islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Haydi Camiye!

Haydi Camiye!
1 Ekim 2018 07:07
A+
A-

Ezan, günde beş kez bizi Rabbimizle buluşmaya çağırır: “Haydi namaza! Haydi felâha!”

Bu çağrı camiye, namaza ve secdeyedir. Cami, kurtuluşun ve Rabbimizle buluşmanın merkezidir.

İslam medeniyeti bir anlamda cami medeniyetidir. İslam şehrinin merkezinde cami, caminin merkezinde de namaz vardır. Namaz ise ibadetin odağıdır.

Câmiler, Müslümanları toplayıp bir araya getiren, onların hayatını kuşatan mekânlardır.

Camiler, İslam’ın sembolüdür, imzasıdır; Müslümanların güvencesidir.

Camiler yeryüzüne vurulan İslam mührüdür.

Camiler “Allah’ın evi”olan Kâbe’nin şubeleridir.

Camiler Allah’ın adının anılması için yapılan mekânlardır (Cin, 18).

İnsanlığın tarihi cami ile başlar; ibadet yeri olarak yeryüzünde yapılan ilk bina, Mekke’deki pek feyizli ve insanlar için hidayet rehberi olan Kâbe’dir (Âl-i İmran, 96).

Peygamberimizin (s.a) Medine’ye hicretinde ilk işi camiyapmak olmuştur. Bu, toplum hayatının kalbi camide atacak anlamına gelir. Bu tarihten itibaren camiİslam toplumunda merkezi rol oynamıştır. Hem ibadet, hem eğitim, hem dayanışma, hem de idare yeri olmuştur.

İnsan, camilere yabancılaştıkça Rabbine, kendine ve topluma yabancılaşır. İnsanancak Allah’ın evleri olan camileresığınarakkendini bulurveyeniden dirilir.

Bir insanın camide bulunması, Peygamberimizin (s.a) ifadesiyle, kişinin gurbetten yakınının eve dönmesi ile sevinmesi gibi Allah’ı hoşnut kılar. (Bkz: İbn Mâce, Mesâcid 19)

Bugün, her alanda yeniden bir dirilişve öze dönüşçabası içinde olan Müslümanlar, modern dünyanın ifsad edici saldırıları karşısında, camileri yeniden bir sığınak, bir merkezhaline getirmeli; camileri tekrar hayatın merkezine yerleştirmelidirler.

Her namazda okuduğumuz Fatiha, bize cemaat olmayı emreder: “Yalnız Sana kulluk ederizve yalnız Senden yardım isterizderken benolmaktan çıkar, bizhaline geliriz. İşte Fatiha’daki “biz”in içini doldurabilmemiz için biz hepimiz camide omuz omza vermeliyiz. Cami, “ben”in gittiği, “biz”in geldiği; bencilliğin bittiği, kardeşliğin dirildiği yerdir. Camide cemaat olmak, Fatiha’nın anlamını yaşamaktır. Modern dünyanın ırk, renk, milliyet, sınıf ayırımcılığı ile parçaladığı bilincimizi onardığımız yer camidir.

Dünya ve ahiret için neler istiyorsak, bunu camide dile getirmek bizim için sonsuz bir hazinedir. Bunun farkında olabilmek için şu kudsî hadisteki müjdeye kulak verelim:

“Benim dünyadaki evlerim mescitlerdir. Misafirlerim ise oraları bina edip şenlendirenlerdir. Ne mutlu o kuluma ki evinde abdest alır da Beni evimde ziyarete gelir. Ev sahibinin de evine gelen misafirine ikram etmek borcu vardır.”(Buharî, Ezan 36)

Cami, Peygamberimiz döneminde Allah’a secde edilen yer, ümmeti eğiten, bilinçlendiren mekân, hayatın merkezi ve toplum faaliyetlerinin odağı idi; İslâm’ın güçlü, berrak çağlarında da öyle oldu.

Mescidin fonksiyonlarının aşındığı çağlar, İslâm ümmetinin de güçten düştüğü çağlardır.

Öyleyse bizler mescidin yolunu yeniden keşfetmeli değil miyiz? Mescidi yeniden bir ortak sevgi odağı haline getirmeli değil miyiz? Allah sevgisiyle mescit inşa edenler, Allah sevgisi etrafında bir ümmet olmaya da karar verirlerse, işte o zaman Peygamber Mescidi, her mescitte hayat bulur…

Camilerin Allah katındaki değerini kavrayabilmek için işte muhteşem iki âyet:

“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başka kimseden korkmayanlar imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır”(Tevbe, 18) “Allah’ın mescitlerinde, Allah’ın adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? Bunların oralara korka korka girmeleri gerekir. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.”(Bakara, 114)

Allah’ın mescidlerini imar edersek, oradan ümmetolarak, yepyeni bir hayata doğacağız. Harap olmasına göz yumarsak, zulme ortak olacağız.

Caminin imarı ancak “ibadet etmek ve namaz kılmak”la olur. Peki, biz hangi taraftayız?

Cemaat caminin süsüdür; cami cemaatle şenlenir, süslenir ve mamur olur…

O halde, camilerimizi cemaatsiz bırakarak harap etmeyelim!

Ne mutlu yönünü Kâbe’ye, gönlünü Rabbine ve omzunu mümin kardeşine vererek saf tutanlara!

(1-7 Ekim Camiler Haftasıdolayısıyla, Namaz Gönüllüleriolarak 2008’de yayınladığımız “Haydi Camiye”bildirimizi özetledik.)

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.