islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4238
EURO
34,4423
ALTIN
2.488,20
BIST
9.679,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
21°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
16°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C

“Kuran bize yeter” diyenler tozuttu…

“Kuran bize yeter” diyenler tozuttu…

“Kur’an bize yeter” diyerek Peygamberimiz’in (sav) sünneti seniyesini dışlama çabası içinde olanlar ve bunu halka empoze etmeye çalışanlar son zamanlarda iyice tozuttular. Adamlar  saçmalama noktasında sınır tanımıyorlar. Bunun son örneği Marmara ilahiyat fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk. Ama yeter artık!…

“Kuran bize yeter” diyerek sünneti dışlayanların tarihi oldukça eski. Süleyman Çelebi (1351-1422) hepinizin bildiği gibi Bursa Ulu cami’de sünneti dışlayan bir vaaz veren vaizi dinledikten sonra, içerlemiş, duygulanmış ve Peygamberimiz’i (sav) anlatan Mevlid-i şerifi gözyaşları içinde kaleme almıştır.

Aslında tarih boyunca bu saldırılar hiç bitmemiştir. Bizi üzen taraf ise, bu saldırıların, bizden zannettiğimiz kişiler tarafından, hele hele bir tefsir Profösörü tarafından yapılmasıdır. Hak ile batıl mücadelesinin kıyamete kadar devam edeceğini düşünürsek, bu mübtezellerin bitmeyeceği de kesindir. Ama biz insanoğlu, tabiatımız gereği her olay ve durumda aceleci olduğumuz ve davrandığımız için, “Yeter artık!” diyoruz. İslam ve Müslümanların değerleriyle dalga geçme küstahlığından ve dini bilgi ve duyguları zayıf olan insanlarımızın kafalarında soru işareti bırakma çabanızdan, bıktık artık. Daha düne kadar “Kuran bize yeter” saçmalığını bu millete empoze etmeye çalışırken, bugün “Kuranın Allah kelamı olamayacağı” gibi bir sapıklığın içine düşüyorsunuz. Şunu büyük puntolar ile yazalım:      

Kur’an, hem lafız, hem de mana olarak Allah kelamıdır” 

Peki ne diyor bu kendini bilmez adam?

Kur’an, 23 sene Velid bin Mugire aşağı, As b. Vail yukarı deyip bütün kadrajını Hicaz-Taif-Medine’ye sıkıştırmış. İnsanlığa son söyleyeceği sözün çapı oradaki 3-5 lavuk müşrik… O müşrike Kur’an’da öyle küfürler var ki. Size bir misal vereyim. Kalem suresinde, hem ‘kel’ hem ‘fodul’ ve ‘piç’ ifadesi kullanılıyor. Bu Allah dili olabilir mi? (Olamaz).  İnsanî dil olamaz mı? Olabilir. Yanmış canı. Feverandır. Olabilir.

Bu söylenen cümleler düpedüz küfürdür kıymetli okuyucum! Yüce rabbimiz Velid b. Muğure ve As b. Vail gibi müşrikleri yerdiği ayetleriyle hükmünü Hicaz- Taif ve Medine’ye sıkıştırmamış; tam tersi kıyamete kadar As b. Vail’lerin, Velid b. Muğire’lerin, Mustafa Öztürk’lerin bitmeyeceğini ve bunlara karşı Müslümanların uyanık olması gerektiğini bildirmiştir. Bu ayetlerde yerilen bu kafirlerin nezdinde, kıyamete kadar gelecek ve Kuran ile dalga geçme cüretini gösterecek insanlar yerilmektedir. Anlaşılan o ki Mustafa Öztürk,  bunu bile anlayamayacak kadar beyin devrelerini yakmış ve patlatmış durumdadır. Ya da paraya veya başka şeylere tamah ederek bir yerlere hizmet etme çabasına girmiştir. Doğrusunu Allah bilir.

