islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4195
EURO
34,8299
ALTIN
2.430,39
BIST
9.971,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
18°C

DÜŞÜNCE VE EYLEM ADAMLARIMIZ

DÜŞÜNCE VE EYLEM ADAMLARIMIZ
7 Şubat 2024 09:08
A+
A-

Abdullah Büyük’ün İfadeleri

Bizim neslin, başarılı çalışmalar yapan ve toplumumuzu etkileyen şahsiyetlerinden biri de Abdullah kardeşimizdir. Konya’da Ribat dergisini çıkarmış, özel okullar açmış, radyo kurmuş, eserler telif etmiştir. Konya’ya konferans için gidişlerimden birinde kardeşimizi takdir edince şöyle demişti:

-Hocam siz de büyük işler başardınız. Biz sizin hutbelerinizle bilgilendik ve bilinçlendik.

Ali Bulaç’ın Düşünceleri

Ali Rıza Demircan hocayı 1970’lerden beri tanırım. Kendisiyle tanışmadan önce de şöhretini duymuştum. Yüksek İslam Enstitüsü’nde ben birinci sınıfta okurken hoca benden iki dönem öndeydi.

Hoca o sırada Süleymaniye’nin ünlü hatibiydi. Fırsat buldukça Cuma günleri Süleymaniye’ye gider, onu dinlerdim. Hiçbir hutbesini kaçırmayan arkadaşlarım vardı. Sabah Yüksek İslam’a, öğleden sonra Sosyoloji’ye devam ettiğimden bazen Süleymaniye’ye gitmek zor olurdu. Ama kaçırmamaya da çalışırdım. Zannedersem 12 sene hatiplik görevini başarıyla yerine getirdi.

Hocanın her bir hutbesi bir manifesto gibiydi, hem ufuk açıcıydı hem yol haritası çizerdi. Sonraları yayınladığı “Süleymaniye Minberinde İslâm Nizamı” adlı üç ciltlik kitabında o hutbeler yer almıştı.

Hoca kaynaklara hakimdir, Sevad-ı Azam’dan ayrılmadan, her görüş ve iddiasını Kur’an’dan bir ayet veya bir hadisle temellendiriyor. Hutbelerinde hafif bir öfke vardı, hakimane bir tavırla ve sanki bir mikrofona lüzum hissetmeden tok bir sesle onu dikkatle dinleyen cemaate seslenirdi. O yıllarda cemaatinin çoğu üniversite öğrencileriydi, koca camii tıklım tıklım dolardı.

Ali Rıza Hoca İslam’ın ana değerleri, akide ve ilahi mesajın özü konularında celadet sahibi bir insandır.

Celadet sahibi olduğu kadar duygusal bir insandır. Yüksek İslam’dan mezun olduğu sene mezuniyet töreninde benim değerli dostum Mevlüt Kaya ile dinlerin geleceği konusunda harikulade bir münazaraya girişmişti. Mevlüt gelecekte insaniyetçiliğin öne çıkacağını söylerken, Hoca, inanç temeli sapasağlam İslam’ın sesinin yükseleceğini söylüyordu; o gün ikisini de hayranlıkla izledik. Bugün de o sesi yükseltecek hocalara, yürekli alimlere ihtiyacımız var.

Ben, Kur’an hafızı olan Ali Rıza Hocayı sağa sola sapmayan, iktidarlara göre görüş değiştirmeyen, arzulara göre fetva vermeyen bir İslam alimi olarak biliyorum. Kur’an ve fıkıh konularında dikkate değer görüşleri var. Her görüşmemizde onun İslam’ın tebliğinden, doğru anlatılmasından başka bir derdi ve davası olduğuna şahit olmadım. Benden yaşlı olmasına rağmen –Allah uzun, sağlıklı ve hayırlı ömür nasip etsin- ondan önce bu dünyadan irtihal edecek olursam, vasiyetim cenaze namazımı onun kıldırmasıdır.

İlmi müktesebatından her zaman istifade ettiğim Ali Rıza Hoca’ya ayrıca teşekkür borcum var. 22 ay hapis yattığım sırada bizim camiadan kimse bana sahip çıkmazken, editörlüğünü yaptığım Tefhimü’l Kur’an tefsirinden ismim, yazdığım önsözler kitaplardan çıkarılırken, dost ve arkadaş bildiğim profesörler bir yazım için mütalaa yazsınlar diye kızlarım kapılarını çalar, fakat onlarla görüşmeyi dahi reddederlerken, yakın arkadaşlarım bile “Evet, ama orada durmamalıydı” deyip bir nevi bana reva görülenleri tolere ederlerken, Hoca trollerin ve troliçelerin tepkilerine, hakaret ve tehditlerine aldırmadan suçsuz olduğuma dair önemli bir yazı yazdı.

