islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
19°C
İstanbul
19°C
Açık
Pazartesi Açık
21°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
17°C

GURUR MU ĞURUR MU 2

GURUR MU ĞURUR MU 2
28 Haziran 2023 09:30
A+
A-

Bazı müslümanlar  gayr-i müslimlerin bazı zamanlarda, bazı beldelerde bolluk, zenginlik ve refah içinde yaşadıklarına bakarak, ya da onların her alanda kalkınmış, uygarlıkta ilerlemiş olduklarını, bunun da imrenilmesi gereken bir fazilet olduğunu sanarak;

“Allah’ın düşmanları (ya da buğzettikleri), böyle müreffeh, zengin, güçlü iken müslüman olarak bizler neden kalkınamadık, neden geriyiz, neden sıkıntı içindeyiz, neden zillet içindeyiz?” gibi şikayet edenlere, edebileceklere Kur’an cevap veriyor. Bu gibi yargıların bir yanılgı olduğunu vurguluyor:

“Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni

aldatmasın (ğurura sevketmesin). (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır.

Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası!” (Âli İmran 3/196-197)

Hitap her ne kadar Rasûlüllah’a (sav) ise de, asıl muhatap müslümanlardır. Vahiy onun şahsında müslümanları teselli ediyor. İnkârcıların bolluk içinde yaşamalarına aldanmamalarını tavsiye ediyor.

Zira onların sahip oldukları ne kadar çok, lüks, gösterişli olursa olsun fâni olup kaybolmaya, tükenmeye mahkumdur ve böyle şeylerin Allah katında bir değeri yoktur. (Komisyon, Kur’an Yolu, 1/557)

Kendilerine verilen nimetlerle, imkanlarla Âhiret hayatını kazanma bir tarafa, Allah’a isyan, azgınlık ve günah yolunda kullananların varacağı yer cehennemdir.

Bu uyarının arkasından Rabbimiz mü’minlerin sorumlu davranmalarını, zira asıl kazancın bu olduğunu haber veriyor:

“Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah katında olan şeyler iyiler için daha hayırlıdır.” (Âli İmran 3/198)

Bir anlamda izzet, fazilet, Allah katında değerli (keremli) olmak, maddi şeylerde, zenginlik ve bol bol tüketmekde değil; iman ve sâlih amel işlemede, iyi insan olmada, ölümden sonrasını hesaba katıp öyle yaşamadadır.

Aşağıdaki âyette soru gururlanma-aldanma konusunda uyarı şeklinde olmasına rağmen, Allah’ın Celâl ve Kahhâr sıfatıyla değil; el-Kerim isminin tecellisi olan ikram vurgusu ile geldi. Burada ince bir nükte ve ahlâki bir ilkeyi hatırlatma söz konusudur.

“Ey insanoğlu! Seni yaratıp sonra şekil veren, düzenleyen, mütenasip kılan, istediği şekilde seni terkip eden, çok cömert olan Rabbine karşı seni aldatan nedir (mâ ğarrake)? (İnfitâr 82/6-8)

Bazı insanlar –maalesef- kendisine en güzel şekilde yarattığı biçim veren, bol ikram eden, nimetler sunan Rabbine karşı nankörlük ederler. Bütün bunların O Rab tarafından yapıldığını, nimetin O’ndan geldiğini unuturlar. Âyet, ikram ve ihsanın gereği olarak bunların sahibine saygısızlık, nankörlük değil, ilâhi ikramın yüceliğine uygun şükür ve itaati, sevgi ve saygıyı, isyan ve gafletten sakınmak olduğunu hatırlatıyor.

İkram ve ihsan sahibi Rabbine karşı nankörlük yapmak (şükretmemek) isyan etmek, kulluk etmemek veya uydurma tanrılara kulluk etmek; neyin etkisi olursa olsun, aldanmaktır, ciddi bir yanılgıdır.

Bu noktada nefis veya şeytan “Allah kerimdir, dünyada sana ikram ettiği gibi Âhiretde de ikram edebilir” diyerek kişiyi Rabbine karşı kulluk görevlerinden alıkoyabilir. Âhirete hakkıyla hazılanmaktan uzaklaştırabilir.

Ya da “istediğini yapabilirsin, nasıl olsa Allah affedicidir, bir şekilde affeder” gibi bir gaflete düşürebilir. Bu da insanı aldatan yanlış bir kıyastır, yanlış bir beklentidir.

Zira kişi ne için çalışırsa onun karşılığını elde eder.

