islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
23°C

ÖNCE KENDİNİ DEĞİŞTİR

ÖNCE KENDİNİ DEĞİŞTİR

Bilinçli erken yaşlarımdan itibaren duyduğum neredeyse en büyülü kelime “değişim” idi. Turgut Özal’ın 1980’li yıllarda iktidarında öne çıkardığı kavram da değişim idi. Özellikle Türkiye’nin dışa daha açık modernleşme aşamasına geçtiği Turgut Özal Dönemi’nde değişim kavramı aynı zamanda bir heyecan da uyandırmaktaydı.

Doğrusu 1980’li yıllar Türkiyesi geride kalırken o günkü koşullarda bir şeylerin değiştiğini düşünüyordum. Elbette form olarak bakıldığında Türkiye’de değişimlerin olmadığını söylemek çok mümkün değildir. Fakat içerik ve zihniyet olarak neyin değiştiğini sorarsak bunu detaylı bir şekilde tartışmak zarureti vardır.

Sosyoloji biliminde de sosyal değişme konusu özel bir önem arz etmektedir. Elbette bu önem toplumların değişiminin analizini içermektedir. Fakat esasen modernleşmenin bizzat bir paradigmal değişim olması ve sosyolojinin de modern süreçlerle birlikte gelişmesi, hem sosyoloji hem de modernlik açısından değişmeyi başat bir konu haline getirmektedir. Hatta bu değişimin bugün çok daha hızlandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Söz gelimi, eskiden daha çok nesiller arası farklar bağlamında sözedilen değişim eşikleri sanki şu anda biraz daha kısalmıştır.

Kur’an-ı Kerim’e “değişim” sadedinde bakıldığında, önümüze hem kıssalardan hem de problematik anlatımlardan ciddi doneler çıkacaktır. Hatta farklı kavramlar eşliğinde ciddi bir değişim analizi bile yapılabilir.

Erken dönemde Kur’an-ı Kerim’de değişimle ilgili bazı kavramlara çalışırken okuduğum önemli çalışmalardan birisi de Cevdet Said’in “Bireysel ve Toplumsal değişmenin yasaları” isimli kitabıdır. Bu kitap Ra’d suresi 11. âyeti baz alarak değişim konusuna yaklaşmaktadır. Âyet meâlen şöyledir: Bir toplumdaki insanlar tek tek kendilerini değiştirmedikçe, Allah da o topluluğun durumunu değiştirmez.” “Said bu analizinde değişimi iki boyutlu olarak ele almaktadır. Birinci boyut, öncelikle bir toplumda yaşayan insanların büyük oranda kendilerini ferdi olarak değiştirmelidirler. İkinci boyut, ferdi değişimler yeteri düzeyde gerçekleştiğinde toplumsal değişim de gerçekleşir. Said’in vurgusuyla, bir toplumsal değişimin gerçekleşmesi, orada fertlerin tek tek değişimine bağlıdır. Fertlerin toplumda kalım hakkı verdikleri şeyler, insanların şikayet ettikleri şeyler olsa da değişmeyeceklerdir.

Bugün insanları dinlediğimizde birçok konudan şikayet ettiklerini görmekteyiz. Bu şikayetlerin içeriklerini dinlediğimizde, insanların gerçekten bunların değişmesini talep ettiklerine de inanmaktayız. Fakat değişimin gerçekleşememesinin sebebi olarak, fertlerin ona kalım hakkı verdiği sonucundan başka bir şey çıkmıyor.

Bir toplumda cari olan kültür olumlu ve olumsuz boyutlarıyla insan hayatında yer almaya devam eder. İnsan bir kültürün içine doğduğundan, buradan hazır aldıklarıyla bir topluma adapte olur. Dolayısıyla kültür burada sosyalleşme açısından olumlu bir rol oynamaktadır. Fakat sosyolojideki kültür tartışmalarının da gösterdiği üzere iki olumsuz boyuttan bahsetmeliyiz. Bunlardan ilki, birikimsel olarak bizzat insanın süreç içerisinde yarattığı kültürün kendisini kilitlemesi ve zihnini tıkamasıdır. Dolayısıyla çoğu insan daha farklı bir şeyin olabileceğini hiç düşünmeden yaşar. İkincisi de, buna bağlı olarak insanın kendisini değiştirmesine ket vurabilir. Kimi zaman kültürdeki kutsallaştırmalar bu ket vurmaları hem sürekli hem de dokunulmaz kılmaktadır.

Bu minvalde temel öncelik ferdin kendisini değiştirmesine atıfta bulunmaktadır. Bu ise insanın kendisini disipline etmesi ve değişmesini istediği niteliklerden arınmaya çalışmasıyla mümkündür. Aksi halde çokça ve sıklıkla kullanılan değişim sözcükleri bir sonuç vermeyecektir.

Prof. Dr. Mustafa TEKİN

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.