islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,7495
EURO
36,4808
ALTIN
2.952,04
BIST
9.681,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
12°C
Perşembe Çok Bulutlu
13°C
Cuma Parçalı Bulutlu
14°C
Cumartesi Açık
16°C

Korona Günleri: Profesyonel Komplocular Yanıltıyor

Korona Günleri: Profesyonel Komplocular Yanıltıyor

Yurt dışında lisansüstü çalışmalarıma başladığımda ve insanlara otomatik tercüme yapan yapay zeka konusunda çalıştığımı söylediğimde çoğu, hele Türklerin neredeyse tamamı bunun zaten yapılmakta olduğunu, Birleşmiş Milletlerde kulaklık sistemiyle yapılan tercümelerin mütercim olmadan bilgisayarlarca yapıldığını zannediyordu. Yıl 1990’dı ve 30 yıl sonra, binlerce araştırmacının milyonlarca insan-aylık çalışmasına ve milyarlarca dolarlık ödeneğe rağmen, anında güvenilir sesli diplomatik tercüme yapacak bir teknolojinin yakınında bile değiliz. Bu yapay zeka alanını bilmemekten kaynaklanan, 1960 darbecilerinin onları azmettirici akademisyenlere dediği gibi, bilime ‘sadece güvenmek değil iman etmekten’ kaynaklanan bir yanılgı.

Virüsler konusunda da aynı eksik bilgiden kaynaklanan varsayımlar ve bunlar nedeniyle yanıltıcı analizler yapılmakta. Bu yanlış varsayımlar medyada paylaşılmakta.

Bunların başında uzun yıllardır söylenen Türkiye gibi ülkelerin gen haritasının çıkarılıp ona göre bir biyolojik silah virüs yapılacağı varsayımı geliyor. Bu en hafifinden akıl dışı ve genetik konusunda en temel bilgilerden haber olmamak sonucu yapılan bir varsayım. Haydi gen teknolojisinin o düzeyde olmadığını bir kenara bırakalım. Türkler, Çinliler, Amerikalılar, İsrailliler birbirlerine o kadar benzer ve karışık ki bunların birbirinden ayrıt edecek bir özellikleri de bulunmuyor.

Yani Türklere veya Çinlilere özel bir bio-silah olamaz. İnsanların sonuç özelliklerini belirleyen binlerce gen özelliği var ve bunlar hiç bir kavimde, grupta ayrık değil. Bağımsız ırk diye bir şey yok. İnsanlık birbiriyle karışık. Sadece Ürdünlüyü ya da Japon’u öldüren bir biyo-silah yapılamaz. Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin yine yapılamaz.

Dolayısıyla Türklerin, Çinlilerin, İtalyanların gen haritasını bulup sadece onlara göre biyo-silah üretilmesi komplosu bin yıl da geçse gerçekleşemeyecek bir çocuk faraziyesi.

Biyosilahlarla tetiklenecek her tür pandemi, başarılı olsa bile bütün insanlığa saldırmaktadır. Etnik gruplara yönelik bir virüs tasarımı mümkün değildir. Arabı öldüren Yahudiyi de ödürür. Öldürüyor da. Çinliyi öldüren Amerikanı da öldürür. Öldürüyor da. Garibanı öldüren eliti de öldürüyor. Öldürüyor da.

Bu nedenle küresel elitlerin bir virüsü insanlığa musallat etmesi demek, onların dünyada denetimini sağlayan bankaların, petrol şirketlerinin, ilaç ve sağlık sektörünün, askeriyenin de bütün dünya ülkelerinde çok ağır bir şekilde darbe yemesi ve elitlerin yüzlerce yılda adım adım geliştirdikleri dünya denetimlerinin erozyona uğraması demektir. Güçlerini aldıkları kentlerin darbe yemesi demektir.

Diyelim aşısını da ürettiler, virüs tasarımcısı küresel elitler. Tankerleri, nakliyeyi, petrol sondajını, bankaları, kritik teknolojileri, fakir ülkeleri yönettikleri uluslararası sivil toplum örgütlerini yani kendi organlarını ayakta tutan on milyonlarca insana o farazi aşıyı önceden vermediğiniz sürece kendi sistemleri anlamsız kalacaktır. Şu an zayıf da olsa bir sistemleri var. Fırtına ertesinde bu sistemin süreceği konusunda bir garanti yok. Neden risk alsınlar?