Ahlâk yüksekliği açısından düşünüldüğü zaman Allah’ın kerem sahibi olduğuna imanı olduğu hâlde isyan etmiş bir mü’minin bu hitaptan duyacağı utanç ve üzüntü  çok olmalı…

Bu gururun (aldanmanın) sebebi olarak üzere ilk dönem tefsircilerinden üç görüş nakletmişlerdir:

Birincisi; Katâde’ye göre üzere şeytanın kötü bir şeyi güzel göstererek aldatmasıdır. Mesela; “O aldatıcı şeytan sizi Allah’a karşı aldattı.” (Hadid 57/14)

İkincisi; Hasen’e göre cehâlettir.

Üçüncüsü; Mukâtil’e göre işin başlangıcında hemen ceza verilmediğinden dolayı affa aldanmaktır. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 9/49-50)

Rabbimizin dünya hayatı ve usta aldatıcılarla bilgili bir başka uyarısı şöyle geliyor:

“Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı günden korkun!

Şüphesiz Allah’ın va’di gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı (el-ğarur) da Allah hakkında sizi aldatmasın. (Lukman 31/33) 

Şüphesiz Allah’ın yeniden diriltme , ödül ve ceza va’di haktır. “Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın” Ziynetini göstererek sizi İslâmdan ve Âhirete hazırlık yapmaktan alıkoymasın…

‘el-ğarur’; çok aldatan, aldatmayı huy haline getiren, demektir. (İbnu’l-Cevzî, Zâdu’l-mesîr, s: 1104)

Bazı yorumculara göre buradaki “çok aldatıcı”; dünya ile ilgili vaadlerde bulunun insanları kandıran, Âhireti unutturarak onları oyalayan o şeytandır (iblistir). (Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 2/2433)

Nitekim; “(Şeytan) onlara vaadlerde bulunur, olmayacak kuruntulara düşürür…” (Nisâ  4/120)

Ancak Kur’an’ın ifadesi geneldir. Bu sebeple bu ifade insanı aldatan her şeyi içine alır. Bu aldatan şeytan da olabilir, nefsin hevâsı da, kötü insanlar da, eşya da…

Uyarı devam ediyor: Öyle bir yeniden diriliş ve hesap günü gelecek ki değil bir kimsenin başkasına yardım etmesi; babaların bile evlatlarına faydası olmayacak… Zira o gün emir Allah’ındır. O hâlde Allah’ın gazabına uğramaktan kaçının… Yeniden dirilişin (kıyâmetin olması) Allah’ın kesin vaadidir. O (cc) vaadinden asla dönmez. Sakın dünya hayatının süsü ve lezzeti, malı ve makamı sizi aldatıp da kendisine bağlamasın, Âhiret için hazırlık yapmayı terkettirmesin…

Aldatıcılar da, sizi, Allah hakkında aldatarak kulluk görevini ihmal ettirmesin. Allah’ın sizi affedeceğine ümitlendirerek sizi günah işlemeye devam ettirmesin. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 10/225)

Fâtır Sûresi 35/5de Lukman 31/33. âyetin son cümlesi aynen tekrar ediliyorç Bu şüphesiz başta Vahyi, Allah’ın Rasulünü, Âhiret hayatını inkâr edenlere, sonra da mü’minlere ilâhi bir ikazdır. Bilumum aldatıcılar, oylayıcılar, dünya metaı, bâtıl olan şey sakın sizi aldatmasın…

Dünya hayatının aldatması kişiyi: Âhiret için amel etmekten uzak kalacak şekilde insanın dünyalık çıkarlar ve lezzetleriyle, mal ve makamlarla uğraşmasıdır. (Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’an, 2/2542)

“artık dünya hayatı sizi aldatmasın” Sonra onun zevki sizi oyalar da Âhiret için çalışmaktan gâfil olursunuz.

“O çok aldatıcı (el-ğarur) da sakın sizi aldatmasın” Günahlara ısrarla devam etmenize rağmen bağışlanacağınız kuruntusunu vermesin. Çünkü bağışlanma her ne kadar mümkün ise de ancak bu beklenti içinde günah işlemeye etmek zehir içmek gibidir. (Beydâvî, el-Envâru’t-Tenzîl, 2/268)

-Sonuç olarak

Görüldüğü gibi gurur kelimesi Türkçe’de kazandığı kibir anlamında öte, daha çok aldanmayı, yanılmayı, kandırılmayı, eldekilerine güvenip kulluk görevlerini ihmal etmeyi ama bunun sonucu olarak aldanmayı ifade ediyor. Bu aldanış (ğurur) daha çok Âhirette ortaya çıkacak…

Hüseyin K. Ece

25.06.2023

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.