islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5304
EURO
34,9073
ALTIN
2.444,05
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

İSLAM’I KABULE AÇIK OLMAYAN BİR LAİKLİĞİ TANIYAMAYIZ

İSLAM’I KABULE AÇIK OLMAYAN BİR LAİKLİĞİ TANIYAMAYIZ

MAKALEYİ SESLİ DİNLEMEK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ

İslam bütün Peygamberlerin ortak  tebliğidir. Peygamberler, tebliğlerine karşı çıkıp fiilen engellemeye çalışan kişi ve kurumlarla karşı savunma savaşı verdilerse de ana görevleri yalnızca tebliğ olmuştur. Görelim:

“…Peygamberlere düşen, açık bir tebliğden başkası değildir.

Hiç kuşkusuz Biz, “Yalnızca Allah’a kulluk edin; Allah’ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayarak zulüm sistemini yeryüzünde kurumsallaştırmaya çalışan azgın kâfirlere, yani tâğutlara kul köle olmaktan kaçının!” diye emrimizi iletmeleri için her topluma bir Peygamber veya Peygamberin mesajını tebliğ eden bir davetçi gönderdik. Elçilerin yoğun tebliği sonucunda, Allah onlardan bir kısmını doğru yola iletti, vahye teslim olan bu insanlar dışında bir kısmı da kötülüğü tercih ettiği için sapıklığı hak etti. Bunun canlı örneklerini görmek istiyorsanız, yeryüzünde gezip dolaşın da, ayetlerimizi inkâr eden güçlü toplumların, medeniyetlerin sonu nice olmuş, bir görün! “ (Nahl 16/35-36)

İNSAN ÖZGÜR OLMALIDIR

Allah insanları yeryüzünde denemeye uğratmaktadır. İnsanlar, iman ve   yaşam ölçülerini özgür iradeleriyle seçebilmelidir. Dini ölçüleri kabul veya ret etmede zorlama yapılamaz. Okuyalım:

Dini kabul veya ret etmede zorlama yapılamaz. Artık İslam ile doğru ile yanlış birbirinden seçilip ayrılmıştır. Şu halde kim şeytani – laik güç odaklarını reddeder de Allah’a ve O’nun yasalarına inanırsa, kesinlikle kopmaz bir kulpa yapışmış olur: zira Allah her şeyi sınırsız işitendir, her şeyi limitsiz bilendir.” (Bakara 256)

Çünkü baskıya dayalı iman da inançsızlık da geçersizdir.

Bu itibarla iradeyi felç edip korku salan silahlı örgütlere müsaade ve müsamaha edilmemeli, yalnızca sözlü, yazılı ve görsel çalışmalara sıcak bakılmalı ve sadece onlar yardım edilip korunmalıdır.

İSLÂM  YÖNETMEK İSTER

İslam’ın hayatı yönlendirici temel kuralları Rabbimizin katındandır ve değiştirilemezdir. İslam, kaynağı ve amacı gereği hayatı yönlendirmek ister. İnsanların hür iradeleriyle ona ulaşması engellenirse, bu savaşılması gereken Tağûti bir eylem olur.

LAİKLİK YENİLENMELİDİR

Böyle olunca Dünya ve Türkiye laikliği kendisini yenilemelidir.

Daha açık bir anlatımla laiklik demokratikleşmeli, İslam’ın kendisini bütüncül bir hayat düzeni olarak sunmasına olanak sağlanmalıdır. İslam’a dayalı olsun veya olmasın halkın akıl ve tecrübe süzgecinden geçirerek hür iradesiyle kabul ettiklerine saygı gösterilmelidir, onay verilmedir. Daha açık bir anlatımla İslam’ın önü açılmalıdır.

İslam’a, İslam olduğu için değilse bile demokratik tercihe konu edildiğinde, ona yönetim alanları da açılmalıdır.

Bu güne kadar olduğu gibi Jakoben/dışlayıcı baskıcı bir anlayışla İslam’ın önü tıkanmaya kalkışılırsa, onu istismar edecek hak söylemli ve görüntülü;  yabancı kaynaklı ve destekli örgütler, yalnız İslam’ın değil laikliğinizin başına bela edilmiş olur.

Bildiğimiz kadarıyla tebliğe ve özgürce kabule dayalı bir İslamî hareket olan  İhvanul-Müslimin, varsa eksikleri giderilebilecek demokratik muhteşem bir örnektir.

İSTİHBARAT  DEVLETİN OLMAZSA OLMAZIDIR

Bizim-sizin bakış açısına göre hak veya batıl olabilir ama Devlet varsa onun istihbaratı da olur. İstihbaratçı kadroları da. Olmalıdır da, bundan doğal ne olabilir?

Bütün mesele kontroller ve yönlendirmeler yapılırken adil davranılmasıdır. Faydalı yapılarla zararlı yapıların birbirinden ayrılmasıdır. Topluma gerçekten zarar verebilecek dış bağlantılı silahlı akımların önüne geçilmesidir.

Ne yapılması gereğine yukarıda değinildi. Ama bütün mesele yasal adımların da atılmasıdır.

Kur’ânî vahyin  iniş süreci dikkate alınarak gerçekçi olunması  kaydını koyarak sözü, tespitlerimize temel oluşturacak Kurân mesajlarına bırakalım:

“Yaratanı ve yasalarını  inkâr eden ve bununla da kalmayıp insanları Allah yolundan çevirenler, haktan tamamen uzaklaşmış ve derin bir sapıklığa düşmüşlerdir, (Nisa 168)

İnsanlara , “Dünya ve âhirette kurtuluşa ermek istiyorsanız, Allah’ın indirdiğine uyun! O’nun göndermiş olduğu bu Kur’ân’ı okuyup inceleyin ve hayatınızın her alanında uygulayın!” denildiği zaman, “Hayır; biz Kur’ân’a değil, atalarımızı üzerinde bulduğumuz dini, siyasi, ahlaki gelenek ve kurallara uyarız! !” derler. Peki, ataları akıllarını yerli yerince kullanmayan ve doğru yolu bulamamış kimseler olsalar da mı onların izinden gidecekler? “ (Bakara 170)

Ali Rıza DEMİRCAN

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