLEYEREK ARDIMCI OLMALIYIZ

İslam türüne göre zalim şiddete karşı adil şiddet olan ceza sitemini ve savunma savaşını önerdiği gibi kendisine özgün bir yardım türü olan zalime yardımı da önermektedir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav), mazlumların yanı sıra zâlimlerle yardımlaşmayı da içine alan emirlerinde şöyle buyurmuşlardır;

“Zâlim de olsa mazlum da olsa, mü’min kardeşine yardım et.”

Bu emre muhatap olan Müslümanlardan biri sorar;

“- Ey Allah’ın Elçisi! Mü’min kardeşime mazlumken yardım ederim. Bunu anlarım, ama zâlimken ona nasıl yardım ederim?

 – Onun zulmetmesine engel olursun. Zulmüne mani olmak ona yardım etmektir.” (Mişkât…Hn. 4937)

MÜSLÜMAN HAKKA ESİR İNSANDIR

Hulasa Müslüman hakka esir insandır, Rabbimizin“…Hakikatleri örten kâfirlere yardımcı olmama.” emri gereği yalnızca haktan ve haklılardan  yana olması gereken insandır. (Kasa 86)

Sözü Kur’ân ve Sünnet’te bize öğretilen dualarla bitirelim:

{ “Rabbim! Bana verdiğin nimetleri kullanarak kâfirlere ve zalimlere asla yardımcı olmayacağım…” (Kasas 17)

“Sen beni zalim kişi ve topluluklardan koru ve kurtar.” (Kasa 21)

Ey Rabbimiz bizi zalimlerle denemeye uğratma ve rahmetinle bizi zalimleşen      kafirlerden kurtar. “(Yunus 85-86)

“Günahlarımız sebebiyle senden korkmayacak ve bize merhamet etmeyecek olon zalimleri bize saldırtma.”}

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