islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

Modern Zekât Modelimize Yönelik Nihaî Önerilerimiz

Modern Zekât Modelimize Yönelik Nihaî Önerilerimiz
9 Aralık 2017 09:34
A+
A-

Haftalardan beri modern zekât modeli üzerine detaylandırılmış konseptimi sunarken, belki fikrî alâka görebilir, belki Türkiye’nin sorunlarıyla dertli olan/olması gerekenlere ışık tutabilir düşüncesiyle içeriğine ve metoduna dair bir eleştiri veya bir soru bekledim. Nafile. Sosyal sorunlarımızla ilgili Kuran ve Sünnet ekseninde tefekkür olmayınca, bütün okumalar ve gayretler zaten akamete uğrar, cehaletimizle baş başa kalır ve çözüme dönük doğru hamleler de atılamaz. Ne diyelim: Herkesin gönlü ve ilgisi bir yere kadar. Yaradılışımızın hikmetine binaen tekâmül nasibimizi aramak ve bulmak, başta bilim ve gönül insanlarının aslî görevidir. Biz de bu istikamette elimizden geldiği kadar emanet sorumluluğumuzu yerine getirelim dedik. Nihaî olarak şöyle bir ihtarda bulunayım: Gelecekte hem maddî varlıkla (zenginlikle), hem de yoksullukla/yoksunlukla daha çok imtihan olacağız. Ona hazırlıklı olalım diye yazdıklarımın sorumluluk taşıyanlara ulaşsın diye modern zekât modelimin temel uygulama esaslarına yönelik son önerilerimi özetle takdim ediyorum:

– Zekât, Bir Sosyal Politika Aracı/Tedbiri Olarak Kabul Edilmelidir:Sosyal devletler, zekâtı, genel anlamda bir sosyal politika, dar anlamda ise bir istihdam politikası aracı ve tedbiri olarak daha etkin bir şekilde kullanmalıdır. Yoksulluğu ortadan kaldırmak ve halkın genel refah seviyesini sosyal adaleti gözeterek artırmak, zekât dağıtım sistemi ile mümkündür. Diğer taraftan zekât kaynakları, sadece pasif bir sosyal yardım aracı olarak değil özellikle yoksul ve/fakat işgücü niteliği taşıyan insanların gerek emek piyasasında bağımlı işçi, gerekse değişik özel sektörlerde serbest meslek erbabı olarak çalışabilmeleri için kullanılabilmelidir. Daha somut bir ifadeyle zekât gelirlerinin belirli kısmı, karz-ı hasen/mikro-kredi olarak değerlendirilmeli ve örneğin istihdama/üretime destek maksatlı meslekî/teknik eğitim programları veya yeni teknolojilerin gelişimine katkı sağlayacak girişimcilik faaliyetleri için belirli bir pay ayrılmalıdır.

– Vergi Sistemi İçinde Zekât Fonu Yer Almalıdır:Müslümanların kurduğu herhangi bir sosyal devlet, sosyal adaleti tesis etme gayesi doğrultusunda kurumsal ve organizasyonel olarak bir zekât sistemine sahip olmalıdır. Bu doğrultuda ilgili sosyal devlet, kanunî çerçevede vergi mevzuatında ayrı bir zekât kalemi (fonu) oluşturmalıdır. Zekât mükelleflerini belirlemede ve toplamada Maliye Bakanlığı’nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın örgütsel yapısından ve kurumsal tecrübelerinden yararlanılmalıdır. Böylece sosyal devlet, Fert Başına Düşen Net Gelirin (FBNG) üzerinde bir gelire sahip olan zengin Müslümanlardan zorunlu olarak zekât alma yetkisine sahip olacaktır.

– Devlet, Gelişmişlik Seviyesine Göre Farklı Nisap Ölçütleri Kullanabilmelidir:Gelişmekte olan İslâm ülkeleri, ekonomik potansiyellerine uygun bir zekât modeli geliştirmelidir. Bu durumda az gelişmiş İslâm ülkeleri, nisap olarak Yoksulluk Sınırını (YS’yi) kullanabilir veya FBNG’ye göre belirlenen AHS’nin oranını düşük tutabilir (Mesela % 30 – % 40 arasında). Ancak nisap miktarı, kişinin yıllık temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve onuruyla insanca yaşama imkânı sağlamalıdır. Bunun için nisap miktarı, mutlaka Açlık Sınırının (AS’nin) çok üstünde olmalıdır. Gelişmekte olan bir ülke, muhtaçlık sınırı olarak belirlediği nisap miktarının üzerinde (ve-fakat FBNG’nin altında) bir gelire sahip olan orta hâlli Müslümanlardan da en düşük oran üzerinden zekât alabilmelidir. Bir İslâm ülkesi, FBNG’nin üzerinde bir gelire sahip olan zenginlerden mutlak yoksulluğu ortadan kaldırasıya kadar daha büyük oranlarda zekât alabilmelidir. İslâm ülkesi, iktisadî gelişme süreci boyunca muhtaçlık ölçütü olarak nisap miktarını tedricî olarak yukarıya doğru çekmelidir. Gelişmiş zengin İslâm ülkeleri ise AHS oranlarını yukarıya doğru çekmeli (mesela % 40’dan – % 60’a) ve böylece elde ettiği sosyal refahı geniş halk kitlelerine yaymalıdır.

