islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3753
EURO
35,0555
ALTIN
2.326,55
BIST
9.096,30
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

RAMAZAN AYI GÖNÜL DÜNYAMIZDA NE KADAR YER BULDU?

RAMAZAN AYI GÖNÜL DÜNYAMIZDA NE KADAR YER BULDU?
5 Mayıs 2022 09:27
A+
A-

Sosyal hayatımızdan ferdi olarak psikolojik hayatımıza, insanlar arası iletişimimizden aile hayatımıza kadar, çürümeye yüz tutmuş ve kokuşmuş bir hayatın içindeyiz maalesef. Kim gelirse gelsin, kim ne derse desin bu kokuşmuşluk, ciddi önlemler alınmaz ise devam edeceğe benziyor. Hafazanallah toplumumuz bitip tükendikten sonra, alınacak önlemlerin hiçbir kıymeti harbiyesi kalamayacaktır. Bitip tükendikten sonra alınmaya çalışılacak olan tedbirlerin, son nefesini vermiş ve ölmüş bir insanın ölümünü kabullenemeyerek serum takmaya ve ölüyü böylelikle canlandırmaya çalışmak gibi saçma sapan bir hareketten öteye geçmeyecektir.

Sosyal medyada bir kısım gençlerin, iftar anı ile dalga geçen fotoğraf ve videolarını, zannediyorum çoğunuz görmüşsünüz ve üzülerek seyretmişsinizdir…

Dini değerleri hafife alma ve alay etmenin, cezasını bilmiyorum ama ülkemizde suç olduğunu biliyorum. Bu görüntülere soruşturma ve dava açılır mı onunla da ilgilenmiyorum. Kaldı ki bu da adli mercilerin işi…

Sizi bilmiyorum ama bunu yapan insanlara bendeniz biraz sitem etmekle birlikte kızamadım. Neden mi? Çünkü bu insanları, başka bir ülke, başka bir eğitim sistemi ve başka din mensubu yabancı anne babalar yetiştirmedi. Sayıları 150 bini bulan Diyanet personelinin olduğu ve minarelerimizden beş vakit ezan sesinin duyulduğu, yine sayıları yüz binlerce olan Din Kültürü ve Ahlak bilgisi öğretmenlerinin ve akademisyenlerin görev yaptığı, Müslüman’ım diyen anne babaların çocukları, evlatları bunlar.

Jakoben laik eğitim ve öğretiminin ürünü olan bu insanlara kızmak yerine sisteme kızılması gerektiği ve sistemde köklü değişikliklerin yapılması gerektiği düşüncesini taşımak ve bu konuda adım atılmasına katkıda bulunmak, canla başla bu konularda çalışmak yerine; o insanlara kızıp galiz küfürler savurmak, dini konularda hassas olduğunu savunan insanlara yakışmadığı gibi, bu insanlara hiç bir şey de kazandırmayacaktır. Tam da tersinden düşünürsek, ahret hayatında da kaybettirecektir.

Evet, on bir ayın sultanı Ramazan’a veda ettik…  Kur’an ayı Ramazan’a veda ettik… İçinde bin aydan daha hayırlı ve bereketli olan Kadir gecesini içinde barındıran Ramazan’a veda ettik…Biraz daha duygusala bağlarsak, sevgi, rahmet ve bereket ayı Ramazan’a veda ettik. Rabbim daha nice Ramazanlara ulaşmayı ve hakkıyla idrak edip yaşamayı nasip eylesin.

Bu Ramazan ayında da oruç tutmayan bazı insanlarımız, sokak ve caddelerde oruç tutan vatandaşlarımızdan, oruç tutmamalarına saygı gösterilmesini istediler. “Tutuyorsan benim için mi tutuyorsun kardeşim” dercesine, sigaralarını tüttürdüler, dürümlerini yediler, çay ve kahvelerini yudumladılar, oruç tutan bizlerin ibadetine saygı gösterilmesi gerekirken, oruç tutmayan bu insanlar, oruç tutmamalarına karşılık bizden saygı beklediler.

Garip bir dünyada yaşıyoruz dedik ya… Yaşadığımız seküler çağda bunu bile yadırgayamaz olduk maalesef…

Oruç tutmayanlar ve saygısızca sokaklarda bunu deşifre edenler bir tarafa, Ramazan ayının hassasiyetini taşıdığını söyleyen, oruç tutan, mukabele programlarına giden, bu ayda hayır ve hasenat yapma noktasında hassasiyet göstermeye çalışan mütedeyyin insanlara da bir iğne de olsa batırmak istiyorum. Eğer Ramazan ayını bu şekilde geçirdikten sonra, bu mübarek aydan sonra post-modern hayatın debdebelerinden uzaklaşamayacaksak, faizli sisteme bayrak açamayacaksak, sünnet namaz olan teravih namazlarında olduğu gibi camilerimizi beş vakit namazlarımızda da aynı güzellik ve heyecan ile dolduramayacaksak, dünyanın çeşitli bölgelerinde zulüm altında olan Müslüman kardeşlerimiz için ağlayıp bir şeyler yapamayacaksak, yüce kitabımız Ku’anı Kerim’i raflara kaldırıp bir daha ki Ramazan ayına kadar indirmeyeceksek, Kur’an ve Peygamberimiz (sav)’in sünnetinin hayatımıza müdahale etmesine izin vermeyeceksek; emin olun Ramazan ayı, gönül dünyamızda yüce rabbimizin bizden istediği yerini bulamamış demektir.

Sahi bir kez daha soralım mı?

Mübarek Ramazan ayı, gönül dünyamızda ne kadar yer bulabildi?

Kur’an ve Peygamberimizin (sav)sünnetinin hayatımıza müdahale etmesine, hangi Ramazan ayında veya hangi Ramazan ayından sonra izin vereceğiz?

Selam, saygı ve muhabbetlerimle…

Şaban DOĞAN

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.