islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5104
EURO
34,9876
ALTIN
2.436,44
BIST
9.804,92
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Kadın – evlilik ve aşk üzerine

Kadın – evlilik ve aşk üzerine

Ali Rıza DEMİRCAN hocamızla kadın, evlilik ve aşk üzerine yapılan röportajı sizlerle paylaşıyoruz;

Hilal: İslâmın kadına bakışını genel olarak değerlendirir misiniz?

Demircan: Allah’a hamd, Resulüne salât ve selâm olsun.

İslâm erkeği nasıl değerlendiriyorsa kadını da aynı ölçüler içinde değerlendirir:

Kadın da erkek gibi Allah’ın kendi ruhundan değerler üfleyerek en güzel bir şekilde yarattığı bir varlıktır. Onu da erkek gibi peygamberler aracılığıyla gönderdiği ilâhi yasalarla Yüce Zatına ibâdetle mükellef kılmıştır. Kadın da ilâhi mükâfata muhatap, ebediliğe erdirilmiş sorumlu bir varlıktır.

İslâm, kadını bedenî ve ruhî yapısındaki incelik sebebiyle erkekten farklı bir ihtimama da mazhar kılmış, onu kız çocuğu, eş ve ana olarak ayrı ayrı değerlendirmiştir. Onun kız çocuğu olarak iyi bir talim ve terbiyeden geçirilmesi Cennet’e yol kılınmıştır. Eş olarak Allah’ın erkeğe verilmiş mukaddes bir emaneti olarak kıymetlendirilmiştir. Ana olarak ise itaat ve ikram olunması gereken aziz bir varlık olarak gösterilmiştir.

Yüce Allah, yeryüzünde halife/sorumlu varlık kıldığı insanın vücuda gelmesine onu aracı kıldığı için de insanın ebedî mutluluğunu kendi rızası yanı sıra onun rızasına bağlamış, Peygamberimizin diliyle cenneti onun ayaklarının altına sermiştir.

Hilal: Toplum ve aile ilişkisi açısından evliliğin önemini açıklar mısınız?

Demircan: Aile toplumun çekirdeğidir. Bu itibarla toplumu aileler manzumesi olarak görebiliriz. İstikrarlı, mutlu ve mütekâmil bir toplum ancak aynı özellikleri taşıyan ailelerle vücuda gelebilir.

Kur’ân ve Sünnet’te evleniniz/evlendiriniz emri çok az geçer ama bütün İslâmî yapı evlilik üzerine kurulmuştur. Karı kocaya yönelik hükümler, ana-baba-çocuklara ve akrabaya ilişkin buyruklar, boşanma ve mîras kuralları hep aileye yöneliktir.

Biz burada bereketlenmek için şu hadisleri hatırlatabiliriz:

«Evleniniz, Hıristiyan rahipler gibi olmayınız.»

«Her mümin, âhiret hayatının mutluluğuna yardımcı olacak bir eş edinsin.»

«Rızkı aile yuvası kurmakta arayın.»

« Gücü yeten evlensin. Evlenmeyen bizim çizgimiz üzerinde değildir.»

İslâm, ailenin maddî ve manevî sağlığı için aile fertlerine görevler yüklemiş ve bu görevleri ibadet hayatının içine almıştır. Ayrıca ailenin kuruluşunu erteleten «bekârlık sultanlıktır» anlayışını yermiş, zaafa uğratan zina homoseksüellik ve sevicilik gibi cinsel eylemleri de yasaklamış, ilâhi azabın sebepleri olarak tanıtmıştır.

Hilal: Evlilik hayatında erkek ve kadının konumlarını belirler misiniz? Karı koca ilişkileri nasıl olmalıdır?

Demircan:Evlilik hayatında erkeğin ve kadının konumları farklıdır. Erkek Yaradanın emri gereği eşi ile güzel geçinmeye çalışmak, ailenin maddi ihtiyaçlarını karşılamak ve onu maddî ve manevî tehlikelerden korumakla mükelleftir.

Kadın ise Allah’a ve O’nun Peygamberi Hz. Muhammed’e baş kaldırı vasfını taşımayan arzularında -cinsellik dahil – kocasına itaat etmek, toplum örfüne göre ailenin iç işlerini ve çocuklarının bakımını üstlenmek mecburiyetindedir.

Cinsellik dahil kadın erkek ilişkilerinin temel özelliği ise birbirlerine karşı yapmakla sorumlu kılındıkları vazifelerin ifasının Cennet’e yol olacağı hakikatidir.