Yüce Allah, bu gibi hakkı kişilere göre değil, kişileri hakka göre ölçen alimlerin ve dava adamlarının sayısını arttırsın.

MEKTUPLA AÇIKLANAN BEĞENİLER

Şimdi de tarafımıza gönderilmiş olup bizim de koruyabildiğimiz üç mektup örneğiyle hutbelerimizin nasıl değerlendirildiğini açıklamaya çalışacağınız

Göynük 19. XI. 1979 

Metin Köse/ Fransızca Öğretmeni

Muhterem Kardeşim

Selamün aleyküm

Kitabınızı okudum. Daha önce telefonla size de söylediğim gibi eserinizi, bir bilim adamı olarak değil, bir dâva adamı olarak inceledim. Çünkü benim dini konularda bilgilerim, sadece ilmihal bilgileridir.

Hutbeleriniz oldukça seviyeli. Süleymaniye cemaatine layık bir şekilde kaleme almışsınız. Fazla teferruata dalmadan “İslâm’ın eksiksiz bir bütün olduğu, hayatın her problemini çözmeye muktedir bulunduğu” gerçeğini isbat etmişsiniz.

Bugünün insanı, İslâm’ı bir din, dini de sadece bir inanç telakki ediyor. Yani İslâm’a lâik, daha doğrusu Hıristiyanlık açısından bakıyor. Siz İslâm’a İslâm açısından bakmış -zaten aksi beklenemezdi,-İslâm’ı sadece bir inanç olarak değil bir dünya görüşü, bir hayat anlayışı, kısaca bir nizam olarak ele almış, izah etmişsiniz. Kitabınızın en beğendiğim yanı bu yanıdır.

Kitabınızın bir diğer güzel özelliği de meselelere islahatçı değil, inkılapçı bir gözle bakmanız. Ben de ancak bu metodla dâvâmıza hizmet edebileceğimiz inancındayım. Aksi takdirde çarşaflı bir annenin oğlunun komünist olmasından o zavallı anneyi mesul tutar, vicdanımıza sus payı verir, fincancı katırlarını ürkütmemek için küfre razı olur, bir de dâva adamı geçiniriz. Bu zihniyetle de koskoca İslâm alemi küfre esir ve rezil olur.

Kardeşim, mektubumu bitiriyorum. Mücadelende başarılar dilerim. Allah’a emanet ol.

Mayıs 2009/Erzurum 

Prof. Dr. Mustafa Ağırman

Muhterem Hocam

İstanbul’da Kur’ân kursunda okurken sizin hutbelerinizi dinlerdik. Bizim fikir dünyamızı sizler inşa ettiniz.

1976 yılında İst. Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun oldum. Biz girdiğimizde siz üç veya dörtteydiniz. Sizi orada da takip ettim. Yani sizi örnek almaya çalıştım. Vakarınıza ve ciddiyetinize hayrandım. ”Bir İslâm alimi işte böyle olmalı” derdim.

Kitaplarınızı da çok okudum. “Allah’ın Resûlü’nden Hayat Düsturları” benim el kitabımdı. Erzurum Üniversitesi Camiinde yıllardan beri yaptığım vaazları o kitaptan yaparım. Çok kişiye de tavsiye ettim ve aldırdım …

Doç. Dr. Ali Arslan

Mimar Sinan’ın muhteşem eseri Süleymaniye Camii’nde imam-hatiplik yapmak da, cemaat olmak da büyük bir nimettir. İki yıldan fazla bir süre cemaati olduğum bu camide Ali Rıza Hocamızın kültürel çalışmalarına da yardımcı oldum.

Demircan Hocayı anlatabilmek kolay değil. Çünkü onun çok farklı kişiliği, tavizsiz ve doyurucu İslâm çalışmaları Süleymaniye Camiinin ihtişamı ile bütünleşmişti.

Demircan Hoca’nın ‘Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı’ isimli eserinde topladığı hutbeleri alışılmışın dışında derinlikliydi, yorumları engindi. İnsanımızın içinde tutuşan İslami düzen arzusunu ortaya koyucuydu.

Ali Rıza Demircan Hoca’nın hutbesini dinlemeye herkes rağbet ederdi. Onun hutbeleri, esnaf ve aydın kesim yanında özellikle üniversite gençliğinin ilgisine mazhardı.

