SİZİ GİDİ JAKOBEN LAİKLER SİZİ…

Sizi gidi jakoben laikler sizi…

Sizi gidi Batı hayranları sizi…

Sizi gidi din düşmanları sizi…

İslam’a ve Müslümanlara saldırmak için fırsat kollayan, bir Müslümanın yaptığı hatayı bütün Dini mübini İslam’a teşmil etmeye çalışan gafillerden bahsediyorum.

Gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olanlardan…

Bir gün bir parti sözcüsü çıkıyor, her tarafı oynaya oynaya konuşarak Kur’an Kursları kapatılsın diyor. Diğer bir gün bir akademisyen çıkarak iki cihan güneşi Peygamberimize (sav) hem de ders esnasında hakaret ediyor.

Utanmadan, sıkılmadan TV ekranlarında Peygamberimizin (sav) Aişe annemizle evliliğini konu alarak pedofili suçlamasında ve  kepazeliğinde bulunuyor.

Adamsan ve akademisyen kimliğine güveniyorsan, konuyu bir araştır ve Hz. Aişe annemizin Mekke’de başka birine nişanlandığı halde nişanının bozulduğunu, yani evlilik çağında olduğunu bir anla… Tabii anlama kabiliyetin ve sizin deyiminizle yetin varsa. Araştır da kepazeliklerine bir son ver.

Adamsan ve akademisyen kimliğine güveniyorsan, Hz. Aişe annemizin Peygamberimiz (sav) ile evlendiğinde 18 yaşlarında olduğunu gör ve bu hayasızlığa bir son ver…

Adamsan ve akademisyen kimliğine güveniyorsan, her dönemi incelerken o dönemin şartlarını göz önünde bulundurularak incelenmesi gerektiğini de öğren…

Yok dert o değil aslında değil mi?

Dert İslam’a ve Müslümanlara saldırmak…

Yahu siz ne ukala bir tipsiniz öyle!

Her şeyi bildiğini ama aslında hiçbir şey bilmediğini de bilmeyen ukala, saygısız ve terbiyesiz tiplersiniz.

Batının İslam’ı terör dini, Müslümanları da terörist gören zihniyetine su taşıyan içerdeki yardakçıları ve piyonlarısınız…

Ukalasınız, hayâsızsınız ve de terbiyesizsiniz…

Size İslam’a inanın Müslüman olun diyen mi var?

Yok!

O zaman siz niye Müslüman kimliğe sahip insanları, söylemleriniz ve fiillerinizle bizim gibi olacaksınız dayatmasında bulunuyorsunuz?

Sizi gidi jakoben laikler sizi…

İnanın ya da inanamayın hiç umurumda değil! Ama insanları hangi dine inanırsa inansın hatta ve hatta bir bardak suya, güneşe ya da  aya tapsın, dalga geçmeye, suçlamalarda bulunmaya ve  küfür etmeye hiç kimsenin hakkı da salahiyeti de  yoktur…

Bu dediklerimiz, o çok beğendiğiniz ve adeta taptığınız Batı’nın 1948 yılında yayınladığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde var.

Yoksa siz akademisyen olmanıza rağmen hiç araştırmadınız mı bu vesikayı?

Aaaa çok ayıp çooook!

Tamam, Peygamberimiz in (sav) bundan tam on beş asır önce Medine’de insanları dini yaşayışlarında serbest bıraktığını okumadınız ya da hatırlamak istemiyorsunuz…

Tamam da 1948 yılı o kadar uzak bir zaman dilimi değil ki…

Hadi ya! Okuyun şu İnsan Hakları evrensel beyannamesini. Okuyun yahu okuyun! Okumaktan zarar gelmez. Hatta pek alışık değilsiniz ama bir ara bir hafta sonra falan Hz. Muhammed’in (sav) Medine de uygulamaya koyduğu Medine sözleşmesini de okuyun. On gün sonra da olur fark etmez. Hani okumayı sevmediğiniz için, ya da okuduğunuz eşek yükü kitapları hazmedemediğiniz için söylüyorum.

Tüh! Bak şimdi yanlış anlayacaksınız ama size bir ayet hatırlatacağım. Ama ne yapayım! Allah (cc) sizi ne de güzel tanımlamış ayeti kerimesinde!

“Kendilerine Tevrat öğretildiği halde, onun gereğini yapmayanların durumu, sırtına kitap yüklenmiş merkebin durumu gibidir. Allah’ın ayetlerini yalanlayan kimselerin durumu ne kötüdür! Allah zalimleri doğru yola eriştirmez.”

Ya… Geçmiş ümmetlerde de vardı sizin gibi tipler… Buradan hareketle hadi size güzel bir haber vereyim. Sizin inanmadığınız ama bizim inandığımız ahiret hayatında yalnız değilsiniz. Ebu cehiller, Ebu leheb’ler ile birlikte haşrolunacaksınız. Sizin için ne kadar da güzel bir enstantane…

Bir ayet daha var ama… Ne dersiniz? Yazalım mı? Tabi yazalım ya… Rabbimin buyruğu biz Müslümanlar için değerli, kıymetli ve baş tacıdır. Ama darılmaca gücenmece yok. Onun (cc), sizin için yaptığı bir tanım daha var!

“Ve yürüyüşünde mutedil ol ve sesini indir. Muhakkaktır ki, seslerin en çirkini, elbette ki eşeklerin sesidir.”

Vesselam

       Şaban DOĞAN