Bunun yanı sıra, onların denetimlerinin dışında olan, henüz beyinlerini tam yıkayamadıkları, hala gelenekleri koruyan çiftçiler bu sayede güçlü konuma gelmektedir. Yani kendi sapık yaşam biçimlerini, faize dayalı finansı, insanlığın zihin yapısını, ateist Yeni Dünya Düzeni’ni oradan yönettikleri New York’u, Londra’yı yerle bir edecekler ama dinin hala yaşandığı, kendilerinden nefret eden, silahlı milislerin kol gezdiği Orta Batı çayırlarının kendine yeterli çiftçilerini hayatta bırakacaklar. Böyle aptalca bir planı kendilerine öneren olsa onu görevden alırlar.

Bu basit gerçeği akıl edemeyen birinin küresel analizlere girişmesi de doğru olmaz.

Ama profesyonel komploculukta mantıksal hata olmaz. Onlara göre bunların muazam tanrısal zekaları olduğu için, her şeyi önceden hesaplamışlardır. Tartışamazsınız. Sizi komploya imansız bir kafir ilan ederler.

Evet, dünyada küresel elitler ve onların özellikle faize ve kısmi rezerv sistemine bankacılık ve para sistemiyle hâkimiyet çabası var. Ama mevcut kriz, insanlık için bir yeniden doğuş ve küresel elitlerin zayıflığını kullanma fırsatıdır.

Profesyonel televizyon komplocuları dostlarımızın mantıkla çelişen analizleriyse, uzun dönemdir kendilerini gizlemeyen küresel elitlerin kendilerini korumak için en elverişli silahlarıdır.

Virüs doğrudan ya da dolaylı Allah tarafından yaratılmıştır. Hakim olan Allah’tır. Her şey onun izniyle olmaktadır. Diğer yandan inananların denetimden çıkması, zincirlerini kırmasını sağlayan çareleri veren de Allah’tır. Müslüman bir insan Küresel Elitlere iman etmez. Allah’a iman eder. Kuran okur. Bilir ki bunların lideri Şeytan’dır. Bilir ki bunların hileleri zayıftır. Bilir ki bunlar korku ve vesveseyle hakimiyet kurular. Bilir ki Şeytan’ın partisi vardır. Bilir ki kendilerine tabi etmeye çalışırlar. Bilir ki yaratılışı değiştirmeye çalışırlar. Bilir ki bunların ana silahı, Allah’a savaş açtıkları sistem, faiz sistemidir. Bilir ki iman edene, akıl edene, Kuran’ın ayetlerini bilene karşı bunların bir güçleri yoktur. Müslüman bunları ayetlerde açıkça okur.

Profesyonel televizyon komplocusu dostlarımızsa bunları bilmez. Bunlara inanmaz. O komploya iman etmiştir. Ona göre dinleri de küresel elitler üretmiştir. Bu nedenle Kuran’a inanmaz, ayetleri okumaz. Ona göre her şey küresel elitlerin hakimiyetindedir. Kişisel kurtuluş planı vardır, programlarda onları üzemeyecek ama onları yüceltecek, korkuyu artıracak teoriler üretip sonunda küresel elitlerle kişisel pazarlığa oturacak, ömrünü rahatça tamamlayacaktır. Beki bazıları bunu yapmıştır da. Ama Şeytan sözünde durmaz.

Medyada komplonun ticaretini yapanlar pohpohlanmakta, örneğin Mete Gündoğan ve arkadaşları tarzı 50 yıldır bu komploları anlatan ancak daima çözüm öneren Erbakan’ın geleneğinden gelen, elitlere değil Allah’a iman edenlere yer verilmemektedir. Komplo teorisini  “reklamlardan sonra önemli açıklamalar” yaklaşımıyla bir gece eğlencesi haline getirenlere yer verilmektedir. Onlar da elitlerin her şeye hâkim olduğu, her şeyi bildiği, her şeyi yarattığı, her şey, önceden planladığı korkusunu yaymaktadır. Şeytan’ı yüceltmekte, onu ve onun partisini asla yenecek bir şey bulunmadığı düşüncesini yaymaktadır.

Dolayısıyla profesyonel televizyon komplocuları, şu halleriyle, sorunun çözümü değil sorunun parçasıdır.

Prof. Dr. Kutluk ÖZGÜVEN

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.