Demircan Hoca, nöbetinde öğle veya ikindi namazlarından sonra ayağa kalkar, 5-10 dakika bir ayet, bir hadis aktarır ve vaz-ü nasihatte bulunurdu. Ayağa kalktığı zaman cemaat hemen mihraba yakın çevrede halka olup onu can kulağı ile dinlemeye başlarlardı. Çok faydalı ve bereketli olan bu sohbetlerden birinde cemaatine “Benim hatamı aramayın, ararsanız bulursunuz. Ama ben de sizin hatanızı ararsam pek çok eksiğiniz ortaya dökülür,” diyerek hata aramanın değil, faydalı ve güzel hasletler kazanmanın ve kazandırmanın önemini dile getirmişti.

Cemaatle diyalogları çok iyi idi. Cemaat onu sever, o geldiği zaman yanına gelip elini öpmeye çalışanlar olurdu. Özellikle cemaate devam eden esnaf ile samimi diyalogları olurdu. Namaz çıkışı çok sayıda insan onunla sohbet etmeye çalışırdı.

Ali Rıza Demircan Hoca imamlık müessesine çok önem verir ve en bilgili insanların imam olmasını teşvik ederdi.

Bazen İslam ile çelişen gazetelerde yazar ve söyleşiler yapar ama İslam neyi emrediyorsa onu söylerdi. Sözü eğip bükmez, fakat günümüz anlayışına uygun bir şekilde açıklamalar yapardı. Tok sesi ile bazen espriler de yapar bazen keyifli keyifli konuşmaları olurdu.

Zaman zaman müezzinlerin odasına girer onlarla sohbet ederdi. Müezzinlerin hepsi de ona hürmet ederdi.

Özetle, Süleymaniye Camii kendi başına bir şaheserdi. Ama onun döneminde Camiinin toplayıcı niteliği de muhteşemdi.

Hamit Algar

Unıversıty Of Calıfornıa, Berkeley

(TDV İslâm Ansiklopedisi’ne pek çok makale yazmış olan İngiliz asıllı mühtedi ilim adamı Hamit Algar beyefendiden, 1986 yılında kitabımı incelemesi ve İngilizceye tercüme etmesini rica etmiştim. Osmanlıca harflerle yazdığı cevabi mektubunu sunuyorum.) Muhterem Ali Rıza Bey

Esselamü aleyküm ve rahmetüllahi ve berakatühü.

Hamit Algar

Unıversıty Of Calıfornıa, Berkeley

(TDV İslâm Ansiklopedisi’ne pek çok makale yazmış olan İngiliz asıllı mühtedi ilim adamı Hamit Algar beyefendiden, 1986 yılında kitabımı incelemesi ve İngilizceye tercüme etmesini rica etmiştim. Osmanlıca harflerle yazdığı cevabi mektubunu sunuyorum.) Muhterem Ali Rıza Bey

Esselamü aleyküm ve rahmetüllahi ve berakatühü.

İslâma Göre Cinsel Hayat adlı kıymetli telifinizi almış bulunuyorum. Kitabın şöhret ve ehemmiyetini Türkiyeli ihvandan zaten duymuş idim. Bu ihmal edilmez mevzuda müstened ve şümüllü bir kitap yazmak için çektiğiniz zahmetler gerçekten tebrike şayandır.

İngilizce dahil olmak üzere bu bapta ciddî bir kitap şimdiye kadar mevcut olmadığından dolayı eseriniz tercüme edilmeye layık olduğuna asla şüphem yoktur. Maalesef işlerin çokluğu yüzünden tercüme işini yüklenmekten hal-i hazırda mazurum.

Bundan sonraki Türkiye’ye gelişlerimde bilmüvacehe tanışmak arzusuyla…

  1. MAKALELER

  2. Mehmet Solmaz’ın

“İslâm Nizamı” Kitabım İle İlgili Yazısı

Dâvamızın çilekeşlerinden muhlis ağabeyimiz Mehmet Solmaz, hatipliğimizin hemen başlarında İslâm Nizamı isimli eserimizin birinci cildinin yayınlanmasından sonra Hakses Mecmuasının 1971 Kasım sayısında bir yazı yazdı. Camiamızla alakalı sevindirici gelişmeleri açıkladıktan sonra şahsımızla ve hutbelerimizle ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:

Muhterem okuyucularım, sizlere takdim edeceğim bir isim vardır; Ali Rıza Demircan. Bu genç, imparatorluğumuzun abideleşmiş eseri Süleymaniye Camiinin Hatibidir.

