islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5689
EURO
34,8568
ALTIN
2.429,22
BIST
9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
24°C
İstanbul
24°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Az Bulutlu
22°C
Perşembe Az Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
17°C

“Emrolunduğun gibi doğru ol”

“Emrolunduğun gibi doğru ol”
16 Eylül 2019 12:38
A+
A-

İslam âleminin öncelikli problemlerinden biri, müslümanların bu veciz ve bu hayatî ilkeyi ayniyle uygulama sıkıntısı yaşamalarıdır. Hepimiz biliriz, söyleriz ve savunmaya çalışırız. “Emrolunduğun gibi doğru ol!” Bunu savunanlar, ciddî ve mümin olmalıdırlar.

Allah Celle Celaluh, insanlığın kurtuluşu için seçip görevlendiği ve “seni ancak âlemlere rahmet olasın diye gönderdim,” dediği peygamberine net ve kesin direktif veriyor; Ey Resûlüm sen ve beraberinde tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi doğru ol! Azgınlık yapıp aşırılaşmayın. Gerçekten Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. (Hûd:11/12)

Bu ayetten ayrıca birçok mesele hakkında bir kısım ayette Rabbimiz dayatıyor ve “gerçekten müminler iseniz” diyerek müslümanların kendilerine gelmelerinin uyarısını yapıyor. İnsan için lazım olan her şeyi açık açık anlattığı Kitabı Kur’an-ı Kerim’i, dünya hayatı ve sonsuz gelecek hayat için tamamlanmış bir düstur ve sistem olarak verdiğini beyan buyuruyor. Bu vesile ile müslümanları şiddetle uyarıyor; Ey Resûlüm! De ki: “Allah’a ve Resûlüne itaat edin, eğer itaatten yüz çevirirseniz, Allah kâfirleri sevmez.” (Âli İmran:3/32) Görülüyor ki, Allah ve Resûlüne itaatte tedenni edenler bile çok ağır tehdit altındadırlar. İşte bu durum ve bu pozisyonda, müslümanların sorumlu olanları yeniden uyanışa geçmeli ve yeniden diriliş hamlelerini gerçekleştirmek için bütün imkânlarını kullanmalıdırlar.

Gayri resmi kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre yalnızca Diyanetin iki yüz elli yedi bin iki yüz elli personeli olduğu bilgileri vardır. Bu potansiyel güç ile hiç kimsenin, hiçbir alanda bahane üretme fantezisi olamaz. Elimizde, bize, ülkeler fethettiren, dünyanın en köklü medeniyetini kuran, Kur’an gibi bir kitap varken hiçbir yetkilinin “çalıştaylarla” ömür tüketmeye ve özellikle müslümanları oyalamaya hakkı da yoktur. Bizim yolumuz bellidir yöntemimiz bellidir, davamız bellidir ve cihadımız, ilim ve medeniyet yolu olarak bellidir. Gayemiz, önce müslümanların sonra tüm insanlığın mutluluğudur. Bugüne kadar medeniyetimizi sarsmak, birliğimiz bozmak ve İslam ülkelerine tam çöreklenmek için bize yaptırmadık hokkabazlık bırakmayan dış şer güçlerin hiçbirinden korkumuz da yoktur.

Ancak medenî değerlerimizi yıkabilmek için aile yapımızı çökertmeye çalışan mihraklara alet olan ve yataklık yapan gafil veya hain iç mihrakları bertaraf etmek gerekir. Bunların tesbiti ve bertaraf edilmeleri, geleceğimiz açısından çok önemlidir. Aksi takdirde koskoca kurumumuz Diyanet İşleri Başkanlığımızı, kötü şeylere alet etmeye devam ederler. Başkanlık tarafından çocuklara ücretsiz dağıtılan, “Peygamber ve Gençlik” adındaki kitapta, cehaletten öte sinsi ve kasdi aşan yorum yapılıyor ve sinsice dinin yetersizliği imajı veriliyor. Şu tesbite yoğunlaşarak bakınca ne anlam verebiliriz? “Eğitim seviyesi yükseldikçe dinden uzaklaşıldığı” belirtiliyor ve Kitapta “Seküler alanlarda yüksek tahsil yapmanın dini inanç ve ibadetler üzerinde olumsuz etki yaptığı tespit edilmiştir” deniyor. Manevi değerler basite indirgeniyor. Vehimlerle insanlara hedef belirleniyor. Cinayet üstüne cinayet işleniyor.

Kitapta, “Seküler eğitim veren fakülte ve bölümlerde zaman zaman din ile bilimin karşı karşıya getirilmesi, yükseköğretim sürecinin beraberinde getirdiği sorgulayıcı akademik zihinsel yapıyla dinin eleştirel bir tarzda değerlendirilmesi, üniversite sürecinde öğrencilerin göreceli olarak bireyselleşmeye başlaması ve özgürleşmesi bu bağlamda değerlendirilebilir” deniliyor. İlim adına konuşmak gerekirse, bu iddia doğru değildir. Bu vehim ürünü yorum, insanları dinden soyutlama çabasıdır. İnsanları dinden soyutladıkça canileştirme taktiğidir. Bu ise şiddete ve felakete zemin hazırlamaktır. Hatta yıkımı hızlandırmaktır.

Her ağzını açan ve her kalem oynatan, cehaletini yutturmaya yelteniyor. Bununla hata çukuruna yuvarlanıyor. Ya da küfrün kirli çöplerini güya İslam’a yama yapma gayretkeşliğini sürdürüyor. Bu ise insanların kalbine operasyon taktiğidir. “Debelenen ölüler” olmak bizim ahdimizi bozmak ve hem de şerefimizi, şerefsizlerin iğrenç ayakları altına sermektedir.

Netice itibarı ile Diyanet, milleti ile beraber “emrolunduğu gibi doğru olmalı ve özellikle dini alanda Kur’an buyruklarıyla milletinin üstün değerlerine sahip çıkmalıdır. Bu farzı ayindir, herkes doğru olmakla sorumludur! Esselamu aleykum. 

İlhan ORAL

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi