islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5752
EURO
35,0138
ALTIN
2.432,68
BIST
9.773,66
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

FETÖ Tartışmalarına Son Verecek Yeni Bir Devlet Aklına İhtiyacımız Var

FETÖ Tartışmalarına Son Verecek Yeni Bir Devlet Aklına İhtiyacımız Var

Hilmi Özkök: Fethullahçılık Suç Değildi

24’üncü Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök, CNN Türk’te yayınlanan Semiha Şahin’in sunduğu ‘CNN Türk Masası’ Programı’na katıldı. Fethullahçılık suç değildi, atamadık’ diyen Özkök’ün sözleri tartışıldı. Döneminde ordudan bir tane bile FETÖ’cü ihraç edilmediği öne sürülen Özkök, “İlk kez açıklıyorum, ben mütedeyyin bir insanım, namaz kılıyorum, oruç tutuyorum ama hiç bir zaman odamda namaz kılmadım” dedi. Başörtüsü ve namaz sebebiyle ordudan atılan kesimin varlığını inkâr eden Özkök, kendisi zamanında hiç kimsenin ihraç edilmediğini, atılanların FETÖ’cü olarak atılmadığını ancak irtica nedeniyle atıldığını söyledi.

FETÖ Tartışmalarına Son Verecek Yeni Bir Devlet Aklına İhtiyacımız Var

Muhterem Okuyucularım;

Mezkûr programı tâkip ettim ve zihnimde şöyle bir tablo oluştu: FETÖ tartışmalarında geçmişte devlet kurumlarının başında yer almış olan gerek siyasî, gerekse askeri yöneticiler, kendi hata ve eksikliklerini görmek ve sorumluluk üstlenmek yerine FETÖ’nün devlet kadrolarına şu veya bu şekilde sızmış olmalarının sebeplerini başkalarında görmek istemektedir. Tarafsız ve bağımsız bir sosyal siyaset uzmanı olarak geçmişe dönük olarak FETÖ bağlamında yapılan bu tarz tartışmaların sağlıklı bir sonuç vermek yerine yeni devlet krizine yol açacağı endişesini taşımaktayım. Devletin en tepesinde olanlar başta olmak üzere herkes, herkesi suçluyor ve siyasî hava iyice gergin hâle geliyor.

FETÖ’nün siyasî ayağı kimdir tartışmalarında bir taraftan CHP’nin genel başkanı Kılıçdaroğlu, ortaya 20 soru koyarak, AK Parti’yi ve onun genel başkanını suçluyor, bir gün geçmiyor bu sefer Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, 7 sorusuyla CHP’nin FETÖ’nün siyasî ayağı olduğunu iddia ediyor. Şimdi sağduyulu vatandaşlar olarak, biz kime inanacağız. Elimizde 3 şık var: Ya kısmen de olsa her iki tarafın iddiaları doğru, ya her iki taraf da FETÖ konusunu siyasî polemik olarak kullandıkları için her iki tarafın da iddiaları geçersiz, ya da kısmen de olsa bir tarafın dediği doğrudur. Bu iddiaların doğruluğunu araştırmak ve vatandaşları aydınlatmak işi savcılara kalmış derken, an itibariyle her iki taraf da birbirlerine yüksek miktarlarda manevî tazminat davası açmış durumdadır.

Yetmedi eski genelkurmay başkanı Atatürkçü İlker Başbuğ’un, AK Parti’nin TBMM’den gece yarısı çıkarttığı bir kanunla FETÖ’cülerin ordudan atılmasını engellediği iddiasına karşılık R.T. Erdoğan da ona karşılık ‘Masum Nurcuları ordudan atmasını biliyordun da neden FETÖ’cüleri atmadın” anlamında gelecek bir cevap vermişti. Bu haberi biz okuyucularımız için yorumlamıştık:

Şimdi de belirli bir kesim, mütedeyyin olduğu bilinen eski genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’e “Peki sen neden FETÖ’cüleri ordudan atmadın” sorularla hedef tahtasına konulmak istenmektedir. Anlayacağınız geçmişte FETÖ’nün bu kadar güçlü hâle gelmesinde gerek siyaset sahnesinde, gerekse askeri kesimde herkes birbirini suçlarken, hiç kimse karşı tarafın savunma maksatlı olarak ortaya koydukları argümanlarını dikkate almıyor. Birazcık bile anlayış göstermek yerine yalancılıkla suçluyor. Bakınız mezkûr programda katılımcı Nedim Şener, Hilmi Özkök‘ün sözlerine karşılık, “İnsanları aldatmayın” diye tepki gösterdi ve ” Mütedeyyin, başörtülü eşi olan, namaz kılanları ordudan attınız. Hiçbir radikal örgüt orduya giremez. Devletin refleksleri buna izin vermez. Fetullahçılar dışında hiçbir radikal örgüt girememiştir.” ifadelerini kullandı.