Hilal: Kadın erkek eşitliği hakkında neler söylemek istersiniz. Feminizm hareketi sizce neyi amaçlıyor? Batıda kadına hangi gözle bakılıyor?

Demircan: Kadın ve erkek insanlık bakımından ve doğuştan kazanılan bütün temel hak ve hürriyetler yönünden eşit olan varlıklardır.

Sorumluluk, ilahî muhakeme, ceza ve mükâfat her ikisi için de variddir. Farklılık ancak bazı görevler ve bu görevlerin ilgili olduğu tali derecedeki bazı haklardadır. Sebebi de kadının bedenî ve ruhi yapısındaki hassasiyeti içeren farklılıktır.

Görevler ve haklar yönünden değindiğimiz farklılığı şöylece özetlememiz mümkündür:

Ailenin kuruluşu, nafakası ve yönetimi ayrıca müctehidler arası genel kabule göre toplumun idaresi ve korunması (cihad) görevleri erkeğe verilmiştir.

Bu vazifelerin başarıyla ifa edilebilmesi için de erkeğin evlat, eş ve kardeş olarak mirastaki payı iki katına çıkarılmıştır.

Erkeğin iki katı miras alabilmesine sebeb olan malî görevlerinin sözü edilenlerden daha fazla olduğunu da bilmeliyiz.

Feminizm hareketinin amacı ve batının kadına bakış tarzı üzerine söylenebilecek pek çok sözümüz var ise de buna gerek görmüyoruz. Zira kendi mukaddes doğrularımızın yüceliğini batılların eğriliğinden istidlal etme yanlışlığına düşmemeliyiz.

Bizim hayata bakış zaviyemizi bizi Rabbimizden gelen ilâhi vahiy belirler. Feminizm ve diğer beşeri akımlar gibi sözde disiplinlerin amacı ve bakış tarzları Yaratandan ilham­lan­madığı ve ebedi mutluluk emelini taşımadığı için fıtratla (yaratılışla) çelişkili, çıkarlara ve cinsel zaaflara bağlı olarak da değişkendir. Mesela devrimizde bir taraftan «ekonomik ve cinsel sömürü» diğer taraftan «ekonomik ve cinsel özgürlük» olarak özetlenebilecek bakış tarzları ve amaçları gelecekte kim bilir nasıl bir şekil gösterecektir?

Biz Allah’ın Resulünün emirleri gereğince önce hayrı öğrenelim şerleri dolaylı olarak da olsa öğrenmiş oluruz.

Hilal: Aşk konusunda neler düşünüyorsunuz? Aşk-flört ayırımını yaparak aşk ilişkilerinin boyutlarını açıklar mısınız?

Demircan:Aşk ruhun Yaradan’a yönelmesi ve O’nun güzel isimlerinin tecellileri olan varlıklar üzerinde estetik bir heyecan duymasıdır. Hayvanlar için aşk ve aşık tabirlerini kullanamadığımıza göre aşkı bedenî ilişkiler için kullanmak asil bir kelimeyi soysuzlaştırmaktır. Aşkı, mecazi anlamda kullanmak istesek bile onu ancak Allah’ın kadınla erkek arasında yarattığı cazibeler bütününün çok yönlü yansıması şeklinde tanımlayabiliriz.

Flört en basit ve masum çizgiler içinde gerçekleştirilebilse bile İslâmi ölçülere göre yasaklı bir beraberliğin mahsûlü olacağı için çirkin bir eylemdir. Onunla çirkinleşilmemelidir.

Aşkı bedenî ilişkiler düzeyine indiremediğimiz için boyutlarım da veremeyiz. Ancak sorumuzla meşru eşler arasındaki sınırlı ilişkilerin haz grafiğini yükseltici görevler dizisini kastediyorsak «İslâm’a Göre Cinsel Hayat» isimli eserimizin birinci cildindeki ilgili bahisler okunabilir.

Hilal:İslâm’ın kadına bakışını genel olarak açıklarken onu kız çocuğu, eş ve ana olarak değerlendirmek gerektiğini ifade buyurdunuz. Mevzuu bu yönde biraz daha açar mısınız? İsterseniz kadının kız çocuğu olarak nasıl kıymetten dirildiğinden başlayabiliriz.

Evet, İslâmî zaviyeden bakarak kadını değerlendirebilmek için onu kız çocuğu, zevce (eş) ve anne olarak bahse mevzu etmek lâzımdır.

Meselâ kadını kız çocuğu olarak ele alırsak, ona farklı bir ihtimam gösterildiğini görürüz.