Ali Rıza Demircan kardeşimiz zor bir işi başarmış, İslâm’ın hayatî meselelerini hutbe havası içinde, klasik hutbelerin havasından sıyrılarak muhteşem Süleymaniye Camiinin cemaatine sunmuştur. Bir

hutbesini dinleme zevkine erdiğim genç hatib, hutbelerini bir araya getirmiş, bir kitap halinde okuyucuların istifadesine sunmuştur.

Hutbeler genellikle halk kültür seviyesinin biraz üzerindedir. Süleymaniye gibi muhteşem bir camiin minberinden sunulacak bir hutbe kıvamında bilgi, kültür, heyecan ve aşkla dolu olduğunu gördüğümüz hutbelerin halk seviyesinin biraz üstünde olması, genç hatibin lehine kaydedilecek husustur. Dil sade, cümleler sağlam bir yapıya sahiptir…”

Mehmet Solmaz ağabey, makalesinde kitabımızdan seçtiği on kadar cümleyi de örnek olarak sunar. Hocamıza saygımıza nişan olsun diyerek seçtiği cümlelerden iki tanesini aktaracağım:

Zira İslâm sadece inançlar manzumesi değildir. O hayatı bütünüyle kuşatan ve insanlığın karşılaşabileceği bütün problemleri çözümleyebilecek olan bir hayat nizamıdır.”

“Dinimizin haram kıldığı fakat içinde yaşadığımız laik düzenin meşru gördüğü işlerin artık müminler için mesuliyeti gerektiren bir haram hükmünü taşımayacağını söylemek de, kişiyi İslâm dairesinin dışına çıkarır.”

Hocamızla ilgili bu bölümü, şahsımıza ilettiği bir hatırasının nakli ve yorumu ile bitirmek istiyorum.

Hocamız, o yıllarda İslâmi hizmetleri koordine etmek üzere Almanya’ya çağrılmış. Ülkemizin tanıdığı bir büyüğümüz, hocamızla görüşmek için onu gereksiz olarak bir hafta bekletmiş. Hocamız bunalmış, ama sabretmiş. Bu olayı anlattıktan sonra, bana da şöylece sızlanmıştı:

– Ali Rızacım…Bizim bağrımıza bastığımız yöneticilerin bir kısmının Allah’a yemin olsun ki insana saygısı yok.

Benim de tanık olduğum bu gibi olayların nasıl yıkıcı etkileri olabileceğini, özellikle büyüklerimizin bilmesi gerekmez mi?

İsmail Lütfi Çakan Hocanın 

İslâm Nizamı Kitabım İle İlgili Yazısı

Haseki Eğitim Merkezi’nden kursiyer arkadaşım/dostum olan Prof. Dr. İsmail Lütfi hocamız İslâm’a Göre Cinsel Hayat isimli kitabımın da bilirkişilerindendir. Fikrî ve ilmî bağımsızlığını korumuş bir ilim adamımızdır. İslam Nizamı isimli hutbe kitabımın 1974’de ikinci cildinin yayınlanmasında sonra kitap hakkında iki makale yazdı. Onun yazılarından seçtiğim paragrafları sunuyorum.

“Süleymaniye Minberinden İslâm Nizamı (2)

Hutbe neşriyatında giderek katedilen müsbet merhaleyi gösterici bir görünüm ve anlam taşıyan iki ayrı cilt halinde neşredilen bu kitap toplam 111 hutbe ihtiva etmektedir.

Tatmin edici yüksek seviyede ve sağlam bilgiler sunan; güçlü ifadelerin oluşturduğu hutbeler ne yazık ki genellikle çok uzundur. Özellikle kültür seviyesi yüksek cemaati bulunan hatiplerimiz için İslâm Nizamı iyi bir kaynaktır.

***

Hutbeler Süleymaniye Camiinin muhit ve ihtişamıyla mütenasip bir üslûp ve muhtevadadır.

Camide Müslüman cemaate karşı sunulmuş bulunan “İslâm Nizamı” hutbeleri daha çok İslâm propagandistinin ağız ve üslûbunu yansıtmaktadır. İslâm Nizamı’na olan mutlak ihtiyaç ve bu İlahi Nizam’ın öteki düzenler karşısındaki ihtişamı, üstünlüğü, hakimiyet hakkı ve liyakati kitabın dörtte birini dolduracak hacimdeki bıktırmayan çağrı cümleleriyle, ısrarla ifadeye çalışılmış bulunmaktadır. Hatta bu uğurda yer yer yasal sınırların zorlandığı bile olmuştur.

Konuları kadar konulara yaklaşımı da ufuk açıcı ve düşündürücü, İslâm’ı günün idrakine korkusuzca sunucu ‘İslâm Nizamı’nın tüm hatiplerimiz, özellikle salâtin cami imam hatiplerimizde mutlaka bulunması gereklidir. Hele kültür seviyesi yüksek cemaati bulunan hatiplerimiz için vazgeçilmez bir kaynaktır.

Abdullah Yıldız’ın Görüşleri

Değerli ilim, düşünce ve eylem adamı Abdullah Yıldız kardeşimizin “Geçmişten Geleceğe Ko(nu)şanlar “yazı dizisinin şahsımızı konu alan bölümünün girişinde şöyle der:

“1970’li yıllar… Adana İmam-Hatip Lisesi’nde mezuniyete yaklaştığımız, gelecek hayalleri kurmaya başladığımız dönemler… Kulaktan kulağa yayılan efsanevi hitabetiyle imam-hatip gençliğinin tartışmasız idollerinden biri haline gelen Süleymaniye Camii Hatibi Ali Rıza Demircan adını daha o yıllarda sıkça duyardık… İstanbul’da üniversite kazanıp tahsilini orada yapanlar ya da yolu bir biçimde İstanbul’a düşenler Cuma namazını Süleymaniye’de kılar, onun ateşli hutbelerini dinler ve hayranlıkla anlatırlardı etraflarına… Böylesine müstesna ve mübarek bir minberde müminlere hitap etmek, hepimizin hayallerini süslerdi…

“Süleymaniye Minberinden İslam Nizamı” adı altında bir araya getirdiği hutbeleri elden ele dolaşmaya başladı sonraki yıllarda. İmam ve hatiplerimizin yıllardır tekrarlayıp durduğu klasik hutbe ve vaazlardan çok farklı, coşkulu ve derinlikli üslûbu ile imam-hatip gençliğinin ve din adamlarımızın el kitabı haline gelen bu eser 1971-1979 yılları arasında üç cilt halinde yayınlanmıştı ve elimizin altında bulunan üç-beş kitaptan biri idi. Sonra “İslâm’da Bâtıla Benzemenin Hükmü” ve daha sonra da “İslâm’a Göre Cinsel Hayat” isimli eserleri ciddi anlamda yankı buldu. Şimdi tüm eserleri bir külliyat halinde yayımlandı: Ali Rıza Demircan, Bütün Eserleri, Beyan Yayınları.

Değerlendirmem

Verilen örneklerde görüleceği üzere üst düzey yönetici kardeşlerimizin, düşünce ve eylem adamlarımızın ilgisini, saygısını gördüm. Mutluyum, sevincimizin ana sebebi, İslâmî bilgi ve bilinç kazandırıcı çalışmalarımızın unutulmayacak ölçüde izler bırakmış olmasıdır. Hiç şüphe etmiyorum ki etkileyebildiğimiz, hizmet aşkıyla dolu olan insanlarımızın kalıcı hizmetlerinden bize küçücük de olsa bir hayır payı düşecektir.

Peki ben mutlu olmayayım da kim mutlu olsun.

Eğer ihlas ve samimiyetle hizmet edilirse, Rabbimiz dünyada da mânen mükâfatını veriyor. Ya âhiret de… onu da göreceğiz inşaallah. Rabbimiz hayat kitabımız Kur’ân’da şöyle buyurmuyor mu?:

Sen Fıtrat- İslâm çizgisinde güzel işler yapmakta sabır göster. Hiç şüphesiz Allah güzel işler yapanların mükafatını zayi etmez.” (Hûd 115)

Bu bölümü noktalarken bir kez daha ifade etmiş olayım. Anlatımlarımızda tarihe de not düşürmeye çalıştığımız için, olayları olduğu gibi anlatmaya çalışıyorum. Nakillerimizin kibirle yorumlanması suizan olur. O da haramdır. Bütün nimetler Mevlâ’mızdandır.

Ali Rıza Demircan’ı bir de ben değerlendireyim:

Bütün nimetleri Rabbinden bilen, Rabbine güzel olmaya çalışmaktan başka bir amacı ve sermayesi olmayan, kusuru çok ama İlâhi rahmetten ümidi daha çok olan zayıf bir kul…

İnsanların katında büyürken Rabbimizin katında küçülür olmaktan O’na sığınırız.

(DEVAM EDECEK)

ALİ RIZA DEMİRCAN

MİRATHABER.COM – YOUTUBE

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.