Bu kısa programdan bile siyaset ile ordu arasındaki ilişkilerinin ne kadar girift olduğunu, devlet mekanizmasının istihbarat ayağının FETÖ gibi gizli örgütlere karşı ne kadar savunmasız olduğunu, hiçbir kurumun kendi başına ciddî anlamda tedbir alacak güçte olmadığını, ilkeler bazında kurumlar arası güven ortamının tesis edilemediğini açıkça görmüş olduk. Doğrusu söylemek gerekirse ancak melun 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra MGK kararıyla Gülen Cemaatinin FETÖ olarak tanımlanması ile birlikte devletin bütün kurumlarının geçmişe dönük olarak bilerek veya bilmeyerek ihmaller ve hatalar yaptığı anlaşılmaktadır. Bu durumda geçmişe dönük olarak birbirimizi suçlamanın dozajını artırarak devam ettirmek, hem devlet mekanizmasının işleyişine zarar vermiş, hem de düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmüş oluruz.

Bakınız geçmişte TSK’nın başında olan genelkurmay başkanı Hilmi Özkök bile çalışma odasında namaz kıl(a)mamış, kılmaktan imtina etmiş ve kendi ifadesiyle namazlarını evinde kılmış. Herhalde genelkurmay binasında bir mescit yok(tu). Olsaydı herhalde Özkök gibi mütedeyyin askerler de özgürce namazını aksatmadan burada kılabilirdi. Namazını odasında (gizlice) kılanlara mürteci gözüyle mi bakılıyordu yoksa? İşte orduda demokrasinin bir gereği olarak şeffaflık olmazsa kendi dindarlığını gizlemenin ötesinde takiye bile olsa Atatürkçülerden daha Kemalist yönünü açıkça yansıtan FETÖ’cü gibi kripto askerlerin terfilerinin önünde hiçbir engel kalmaz.

Kendimizi aldatmayalım ve birbirimizi suçlamaktan vazgeçelim. Şu bir gerçek ki FETÖ’cüler, “Ilımlı İslâm” ve “Dinler Arası Diyalog” açılımlarıyla küresel Siyonist güçlerden destek alarak, muhafazakâr AK Parti’yi dindarlıkları, Kemalist ideoloji ile beslenen TSK’yi ve sol partileri de Atatürkçülükleri ile kandırdılar. Bir başka ifadeyle bütün etkili ve yetkili kurum ve kuruluşların yanında, sağ sol ayrımı yapmaksızın hemen bütün devlet adamlarımız ve siyasetçilerimiz ve bunun ötesinde F. Gülen ile görüşmelerde bulunmuş olan Prof. Dr. İlber Ortaylı ve Prof. Dr. Ümit Meriç gibi Türkiye’nin en önde gelen aydınlarımız, bilginlerimiz, ilahiyatçılarımız yanı(tıl)mıştır. Darbe teşebbüsünden sonra takke düşmüş ve kel görülmüş olduğuna göre geçmişe dönük olarak siviller başta olmak üzere artık kimse suçlanmasın. Yeni bir beyaz sayfa açılsın.

Velhâsıl-Kelâm

Ve burası çok önemli: Darbe teşebbüsünde bulunan askerlere gerektiği gibi en ağır cezalar verildi. Haklı olarak geçmişe atıfta bulunarak ne demişti Özkök, “Fethullahçılık suç değildi.” Bu tespit, sivil vatandaşlarımız için daha çok geçerli bir ilkedir. Ancak OHAL döneminde yaygınlaştırılmış ve sınırını çoktan aşmış FETÖ ile mücadelede yapılan vahim hatalara da artık bir dur denilmelidir. Mesela sırf iltisaklı diye, yani çocuğunu cemaatin devletçe onaylanmış okullarına verdi diye, kanunca kurulmuş sendikaya üye oldu diye gibi gerekçelerle görevlerinden haksız yere atılan vatandaşlarımızın itibarları ivedilikle iade edilmelidir.

Ancak günümüzde KHK mağdurlarının hakları halen iade edilmediği gibi FETÖ tartışmaları da yeni bir devlet krizine yol açacak raddeye gelmiştir. Türkiye’nin yeni krizlere hiç ihtiyacı yoktur. Tecrübeli bir devletin kriz halindeki tavrı, akl-selim çerçevesinde meselelere adalet çizgisinden bir milim dahî ayrılmamak şartıyla uhulet ve suhulet ile yaklaşmak ve iç barışı temin etmek olmalıdır. O halde millet devlet kaynaşmasının yanında güven ortamının yeniden tesisi için, devlet aklı (hikmet-i hükümet) ile FETÖ tartışmalarına artık son verelim.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.