Adı geçen ve ayetlere konu olan bu müşriklere birkaç cümle ile değinelim. As. b. Vail denilen müşrik, Peygamberimiz’in (sav) erkek çocukları yaşamayınca, onu (sav) Ebter- soyu kesik lakabıyla anmaya başlamış ve peygamberimizle dalga geçmeye başlamıştı. Sevgililer sevgilisi ile dalga geçilmesine yüce rabbimiz tabiki razı olamazdı ve kevser suresi nazil oldu. Kevser suresi ile de tüm insanlığa bir ders veriliyor, soyun erkek çocuk ile devam edeceği tabusu yıkılıyor, soyun kız çocuklarıyla da devam edeceğini insanlara öğretiliyordu. Bu mudur ayetlerin kadrajının hicaza sıkışması? Daha hala günümüzde soyun erkek çocuklar ile devam edeceği düşüncesinin yaygın olduğunu düşünürsek, Kuran’ın çağlar öncesinden günümüze nasıl ışık tuttuğunu anlayabiliriz.

Yok öyle işkembe-i kübradan atmak!

Velid b. Muğire ise, tam bir peygamber düşmanıdır. Mekke’nin zenginlerinden ve ileri gelenlerinden olan bu zat, Haşimoğulları ile girdiği rekabeti tam hız sürdürürken, Hz. Muhammed (sav) nübüvvet tacıyla taçlanınca, bu rekabeti kaybettiğini anlamış, “ben dururken Muhammed nasıl peygamber olabilir” anlayışıyla harket etmiş, İslam’ı yalanlamış, Peyagamberimiz’e (sav) düşmanlıkta sınır tanımamıştır. Günümüzde de velid b. Muğure gibi insanların varlığını düşününce, heleki  sosyal medyada Kuranı Kerimi eline alıp dalga geçen ve Kuran sayfalarını yırtan şeref yoksunu insanları müşahede edince, bu müşrik hakkında inen ayetlerin de yersiz olmadığını anlayıveriyoruz. Heleki mal varlığını İslam düşmanlığı için harcayan ve Ebu Cehil’e bu konuda hocalık yapıp yol gösteren bir kişi hakkında, o dönemde ayet nazil olmaması zaten düşünülemezdi. Gelin şimdi hep birlikte dinleyelim yüce rabbimizi! Bakalım Velid b. Muğire hakkında neler buyurmuş:

“Yarattığım o kişiyi tek başına bana bırak; geniş bir servet ve gözü önünde duran oğullar verdiğim, kendisine nimetleri serdikçe serdiğim, arkasından daha fazla vermemi bekleyen kişiyi. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o bizim âyetlerimize karşı inatla direnmektedir. Ben de onu sarp bir yokuşa süreceğim. Zira o düşündü taşındı, ölçtü biçti. Kahrolsun, ne biçim ölçme biçme bu! Ardından yine kahrolsun, ne biçim ölçtü biçti! Sonra baktı, sonra kaşlarını çattı, suratını astı. En sonunda arkasını dönüp gitti ve kibrine yenildi. ‘Bu’ dedi, ‘olsa olsa eskilerden nakledilmiş bir sihirdir; bu bildiğiniz insan sözünden başka bir şey değildir.’ Ben onu cehenneme sokacağım …” (El-Müddessir 74/11-26).

Unutmayalim ki bu ayetler, Velid b. Muğire’nin şahsında, kıyamete kadar gelecek insanlar arasında Velid b. Muğire, As b. Vail gibi düşünecek olan insanlar için nazil olmuştur. Yoksa bu ayetler sadece Hicaz’a sıkıştırılmış ayetler değildir.

Biz gelelim yukarıda ki sözleri safeden Mustafa Öztürk’e… Bu zözlerinden dolayı Mustafa Öztürk’e “Atma Mustafa, din kardaşıyız” diyeceğim ama Kuran ayetlerine getirdiği yorumlardan sonra “Din kardeşiyiz” diyemiyorum. En iyisi biz As. bin Vail’lere, Velid b. Muğire’lere ve onların saz arkadaşlarına yüce rabbimizin Yunus suresi 15. ayeti ile cevap verelim.

Kendilerine ayetlerimiz açıkça okunup anlatılınca bizimle karşılaşacaklarına inanmayanlar, “Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir” dediler. Onlara şöyle de: “Onu kendiliğimden değiştirmeye hak ve yetkim yoktur, ben ancak bana vahyedilene uyuyorum. Eğer rabbime itaatsizlik edersem şüphesiz dehşetli bir günün azabından korkarım.”

Selam, saygı ve Muhabbetlerimle…                                                                       

Şaban DOĞAN

ETİKETLER: Velid b. Muğire
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.