MAHMUT EFENDİ İLE İLGİLİ ANILARIM IV

CENAZE NAMAZI

77 yaşındayım, Müslüman camianın benim yaşadığım dönemdeki ilk ve en ihtişamlı cenaze cemaati, Mehmet Zahid efendi merhumun cenaze namazında gerçekleşti.

Cenaze namazı 13 Kasım 1980 Cuma günü Cuma namazından sonra Süleymaniye Camiinde kılınıp Süleymaniye kabristanına devredildi.

Cuma hutbesini ben okumuş ve Cuma namazını da ben kıldırmıştım. O gün hatiplik hayatımın unutamadığım günü olmuştur.

Dönemin şartları içinde iletişim ve ulaşım imkânları günümüze nispetle çok daha kısıtlı olmasına rağmen cenaze cemaati camiyi, dış avlularını ve avluya bitişik çevre yolları doldurmuştu.

Daha sonraları mümin devlet adamları olan Turgut Özal, Erbakan hocamız ve Abdülmetin Balkanlıoğlu kardeşimizin cenaze cemaatleri de muhteşem oldu. Bilmiyorum ama 24 Haziran 2022 ‘de cenaze namazını kıldığımız Mahmut efendinin cenaze cemaati hepsinden muhteşem oldu da denebilir.

Gıyabi namaz kılabilirdim ama büyüklüğünü tahmin edebildiğim cenaze cemaati arasında yer alabilmek için musallaya yaklaşık 600 metre uzaklıkta iniş eğilimi olan taş bir yolda 3.5 saat geçirmek durumunda kaldım.

Yeryüzünde Allah’ın şahitleri olduğuna şehadet edebileceğim gıpta ettiğim cenaze cemaatinde yalnız sakallılar değil her tür insan vardı.

Önemli Olan İhlastır

Kişisel ve usul hatalarınız olabilir ama uzunca bir ömür kulluk çizgisinde yaşar ve ihlas ile mücadele verirseniz, Allah, sizden razı olduğunu yansıtırcasına sizin için pek çok sayıda müminleri cem edebilir. Cemaatiniz müminler için güven ve mütecavizler için de korku salıcı olabilir. Cemaatin büyükleri bana daha önce hissetmediğim bu duyguları yaşattı.

Bu arada Mahmut efendinin yetişme tarzı, döneminin şartları ve imkânları içerisinde izlediği yoldan bağımsız olarak ve yaşadığımız yirmi yıllık bir iktidarımsı dönemden sonra burada bil vesile ifade etmiş olalım:

Örneğin Diyanet, ilahiyat ve tarikat camiasının mevcudunu onlara/yüzlere katlasınız, İslam’ı bir hayatı düzeni olarak algılayamadığınız ve İslam adına ve insanlık yararına değişimi sağlayacak inkılabcı kadrolar yetiştiremezseniz bütün Türkiye’yi sakala ve sarığa büründürseniz bile…

Ve tarihi dönemlerin ictihadlarını din diye belleten ve savunan hayattan kopuk mevcud medreseleri binlere iblağ etseniz dahi, İslam karşıtı ve batı destekli güçler günümüzde olduğu gibi egemenliklerini sürdüreceklerdir. İslam’ın bütününe talip olma, Anayasal suç olmakta devam edecektir.

Ülkemizin İslam ile çatışmalı eğitim, ekonomi ve hukuk düzenlerini geçtik, inançlarımıza göre evlenemiyor, boşanamıyor, miras ve nafaka taksimi yapamıyoruz.

Kendilerini özgün ve özgür sanan cemaatler ve tarikatlere de meri ve şirkî düzene uyumları ölçüsünde yaşam hakkı verilmektedir. Ateist ve deist düzenimize sakınca oluşturmadığımız ölçüde onaylandığımızı kaçımız akledebiliyoruz?

Şekli bazı görüntülerimiz ve eylemlerimiz var olduğuna göre elbet bir şeyler yapıyoruz. Ama olması gerekenlere göre hepsi küçük bir şeyler.

Gücümüz Ölçüsünde Sorumluyuz

Özelimize dönersek herkes gücü ölçüsünde sorumludur. Mahmut efendinin yapabileceğini yaparak bu alemden göçtüğü zannındayız.

Onun hayatı ve tebliğ yöntemi bir çok açıdan doktora çalışmalarıyla incelenmeye değerdir. Üniversitelerimizden bunu beklemek hakkımız olsa gerek.

Allah makamını âli eylesin.

Ali Rıza Demircan