– Müslümanların Bütün Gelirleri Dikkate Alınmalı ve Toplam Gelirin FBNG’nin (Nisab 3’ün) Üzerinde Olup Olmadığı İncelenmelidir:AHS’nin üzerinde ve-fakat FBNG (Nisap-3)’nin altında olan gelir grupları (B), bilinen düzenli gelirlerinin dışında zekâta tâbi olan başka mal veya gelirlere de sahip olabilmektedir. Bu durumda bu gruba dâhil olan bir Müslümanın toplam geliri FBNG’nin üzerine çıkması hâlinde zekât mükellefi konuma gelecektir. Aslında bu durum, geliri ne olursa olsun bütün Müslümanlar için geçerlidir. Bu bağlamda zekâta tâbi olabilecek ilave mal/gelir, şu kalemlerden oluşabilir: 1.) Değişik kaynaklardan elde edilen ek gelirler ve birikimler/tasarruflar (kira geliri; miras, ticarî kâr vb.). 2.) Kırktan fazla koyun ve keçi, otuzdan fazla sığır, beşten fazla deve. 3.) Borçtan arındırılmış ve aslî ihtiyacın üzerinde ticaret malları (kâr amacıyla alınıp satılan araç-gereçler). 4.) Ticaret için üretilen malzeme ve makineler. 5.) Topraktan elde edilen her türlü ürün. 6.) Borsada alınıp satılan hisse senetlerinin değeri. 7.) Altın ve gümüşün yanında lüks/antik eşyalar.

– Gelire Dönüştürülebilir İhtiyaç Fazlası Malın Zekâta Tâbi Olup Olmadığı İncelenmelidir:Bir Müslümanın hiçbir geliri olmadığı halde miras gibi sebeplerden dolayı mal varlığı zengini olabilmektedir. Varlık kapsamında taşınır ve taşınmaz malların toplam değeri, FBNG’nin (Nisab 3’ün) üzerine çıkabilir. Bu durumda ihtiyaç fazlası bir mala sahip olan bir Müslüman da, zekât kapsamına alınmalıdır. İhtiyaç fazlası varlığından bir kısmını satarak, gelire dönüştüren bir Müslümanın yıllık geliri, FBNG’nin (Nisab 3’ün) üzerine çıkması hâlinde yine zekât yükümlülüğü söz konusudur. Kısacası ister varlığın gelire, isterse gelirin varlığa çevrilsin zekât yükümlülüğü için her zaman geçerli olan ölçüt, yıllık gelirin veya varlığın değerinin FBNG’nin (Nisab 3’ün) üstünde olup olmadığıdır. Diğer taraftan yeterince mal varlığına sahip olmayanlar, yani FBNG’nin (Nisab 3’ün) altında bir varlığa sahip olanlar zekâta tâbi olmayacakları gibi varlıkları AHS’nin altında olmaları durumunda zekâttan dahî yararlanabileceklerdir.

– Zekât Ödemelerinde Esneklik/Kolaylık Tanınmalıdır:Ticaret mallarının, ziraî ürünlerinin veya evcil hayvanların zekâtı, kendi değeri üzerinden hesaplanıp nakit parayla verilebileceği gibi malın veya hayvanın kendi cinsinden de verilebilmelidir. Bu konuda mal/gelir sahipleri tercih hakkına sahip olmalıdır.

– Zekât Oranı Esnek Olmalıdır:Hükümet/Bakanlar Kurulu, yoksul halkın sosyo-ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla, en az % 2,5 oranında bir zekât oranı belirlemelidir. Bu oran, yoksulluğu gidermede yetersiz kaldığında (en üst gelir grupları arasında esnek tasnifler yapmak suretiyle) yukarıya doğru çekilebilmelidir. Ulusal bazda yoksulluk sorunu çözülmüş olsa dahî küresel yoksullukla mücadele açısından en düşük oranda bile olsa zekât alınmaya devam edilmelidir.

