Amerikan Foreign Affairs dergisinde yayımlanan bir makale, İsrail’in giderek daha teokratik ve aşırı sağcı bir ülke haline geldiğine dikkat çekiyor. Yazıda, bu radikal değişimlerin ülkenin uluslararası alanda dışlanmasına yol açabileceği vurgulanıyor.
İsrail hükümetinin, özellikle Benjamin Netanyahu liderliğinde, insan haklarına saygıdan giderek uzaklaştığı belirtiliyor. Bu durum, İsrail’in uzun vadede kendisini yalnızlaştırarak siyonizmin temelini sarsacağı yönünde bir uyarı olarak değerlendiriliyor.
Makalede, radikal Yahudilerin toplumda daha fazla güç kazandığı ve bu durumun politikalar aracılığıyla genelleştiği ifade ediliyor. Aşırı sağcı politikaların sadece Filistinlilere yönelik baskıyı artırmakla kalmadığı, aynı zamanda İsrail toplumunda da derin yaralar açtığı belirtiliyor. Bu durumun, ülkede giderek derinleşen bir kutuplaşma ve iç çatışma potansiyelini de beraberinde getirdiği ifade ediliyor.
Makalede, İsrail’in Batı Şeria’daki baskıcı politikalarına da geniş yer veriliyor. Sde Teiman Hapishanesi’nde mahkumlara yönelik cinsel işkence uygulamalarına değiniliyor. Bu insanlık dışı uygulamaların, İsrail hükümeti tarafından göz ardı edildiği ve bu suçları işleyenlerin cezasız bırakıldığı vurgulanıyor. İsrail’in, uluslararası hukuku hiçe sayarak bu tür ihlalleri sürdürmesinin, ülkenin yalnızlaşmasına ve dünya genelinde tepki çekmesine neden olacağı belirtiliyor.
İsrail’in bu politikalarının, sadece Filistinlileri değil, kendi vatandaşlarını da tehlikeye attığı ifade ediliyor. Radikal grupların güç kazanması ve bu grupların yasaların üzerinde hareket etmesi, ülkenin geleceği için bir tehdit oluşturuyor. Bu durum, İsrail’in daha fazla marjinalleşmesine yol açarak, uluslararası alanda giderek daha fazla yalnızlaşmasına neden olabilir.
İlan Baron ve Ilai Saltzman’ın kaleme aldığı makalede, Netanyahu’nun ülkesini tehlikeli bir yola sürüklediği vurgulanıyor. Netanyahu yönetiminin, İsrail’i daha radikal ve dışa kapalı bir ülke haline getirdiği, bunun da siyonizmin sonunu getirebileceği belirtiliyor. Makalede, İsrail’in bu tutumunu sürdürmesi halinde, siyonizmin uluslararası destekten yoksun kalacağı ve sonunda başarısızlığa mahkum olacağı öne sürülüyor.
Bu bağlamda, İsrail’in kendini gözden geçirmesi ve daha ılımlı, insan haklarına saygılı bir politika izlemesi gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, ülkenin iç ve dış politikasında büyük bir çöküş yaşayabileceği ifade ediliyor. Bu süreçte, uluslararası toplumun da İsrail’e karşı tutumunu gözden geçirmesi ve bu ülkeye yönelik yaptırımların artırılması gerektiği dile getiriliyor.
Makalede, İsrail’in uluslararası alanda giderek daha fazla yalnızlaştığı ve bu durumun ülkenin geleceği için ciddi bir tehdit oluşturduğu ifade ediliyor. İsrail’in, insan haklarına aykırı politikaları ve uluslararası hukuku ihlal eden uygulamaları nedeniyle dünya genelinde tepki çektiği belirtiliyor. Özellikle Avrupa ve Amerika’da, İsrail’e yönelik desteğin azalması ve bu ülkeye yönelik yaptırımların gündeme gelmesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu süreçte, İsrail’in dış politikadaki yalnızlaşmasının ülke ekonomisine ve güvenliğine de olumsuz etkiler yapacağı ifade ediliyor. Radikal Yahudi grupların güç kazanması, İsrail’in uluslararası imajını zedelerken, bu durumun aynı zamanda ülkenin stratejik müttefikleriyle ilişkilerini de olumsuz etkileyebileceği dile getiriliyor.
Makalede, İsrail’in mevcut politikalarını sürdürmesinin, siyonizmin sonunu getirebileceği yönünde güçlü bir uyarı yapılıyor. İsrail’in, insan haklarına saygılı bir yol izlemesi gerektiği, aksi takdirde uluslararası alanda daha da izole olacağı ve siyonizmin sona erebileceği belirtiliyor. Netanyahu yönetiminin bu tehlikeli politikaları terk etmesi, ülkenin hem iç hem de dış politikada daha ılımlı ve barışçıl bir tutum sergilemesi gerektiği ifade ediliyor.
MİRATHABER.COM -YOUTUBE-