islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5998
EURO
34,8050
ALTIN
2.488,52
BIST
9.464,65
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
22°C

“ÖZLERİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE ALLAH BİR TOPLUMU DEĞİŞTİRMEZ”

“ÖZLERİNİ DEĞİŞTİRMEDİKÇE ALLAH BİR TOPLUMU DEĞİŞTİRMEZ”

Biz nefsimize zulmettik.
Sınırları, hududları çiğnemeyi marifet ve özgürlük bildik.
İnsanlık, adalet, ehliyet kulların ağızlarından içi kof hurma kütükleri gibi uçuştu memleketimde ve bu kütükler bir bomba gibi düştü masum hanelerin yüreğine . Parça parça oldu haneler. Can verdi ciğerpareler; soluksuz kaldı bebeler, ineler, dedeler, kızlar ,erkekler ,anne , baba , teyzeler…

Kabir oldu binalar, siteler, evler, hastaneler…

Hüdâ’ya yâr olmak isteyen, belâya hiç âhu zâr eder mi?
Belâsına şikâyet edeni Hüdâ, kendine yâr eder mi?

Elbette yâr etmez Hüda.
Hüda’dan gelen ne ağır gelir ki imanın feyzini hakkıyla hisseden sadra.

İsyanımız kuladır, kulluğunu Rahman’a değil, cinayete ilişkin iradesi ile şeytani emellere karşın besleyen zalim guruhadır.

Memduha Özer teyzemiz ile depremzedeler olarak birlikte konuşlandığımız Adana fuar alanı ve kongre merkezinin bulunduğu mekanda tanıştık. Kendisi öğretmen emeklisi idi. Ağlamaktan küçülen gözleri, şişen göz kapakları, kanayan bağrı ile bizi kendi acısına şahit etti .
3 blok şeklinde olan apartmanlarından yalnızca bir blok yıkılmış, yerle bir olmuş. Yan bloklarında oturan, içerisinde güzel ahlakını tarif bile etmekten aciz olduğunu söylediği sevgili gelini ve minicik torunu ile bina sevdiklerine mezar olmuş. 95 kişinin yaşadığı bina, 87 kişiye mezar olmuş.
Onunla dertleşip derdine bir nebze dinleyici ve kaybına teselli olmak elhamdülillah nasibimize düştü.
Bir showroom yapmak aşkına kesilen kolonların sebebi ile ölüm yakalamış onları. “Kendim hediye olarak aldım evi yavrularıma kuzum. Mezarlarını satın almışım meğer . Kendimi affedemiyorum.” diyerek acı ile dizine vuruyordu.
Bir esnaf kolon kesiyor, onlarca kişinin katili oluyor; masum teyzeler kendini suçluyor. “O evi yavruma ben aldım.” deyip vicdan azabı duyuyor.
Kolonu keserlerken görmüş mağaza sahibini. Memduha teyzemiz defalarca “Sizi şikayet edeceğim.” demiş ve defalarca yetkili mercilere şikayet etmiş . “Yavrum bir kere bile ceza almadılar. Kime, ne kadar yedirdi iseler görmezden gelindi Şikayetim, kaç kişi şikayet etti binadan fakat bir sonuç alınamadı.” dedi. “Kuzum kuzum” diyerek gelini ve torununu acı ile yad ederek dizlerini dövmeye devam etti.

Diyarbakır’da çöken, Galeria sitesinin, enkazından cansız bedenine ulaşılan Avukat Serhan Özdemir’in durumu da ne kadar iç yakıyor.
Merhum Avukat Serhan Bey’e, binanın kolonlarını kesen marketle mahkemelik olduğu zamanda, mahkeme sonuçlanmadan depremde kesilen kolonlar sebebiyle bina mezar oluyor, bina ehline ve Serhan kardeşimize. Bu duruma nasıl sessiz kalır vicdan. Bu durumda nasıl hesap sormak için harekete geçmez insanlıktan nasibi olan. Hesap sorulmalı!
Müteahhitler nasıl ki iyice aranıyor ise küçükten büyüğe sebep olan herkes bu toplu katliamdan cezasını tastamam almalı.

“Geciken adalet, cinayettir.” Ne hikmetli söz imiş.
Adalet yerini bulup hepsine en şiddetli cezalar verilmeli değil mi?
Başkalarının dahi yüreklerine korku salacak emsalde caydırıcılık tesis edilmesi için seferber olmak üzere el ele verilip zulme “Dur!” demeli.

