Gücümüz ölçüsünde insanları olgun aklın, Kur’ân ve Nebevî Sünnet’in güzel bulduklarına yönlendirmekle mükellefiz. İlimle donanımlı aklın çeliş- tiği ve İslâm’ın çatıştığı uygulamalardan da sakındırmakla yükümlüyüz.
İslâm literatüründe emr-i bilmaruf ve nehyi anil-Münker olarak isimlendirilen bu görev çerçevesinde kalınmak şartıyla propaganda ve onun özgün bir şekli olan yazılı-sözlü slogan da meşrudur.
Slogan bir düşünceyi yaymak ve bir eylemi desteklemek için ortaya atılan kısa ve çarpıcı formül/söz dizisi olarak tanımlanmaktadır.1
Maruf’u emir ve Münker’den sakındırmayı meşrulaştırıp görevleştiren Kur’ân ve Sünnet buyrukları, sloganı meşrulaştıran ilâhî ölçüler olarak değerlendirilebilirse de özel deliller de vardır. Biz onlardan sloganı öğretip uygulatan bir peygamberî sünneti sunmakla yetineceğiz.
Uhud harbinde putperest Mekke’lilerin kumandanı Ebu Süfyan harbin lehlerine gelişmeye başlaması üzerine Müslümanlara yönelik bir hitabede bulunarak şöyle der:
“Bu günkü galibiyetimiz Bedir günündeki mağlubiyetimizin intikamıdır. Harplerde galibiyet ve mağlubiyet çok defa birbirini izler. Siz ölülerinizde işkence izleri bulacaksınız. Ancak iyi bilmenizi isterim ki ben işkence edilmesini emretmedim. Ne var ki yasaklamadım da.”
Ebu Süfyan daha sonra inançlarını sembolize eden büyük putları Hübel lehine slogan atar; “Yücelsin Hübel, yücelsin Hübel!”
Onun bu şekilde slogan atması üzerine Allah’ın Resulü mücahid sahâbilerine buyurur:
-Ona karşılık vermeyecek misiniz?
-Ne söyleyelim Ya Resûlullah!
-Allah daha yüce ve daha büyüktür elbet,
Sahabiler bu şekilde karşılık verince Ebu Süfyan bir slogan daha atar:
“Putumuz Uzza bizim yardımcımızdır. Sizin ise Uzza’nız yoktur.”
Hz. Peygamber yine buyurur:
-Ona karşılık vermeyecek misiniz?
-Ne söyleyelim Ya Resûlullah?
-Allah bizim mevlâmız/yardımcımızdır. Sizin ise mevlanız/yardımcınız yoktur” deyiniz.2
Özel meşruiyet delillerinden birini sunduğumuz sloganla ilgili gerekli bilgileri şöylece özetleyebiliriz:
1-Sürekli tekrarlanışı muhataplarını rasyonel düşünce ve oto kontrol sınırlarını aşmaya yönlendirebileceği için sloganın içeriği ve amacı bilimsel aklın ve Hak dinimizin onayladığı bir doğru olmalıdır. Seçilecek keli- melerin etkili, yumuşak ve güzel olması da Kur’ân’ımızın öğüdüdür.3
Sözlü veya yazılı slogan “… Allah’ın laneti zalimleredir…”4 şeklinde bir Kur’ân âyeti veya âyetin bir bölümü olabilir. Şanlı Peygamberimizin Muhammed Sûresi’nin 11. âyetinden ilham alarak “Allah bizim mevlamız/yardımcımızdır. Sizim mevlanız/yardımcınız yoktur” biçiminde ifade- lendirdiği slogan örneğinde olduğu gibi Kur’ân’dan mülhem bir cümle de olabilir.
2-Hakikatleri sloganlaştırarak söyleme doğrudan bir yöntem olarak kullanılabilir. Buna Ezan, Kelime-i Tevhid, Telbiye ve inanç esaslarımızı özetleyen Amentü dizisini örnek olarak gösterebiliriz. Ancak slogan atmanın gerektiğinde mukabil bir metod olarak uygulanması yukarıda misallendirildiği üzere izlenebilir nebevî bir yoldur.
3-Sloganlar, çerçevesi Kur’ân ve Peygamberî Sünnetle çizilmiş cenaze merasimleri ve Cami giriş ve çıkışları gibi alanlara sarkıtılmamalıdır.
Sözü edilen alanlarda toplu ve sesli tekbir şeklinde veya örneğin “şehitler ölmez” tarzında atılan sloganlar bile -doğrusunu Allah bilir- bidatleştirilmiş sloganlardır. Her bidat gibi bu tür bidatler de terkedilmelidir.
4-Sloganlar ilkeleri öne çıkarmalı, konumları ne olursa olsun asla ve kat’a şahısların yüzlerine karşı övgü niteliğinde olmamalıdır.
Çeşitli siyasî ve kültürel etkinlikler de duyup izlediğimiz, “…izindeyiz”, “mücahit filancı”, “ülke seninle gurur duyuyor”, “en büyük başkan falancı” gibi insanların yüzlerine karşı atılan övücü sloganlar İslâm ahlâkıyla bağdaştırılamayacak haram eylemlerdir. Çünkü Kur’ân ve Sünnet yüze karşı övgüyü kesinlikle yasaklamaktadır.