– Üst Gelir Gruplarının Zekât Kesintileri Her Ay Gerçekleşebilmelidir:Modern dünyada, iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle beraber vergi tahsilâtı da daha hızlı bir şekilde yapılabilmektedir. Nasıl ki bütün bağımlı ve bağımsız çalışanların ücretlerinden/gelirlerinden her ay sosyal sigorta primleri kesiliyorsa buna benzer bir şekilde FBNG’nin üzerinde nakit bir gelire sahip olacağı belli olan zengin kişilerin ücretlerinden/gelirlerinden de her ay % 2,5 üzerinden zekât payı kesilebilmelidir. Böylece zekât fonuna her ay kaynak aktarılacağı için, yoksulların da aylık ihtiyacı karşılanmış olacaktır. Zekât fonunda ihtiyatî kaynak da her daim hazır bulunacağı için, tabiî âfet gibi olağanüstü durumlardan dolayı birden mağdur duruma düşmüş muhtaçların da ihtiyaçları giderilebilecektir. Orta hâlli vatandaşların gelirlerinin üzerinden ise bir yıl geçtikten sonra her takvim sonunda yıllık toplam gelir testi yapılmalıdır.

– AHS’nin veya YS’nin Altında Olan Bütün Muhtaçlara Zekâttan Yararlanma Hakkı Verilmelidir:Zekât sisteminde bir tarafta FBNG’nin üzerinde olan mükellef sahibi zengin Müslümanlar (C), diğer taraftan da sistemden yararlanma hakkına sahip olan (AHS’nin veya YS’nin altındaki) bütün muhtaçlar ile Tevbe suresinin 60. âyetinde belirlenen diğer hak sahibi kişiler bulunmalıdır. Muhtaçlık kriterlerinin ve sosyal haklardan yararlanma şartlarının içine, dinî veya etnik bir gruba mensup olmak, siyasî veya dinî görüş, cinsiyet, yaş, azınlık, soy, lisan gibi şartların konulması, ne İslâm’ın adalet anlayışına, ne de günümüzün evrensel hukuk ilkelerine uygundur. Dolayısıyla modern zekât modeli kapsamına hiçbir ayrımcılık yapılmaksızın o ülkede yaşayan bütün muhtaç gruplar girmelidir.

– Zekât Kaynaklı Sosyal Yardımlar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Üzerinden Yapılmalıdır:Zekât fonu, yoksulları ve diğer muhtaçları belirlemede öncü konumda olan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın çatısı altında oluşturulmalıdır. Muhtaçlara ve diğer hak sahiplerine zekât kaynaklı kamusal sosyal yardım ve destekler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı merkezî ve yerel birimler (il müdürlükleri) tarafından yapılmalıdır. İhtiyaçların çeşitlendiği modern toplumlarda zekât ödemeleri, aynî olmaktan çok para ile yapılması gerekmektedir.

– Özerk Bir Yapıya Kavuşturulması Gereken Diyanet Kurumsal Zekât Danışmanlığı Yapmalıdır:Anayasal bir kurum olan ve Müslümanların ibadet hayatını düzenlemekle görevli bulunan Diyanet İşleri Başkanlığı, diğer ibadetlerde olduğu gibi zekât ibadetinin ifasında da T.C vatandaşlarına kurumsal kimliği ile yardımcı olmalıdır. Diyanet, hükümetten/resmi ideolojiden bağımsız ve tarafsız olarak özerk/müstakil bir yapıya kavuşturulmalı, oluşturulacak zekât fonunun işleyişi ve denetimi ile ilgili olarak temel umdeler ekseninde bağlayıcı fıkhî kararlar alabilmelidir.

Ahir Kelam

Allah’ın kesin emri olan zekât sistemini/modelini reddeden pozitivist sosyal bilimciler/idareciler, bunun yerine mutlaka başka bir şey önerecektir. Ama Kuran ve Sünnetin dışında önerilen bütün iktisadî ve sosyal sistemler/modeller, hakikisini asla dolduramadığı gibi yoksulluk gibi sosyo-ekonomik sorunlarımıza da çare getirememiştir/getiremeyecektir. Terkibî, bütüncül, uhrevî ve manevî düşünceden mahrum oldukları için, İslâm’ın sosyal gücünü idrak edemeyen materyalist zihniyetli bilim insanları/yöneticiler, hep bir sapma ve yanılma içinde olacaktır. Ama rehavet uykusuna dalmış dindar bilim insanlarımızla idarecilerimizin basiretsizliklerine ne demeli? Zekât konusunu neden sosyal bilimlerin/devletin bir sosyal politika aracı olarak akıllarına getir(e)miyorlar? Allah, hepimizi küresel bilgi yığınları içinde manevî/ilmî gafletten, tefekkür cehaletinden ve gayret tembelliğinden ku

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.