Güzeller güzeli Anadolu’muz elbette ki deprem memleketi. Lakin bu neyi değiştirir ki?
Deprem değil binalar sebep oluyor ise depremde ölümlere. Toplumumuz kendini değiştirecek hareketin içerisine hiç bir mazeret kabul etmeden değişime girmeli ve canla başla hareket etmeli. Burada İlahiyatçı Prof. Dr. Bünyamin Erul Beyefendi’nin dizelerini paylaşmak istiyorum:

HAREKET
Eskiden “HAREKET” denirdi depreme.
Zira yer hareket eder, Yerdekiler hareket eder, Yerleşikler hareket eder; Yerliler, yersizler hareket eder,
Yaşayanlar, merhumlar hareket eder;
Duygular, vicdanlar hareket eder;
İmarlar, iz’anlar, yürekler hareket eder;
Millet, ümmet, beşeriyet hareket eder.

Harekete geçmeliyiz bir an önce.
Rahman buyurur ki:
“Özlerini değiştirmedikçe Allah bir toplumu değiştirmez!” Rad / 11

Sınırları, hududları çiğnemeyi marifet ve özgürlük bilenlere hadlerini bildirmek için hareket etmeyi vazife bilip duruşumuzu değiştirmeliyiz.
İnsanlık, adalet, ehliyet kelimelerini ağızlarına pelesenk edip de rahmani hizmetlere değil şeytani hizmetlere bu kelimeleri alet edenleri birbirinden ayırt edebilmeliyiz. Mezhep, ırk, soy, sop ve siyasi düşünceler farklı olsa da hepimiz insanız ve aklın, vicdanın, insanlığın yolu birdir.
Çok güzel bir dize okumuştum geçenlerde. Paylaşmak isterim sizinle:

“Bir kilim dokurken üzerinde sevgiliniz gezinecekmiş gibi dokursanız,
Bir kaşkolu çocuğunuzun boynuna dolayacakmış gibi örerseniz,
Bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız
Ne o kilim eskir
Ne o kaşkol solar
Ne o bina yıkılır.” diyordu.

Koskoca Nuh Tufanı’nda Rabbi nebisine şu duayı etmesini söylüyordu:
“Yine de ki: ‘Rabbim! Beni bereketli bir yere indir, en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin.”(Mü’minun 29)

Şu halde Türkiye’mizin en bereketli toprakları: Anadolu’su, Trakya’sı coğrafi olarak deprem bölgesi bunu biliyoruz. Depremin yaralarını sararken yara açanların da sağ elinin kudretini almayı bilmeliyiz. Yeni zulümlere kalkışamasınlar, kendileri gibi olan insansılar doğuramasınlar, kendileri de yeni yıkımlara sebep olamasınlar.

Resulullah efendimiz sav buyurur ki:
“Daha ehil ve liyakatlisi varken, yakınlık sebebiyle bir işe, bir başkasını tercih ve istihdam eden kişi Allah’a, Resûlü’ne ve bütün Müslümanlara hâinlik etmiş olur.”(İbn Hacer)

Ve önce değişimin hareketini öz nefsimizde başlatabilmeliyiz. Bunun için en güzel dualar, fiillerimiz ve dillerimiz ile Rabb’e uzanabilmeli.

“Allah’ım yol boyunca bırakma elimi.
Düşerim sonra Allah’ım niçin halkettinse beni kalbime söyle.
İyice engellerden arınsın yolum, Allah’ım.
O güzeller güzeli hangi iyilik diledi senden, dilerim ben de öylelerini Allah’ım.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) hangi şerlerden sığındıysa sana upuzak tut benden de onları Allah’ım.
Yol boyunca, tarih boyunca başıboş bırakma bizi.”
(Cahit Zarifoğlu)

Selam ve dua ile kalınız.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Hiç dedi ki:

    Amin amin amin çok sevgili ve kıymetli kardeşim. Eline yüreğine sağlık. Ne kadar doğru tespitler… Rabbim cümle zulüm ve beladan esirgesin cümlemizi inşaAllah

  2. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

    “Bir kilim dokurken üzerinde sevgiliniz gezinecekmiş gibi dokursanız,
    Bir kaşkolu çocuğunuzun boynuna dolayacakmış gibi örerseniz,
    Bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız
    Ne o kilim eskir
    Ne o kaşkol solar
    Ne o bina yıkılır….

    Yeni yazım arkadaşlar.Rabbim milletimize ihya olacak kaderler versin.

  3. Nurten Avşar dedi ki:

    Kıymetli hocam yüreğinize sağlık. Şu zor günler biran önce zararsız ziyansız geçmesi duasıyla.