islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
18°C
Salı Az Bulutlu
19°C
Çarşamba Az Bulutlu
20°C

KÜNDEKÂRİ SANATI

KÜNDEKÂRİ SANATI

Dekoratif amaçlı bir doğramacılık tekniğidir. Kelimenin aslı Farsça kendekârî’dir. Osmanlıca da kündekârîye daha çok kalemkârî anlamı verilirken yine Farsça künde (tomruk, masif ağaç kütle­si) kelimesinden etkilenilerek künde-kârî terimi ortaya çıkarılmış ve genelde ince marangozluk kapsamına giren ah­şap sanatları için kullanılmıştır.

Kündekârî sekizgen, beşgen, yıldız gibi geometrik şekillerde kesilmiş küçük ahşap parçalarının çivi ve tutkal yardı­mı olmaksızın yalnızca birbirlerine geçirilmeleriyle düz yüzeyler elde etmeyi amaçlayan bir tekniktir. Böylece nem ve ısı değişikliği sebebiyle yekpare ağaç levhalarda görülen eğrilme ve çarpılma­lar önlenir.

Kündekarlık sanatıyla uğraşan ustaya ise Kündekar denir.

Tercih edilen ağaç türleri ön­celikle ceviz, meşe, şimşir, armut, aba­noz ve gül ağacıdır.

Tekniğin temeli kü­çük ağaç parçalarının damarları, dolayı­sıyla eğrilme yönleri birbirine zıt gelecek şekilde yivler ve girinti-çıkıntılarla birleş­tirilmesi esasına dayanır.

Daha çok kapı, pencere ve dolap ka­natlarıyla minber ve kürsülerde uygula­nan kündekârînin en güzel örnekleri 12. yüzyılda Mısır, Suriye-Filistin ve Anado­lu da hâkim olan Türk-İslâm sanatların­da, sonraki yüzyıllarda ise sadece Ana­dolu da görülür.

Anadolu Selçuklu dönemindeki erken örnekler arasında da Konya Alâeddin Camii (1155-1156), Aksaray Ulucamii (12. yüzyıl), Harput Sâre Hatun Camii (13. yüzyıl), Siirt Ulucamii (13. yüzyıl), Birgi Ulucamii (1322), Malatya Ulucamii (1376-1377), Bursa Ulucamii (1399), Manisa İvaz Paşa Camii (1484) ve Niğde Sungur Bey Camii (16. yüzyıl), Beyşehir Eşrefoğlu Camii’nin, Ürgüp’teki Taşkın Paşa Camii’nin (14. yüzyıl), Birgi Ulu Camii’nin (1312–1313), Manisa Ulu Camii’nin (1374), Balıkesir Zağanos Paşa Camii’nin (1461) minberlerinde; Bursa Yeşil Cami ve Türbesi’nin (1419) kapısında Anadolu’nun eşsiz kündekari örnekleri bulunur. Ayrıca Osmanlı dönemi Selatin Camilerinin birçoğunda eşsiz örnekleri mevcuttur.

Yıldırım Beyazıt Han tarafından 1402 tarihinde Mimar Ali Neccar’a yaptırılan, Bursa’nın tarihi sembollerinden ve Osmanlı’nın ilk camii kebiri Bursa Ulucami birçok özelliğinin yanında Kündekari minberiyle de eşsiz bir sanat eseridir.

Eşrefoğlu Camii, Eşrefoğlu Süleyman Bey tarafından Konya’nın Beyşehir’de 1296-1299 yılları arasında yaptırılmıştır. Orta Asya’da Semerkant ve Buhara gibi eski Türkistan şehirlerinde yer alan ağaç direkli camilerin ülkemizdeki bir örneği olan Eşrefoğlu Camii, 46 ahşap sütun üzerinde yükselir.

Anadolu’daki ahşap direkli camilerin en büyüğü ve orijinalidir. Sütunlar meşe ağacı odunudur ve inşa edilmeden önce 6 ay Beyşehir Gölü’nün içinde yatırılarak, kimyasal madde kullanılmadan, doğal yollarla koruma özelliği kazandırılmıştır. Çoğul ahşap sütunlu, tavanı tamamen ahşap ve kalem işçiliği ile süslenmiş, minber tamamen ahşap ve Kündekari tekniğiyle yapılmış, mihrabı çinilidir. Ayrıca zengin taş, tuğla, mermer süslemeleriyle Eşrefoğlu Camii, bu kadar çok süsleme tekniğinin kullanıldığı tek camidir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.