Erkek çocuk ile kız çocuk arasında tefrik yapan, erkekle gururlanıp kız çocuğunu ikinci derecede değerlendiren Cahiliyye mantığı ve uygulamasını şiddetle red ve tenkid eden İslâm Dini, husûsiyle kız çocuğuna farklı bir şefkat ve alâka göstermiştir. Bu alâkayı gösteren bir hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyururlar:

«Her kimin bir kız çocuğu olur da. onu küçümsemez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse, Allah, o kimseyi Cennet’e koyar.»

Çocuğun terbiyesi üzerinde ciddî ve hassas olunmasını emreden dînimiz, gelecek neslin manevî mimarları olacakları için, bilhassa kız çocuklarının eğitimine dikkatimizi çekmiştir. Aziz Peygamberimizin şu sözü, kız çocuklarına gösterilmesi gereken alâkanın dinimizdeki önemini ve mükâfatını bildirmektedir.

«Bir mümin iki kızını(balığa/ergin olup evleninceye kadar) güzelce terbiye eder, ihtiyaçlarını karşılarsa, ben ve o kimse(iki parmağın birbirine yakınlığı gibi birbirimize yakın olarak) Cennette olacağız.»

Hilal:Kadının eş olarak nasıl değerlendirildiğine de değinsek.

İslâm Dini’nde, kız çocuğunun şahsında kadın varlığına büyük önem verildiği gibi, zevce olarak da kadına büyük değer bahşedilmiştir.

İslâm inkılâbı tarihinin en muhteşem nutkunu irad buyurdukları veda hutbelerinde, Aziz Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:

«Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinizde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır.»

Peygamberimiz, İslâm Dinindeki öneminden ötürü sık sık değindikleri kadın haklarına riayet olunmasını ısrarla emir buyurmuş ve inananlara daima şu öğüdü vermiştir.

«Kadınlar hakkında birbirinize hayrı(feragati, hoşgörüyü, ikramı) tavsiye ediniz.»

Kurânımızın, «. Kendileriyle iyi geçinin.»şeklindeki düsturu ile, haklarına saygı duyulmasını kanunlaştırdığı kadınlarımızın değerini açıklayan hadislerinde ise sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

«. İnsanın sahibi olabileceği nimetlerin en hayırlısı Allah’ı zikreden bir dil, O’na şükreden bir kalp ve de imanı doğrultusunda yaşamasına yardımcı olacak bir zevcedir.»

Biricik Önderimiz/Peygamberimiz, mü’min erkeklerin faziletini yansıtan değer ölçüsünün kadınlara insanî ve ahlâkî davranışlar göstermek olduğunu da şu veciz sözleri ile açıklamıştır:

«. Sizin en hayırlılarınız, kadınlarına karşı ahlâkı bütün olanlarınızdır.»

Yüce Peygamberimiz, kadınların zevceler olarak sevilmelerinin ibâdet olduğunu da şu hadisleri ile bildirmişlerdir:

«. Sizden birinizin zevcesi ile sevişmesinde kendisine sevap vardır.»

Hocam! Mevzua girmişken kadının anne olarak nasıl yüceltildiğini de hulâsa buyursanız…

Kur’ân ifadelerinde yüceleşen, Peygamberimizin ifâdelerinde kutsîleşen anne olarak, İslâm Dini’nde kadına verilen değeri, kelimelerin dar kalıpları içerisinde ifade edebilmek ise cidden müşküldür.

Zevce olarak zevcinin/kocasının meşru arzularına tâbi durumunda olan kadın, anne olarak —Allah’a isyan hususundaki emirleri müstesna— kendisine kayıtsız şartsız itaat edilmesi, saygı duyulması gereken muazzez bir varlıktır. Ona saygı, Allah’a saygıdır.

«Cennet annelerin ayağı altındadır.» buyuran Aziz Peygamberimiz Kur’ân’ın Allah’a ibâdet ölçüsünde emrettiği anne sevgi ve saygısını İslâm Dini’ne imanın biricik gereği olarak tavsif buyurmuştur.

«Ya Rasûlallah! İnsanlar içinde iyiliğime/saygı göstermeme en çok lâyık olan kimdir?» diye soran bir zatada; «Annendir, annendir, annendir. Sonra baban, sonra sırasıyla yalan akrabalarındır.» buyurmuşlardır.

Anne varlığına karşı gösterilecek saygısızlığın, insanlık omuzlarını çökertecek, ebedî istikbali karartacak kadar ağır bir suç olduğu da yine Peygamberimizin diliyle açıklanmıştır.

Teşekkür ederiz hocam.

Ben de teşekkür ederim.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.