islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5245
EURO
34,8905
ALTIN
2.435,28
BIST
9.752,60
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Devlet’in Yusuf’u Olmak!

Devlet’in Yusuf’u Olmak!

Kur’an daki Yusuf kıssasını hemen herkes bilir.  Üst düzey bir devlet adamının hanımı Züleyha’nın Yusuf’a olan aşkını. Müslüman bir şahsiyetin zinaya sebep olacak kadınla  olan imtihanıyla başlayan ve takınılan Müslümanca tavır nedeniyle o gün ki yeryüzü devletinin rejiminin değişmesine kadar giden sürecin örneklendiği Yusuf Kıssası.

Gerçekten Müslüman olmak ciddiyet isteyen bir iştir. Bu dünyada  İlk insan ve elçi olan Adem’den (a.s) son insana kadar bu ciddiyetin yansımalarını görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz.

Müslüman, Ademin oğlu Habil olmaktır. Heykel ustasının oğlu İbrahim, İsa’nın annesi Meryem, İsmail’in annesi Hacer, Musa’ya kol kanat geren Asiye, bir dünya devletinin rejimini kansız bir şekilde değiştiren Yusuf olmaktır.Nihayetinde son Nebi Muhammed (SAV) olmaktır Müslüman!

Mekke ve Medine otoritelerinin çaresiz kalıp netice itibariyle her iki otoritenin de devlet yönetim tekliflerinden Medinelilerininkini kabul etmek demektir Müslümanlık!

Günümüz dünyasında “Devlet”: Görünür yüzüyle adı ve sınırları belli ulusal bir otorite gibi olsa da aslında “dokuz pulu bir kişiye, bir pulu dokuz kişiye pay eden” yeryüzü zenginliklerinin sahipleri olan ve ellerinde tutmak için Tanrıyla bile savaşmayı göze alan çok uluslu şirket sahipleridir. Bilimin ve teknolojinin kendi kontrollerinden çıkmasına asla müsaade etmeyen Dünya otoritesini güçlendirdikleri devletler eliyle her zaman ellerinden bırakmayan yeryüzünün tamamını vatan ilan etmiş, milliyeti, ırkı, dini maddiyat olan bir avuç insandır günümüz dünyasında “devlet” dediğimiz müesses nizam.

İlk ataları Ademin oğlu Kabil olup Avrupa’da yüzyıl savaşlarıyla canlanan, dünya savaşlarıyla semizleşen derin bir yapıdır. Bu yapı düne kadar yeryüzü insanlığını, Kominizm ve Kapitalizm ideolojilerini ulus devletlere dayatarak yönetmiştir. Rusya’nın dağılmasıyla komünizm ideolojisine; Amerika’da ikiz kulelerin ortadan kaldırılmasıyla da Kapitalizm ideolojisine son vermiştir. Tutundukları ideolojilerin nihayetinde insanlığa mutluluk getirmediğinden başta kendi vatandaşları olmak üzere dünya insanlığının batıldan uzaklaşıp hak arayışlarına yönelmesi, bu doğrultuda İslamiyetin hızla yaygınlaşması bu derin güçleri korkutmuştur.

Kendi halklarını İslamiyetten uzak tutmak için; mevcut durumlarıyla Müslümanların bırakın yeryüzüne mutluluk getirmeyi kendi aralarında birbirlerinin boğazlarını sıkacak kadar cani olduklarını kendi halklarına göstermeleri gerekiyordu. Bu doğrultuda Müslüman halkların ispata konu olmaları da çok kolay oldu. Velhasıl Ademin oğlu Habil olmayı başaramadı Müslümanlar. Mekke’nin yalçın dağlarına çekilip gerilla tipi bir mücadele ile Mekke otoritesini ele geçirme imkanı varken hicret yolunu seçip Medine’de muhacir olmayı tercih eden Muhammed olamadı Müslümanlar.

Ortadoğuda adı Müslüman olan halklar nasılda birbirlerinin gırtlaklarına boğmak için sarıldılar. Nebi Muhammed (SAV) sonrasında Allah’ın İslamiyeti yeryüzüne kulları eliyle hakim kılma iradesini kendi elleriyle siyasal çıkarlarına alet edip rahmet olması gereken ümmet ihtilafını gazaba dönüştürdüler. Maalesef günümüzde de ilk fırsatta uydurdukları dinden kaynaklanan  kinlerini kan davası gibi tekrar canlandırdılar. Hızlı bir şekilde artırarak da sürdürmektedirler.

Ümmetin tek umudu olan Türkiye üzerinden Dünya Devletinin yusufu olup bu derin yapının hakka dönüşümünü sağlama imkanını yakalamışken  karşılaştığımız “züleyha” imtihanlarını kaybetmemiz bu yönde de başarısızlığımıza neden oldu.

Türkiye örnekliği Tayip Erdoğan’la parlayan yıldızımızın yine Sayın Erdoğan eliyle söndürüleceği bir yöne doğru sürüklenmek istenmektedir.

Günümüz Dünya Devletinin Yusufluğuna Hz. Yusuf gibi biz talip olduk. Ancak devlet işleyişinde ki yasaların uygulanmasında Hz. Yusuf gibi incelik gösteremedik. Bünyamini alıkoymak için o gün ki hukuk sistemi içerisinde hareket etmesi bu inceliğe en güzel örnektir. O gün Yusuf’un hem kardeşlerini, hem milletini ve dahi o gün ki görev aldığı Dünya Devletini batıldan uzaklaştırıp hakka dönüştürmesinde ki başarısını maalesef biz gösteremedik. Oltanın ucuna yem olarak takılan Rıza Zerrap yemine aldanıp oltaya takıldık. Çaresiz bir şekilde süreci seyrediyoruz. İnşallah kısa zamanda Yüce Rabbimizin inayetiyle Birleşik Devletler Rusya gibi dağılma sürecine girer, başının kaygısına düşer de bizde rahat bir nefes alırız.

Ülke olarak akıbetimizin hayrolması için duadan başka çaremiz yok. İçimizde ki akılsızlar yüzünden bizleri helak etme Allahım. Amin.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.