Yüce Mevlâmız Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“… Özbenliklerinizi/birbirinizi övgülerle temize çıkarmayın. Allah, razı olduğu çizgiyi izleyenleri en iyi bilendir.”6
Sevgili Peygamberimiz ilk Mü’minleri olan sahabilerini bu Kur’ânî ahlâk doğrultusunda terbiye etmiştir. O, bir sahâbiyi diğerinin yüzüne karşı överken işitince şöyle buyurmuştur:
-Yazıklar olsun Yüzüne karşı övmekle arkadaşının boynunu vurdun; onun manevi hayatına kıydın.
-Salat ve selam üzerine olsun.- O daha sonra çevresindeki sahabileri de şöylece uyarmıştır:
-Sizden biriniz bir dostunu; arkadaşını övmek lüzumunu duyuyorsa “Ben onun şöyle şöyle faziletleri olduğunu ümit ediyorum” desin. Hiçbir kimseyi Allah’a karşı temize çıkarmasın.7
Çıkar amaçlı dalkavukluğa yönlendirebilecek, yanıltıcı ve zarar verici güvenin duyulmasına sebep olabilecek ve de övülenlerin büyüklük kompleksine kapılarak toplumun başına bela olması ve de azaba uğramasına neden olabilecek bu yüze karşı övme fiili Peygamberimiz tarafından öylesine yasaklanmıştır ki, Halife Hz. Osman’ı yüzüne karşı öven kişinin üzerine toprak saçan sahabî Mikdad b. Esved, bu davranışını şöylece gerekçelendirmiştir:
Hz. Peygamber yüze karşı öven kişilerle karşılaştığımızda yüzlerine toprak saçmamızı emir buyurmuştur.8
Olumsuz sonuçlara sebebiyet verebileceği için Peygamberimiz “hayırlar saçan erdemli kadın” anlamına gelen Berre isminin kullanılmasını bile yasaklamıştır.9
Açıklanan ahlâkî nitelikli ilâhî kurallar hayatımızı aydınlatırken bizlerin şahıs olarak veya birliktelik içinde ve koro halinde üstelik de cihad aşkıyla yüze karşı övücü sloganlar atmamız ne azim bir hatadır.
Örneğin Şura’ya yönelmez, demokratik teamülleri benimsemez ben merkezli siyasîleri, kurtarıcılar olarak üzerimizde asalaklaştıran ve gereksiz karşıt öfkelere neden olan hiç şüphesiz bu tür hatalar günahlardır.
Sevgili Peygamberimiz, cünüplük halini pislikle tavsif eden Ebu Hureyre’nin hayreti mucib bu görüşüne “Sübhanellah” diyerek tepki vermiştir. Muaz b. Cebel’in, karşılaştığı problemleri sırasıyla Kurân’a, peygamberi uygulamaya ve de kendi görüşüne göre çözümleyeceği şeklindeki açıklamasını da beğenisini yansıtmak amacıyla Allah’a hamd ederek karşılamıştır. Değişik vesilelerle tekbir getirme ise Kurânî bir tavsiyedir.10
Bizler de insanlardan sadır olan söz, davranış ve işlere yönelik beğenilerimizi tesbih, hamd ve tekbir gibi kulca sloganlarla açıklayabiliriz. Sevgilerimizi ve saygılarımızı yüze karşı yapacağımız duâlarla ve gıyaben dile getireceğimiz hüsnü zannlarımızla gösterebiliriz.
* * *
Açıklamaya çalıştığımız çerçeve içinde yazılı sloganlar çıkarmak, sözlü slogan atmak meşrudur. Kullanılabilecek bir yöntemdir. Ancak onu özellikle sporcuları, sanat adamlarını, düşünce ve siyaset ricalini, sivil ve askerî bürokratları hatta hocaları ve tarikat şeyhlerini övme aracı olarak kullanmamalıyız.
Bu tür kullanımlar haramdır ve haramlarda yarar yoktur. Yasaklı sloganları atanlarda da, kendileri için yüceltici sloganlar atılmasına doğrudan veya dolaylı olarak onay verenlerde de hayır yoktur.
Makalemizi, Hakka çağrı ve batıllardan sakındırma amacıyla doğrudan veya içerik olarak sloganlaştırabileceğimiz âyet meallerinden bir demet sunarak bitiriyorum:
“Dinde zorlama yoktur…”
“Ey Mü’minler! Topluca barışa yönelin…”
“… Haklar ve özgürlükleri çiğneyenler nasıl bir inkılabla devrileceklerini yakında bileceklerdir.”11
DİP NOTLAR
1-İbn-i Kesir Muhammed II (4/175)
2-Meydan Larousse 11/413
3-Ahzab 70, Nisa 63, Taha 44, İsra 53
4-Hûd 18
5-Mevdûdi Tefhimul-Kur’ân 5/355 (???)
6-Necm 32
7-İ.Kesir Nisa 49 (1/402)
8-İ. Kesir Necm 32
9-İ. Kesir Necm 32
10-Buharî Güsi 24 (1/79) Ebu Davud Akziye 11, İsra 111
11- Bakara 256, 208, Şuara 227
MİRATHABER.COM