islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
19°C

Sonsuz Nimete Kavuşanlar ve Batıl Taklitçileri

Sonsuz Nimete Kavuşanlar ve Batıl Taklitçileri
7 Eylül 2023 09:30
A+
A-

Hûd sûresi 108. ve 109. ayetler, cennetliklerin sonsuz mutluluğunu ve inkâr edenlerin sapkınlığını anlatarak, insanın bugünü (dünya hayatı) ile yarını (ahiret) ile ilişkili durumları ele almaktadır. Bu yazıda amaçlanan şey, söz konusu ayetlerin anlamını ve günümüze tuttuğu projeksiyonu klasik ve modern dönem tefsir literatürü ekseninde ve içerik analizi yöntemiyle ortaya koymaktır.

Sonsuz mutluluk: Cennetliklerin ebedi hayatı

Önceki ayette (Hûd 11/107) cehennemdekilerin sıkıntılı hayatlarının anlatılmasının ardından bu ayette de cennettekiler betimlenmektedir; ancak konu, insanları sakındırma olduğu için cehennemdekilerin tersine cennetliklerin yaşadıkları güzellikler tasvir edilmemiştir: “Mutlu olanlara gelince onlar da cennettedir. Rabbinin dilediği hariç gökler ve yer durdukça onlar da orada ebedî kalacaklardır. Bu (nimetler) bitmez, tükenmez bir lütuftur.” (Hûd 11/108). Ayetteki “Rabbinin dilediği hariç gökler ve yer durdukça” ifadesi, cennetliklerin cennette ebedi kalacaklarını belirtmek içindir. Bu ifadenin başındaki istisna (Rabbinin dilediği hariç), müminlerin cennette olmadığı dünya hayatı, kabir dönemi ve günahlarının cezasını çekmek üzere cehennemde kalan Müslümanların o dönemi olduğu yorumları yapılmıştır. Ayetin sonundaki “bitmez, tükenmez bir lütuf” ifadesi, sadece cennetteki maddi ikramları değil, manevi lütufları da kapsar. Bu ayettekinin tam zıddına önceki ayette “bitmez, tükenmez bir azap” denilmeyişinden hareketle cehennemin ebedi olmadığını düşünenler olmuştur.

Ataların izinden: Taklitçilik ve inkârın ortaklığı

Allah’tan başka tapılan şeylerin zarar vermesinden korkmaya, onlara tapmanın sapkınlık olduğundan şüpheye gerek yoktur: “Artık bunların taptıkları şeylerin yararsızlığından bir şüphen olmasın; önceden ataları nasıl tapıyorsa onlar da tıpkı o çeşit tapıyorlar ve biz de onların nasibini eksiksiz olarak vereceğiz.” (Hûd 11/109). Ayette “önceden ataları nasıl tapıyorsa onlar da tıpkı o çeşit tapıyorlar” denilmesi, sapkınlık açısından ortak yönlere sahip olduklarına işaret ediyor olabilir. Diğer ihtimal de söz konusu müşriklerin atalarıyla aynı ilahlara taptıklarıdır. Her hâlükârda bu kimseler taklitçidir.[1] İnkârcılara “nasibini eksiksiz olarak vereceğiz” denilmesi yani “nasibini vereceğiz” demekle yetinilmemesi, ikincisinin mecazen de olsa “kısmen nasibini verme” anlamı taşımasından dolayıdır. Ayetteki ifade, işte bu ihtimali ortadan kaldırmaktadır. Yani o inkârcılar yaptıklarının karşılığını tam olarak göreceklerdir. Ayetten ahirette “eşit suça eşit ceza” verileceği anlaşılmaktadır. Nasiplerinin eksiksiz verilecek olması, inkârcılara bir tehdit, onların eziyetlerine sabreden Resülullah’a (s) ise bir tesellidir. Diğer bir ihtimale göre de onların “nasibi”, dünyadaki rızıklarıdır. Bu durumda kastedilen şey, azabı hak edici davranışlarının cezasının belli bir vakte kadar ertelenmesi olmaktadır. Onların “nasibi”, ahirette inkârlarına mazeretleri olmasın diye gönderilen kitaplar ve peygamberler de olabilir.

Sonuç

Görüldüğü gibi Hûd sûresi 108. ve 109. ayetler, cennetliklerin ebedi mutluluğunu ve inkâr edenlerin sapkınlığını vurgulayarak, insanın manevi yolculuğunda kritik anları ele almaktadır. Bu ayetlerde cennetin ebediyeti ve inkârcılara nasiplerinin noksansız verileceği vurgulanırken, “ataları taklit” şeklindeki yanlışlık temasına dikkat çekilmektedir.

Anahtar kelimeler: Tefsir, Cennetlikler, Ebedilik, İnkâr, Taklit.

[1] “Taklitçi Müslüman olur mu?” Bu soruya şöyle cevap verilebilir: Normalde Müslüman delile dayalı olarak inanır ve yaşar; ancak kaynaklardan (Kur’an ve sünnet) hüküm çıkarabilecek kadar ilmi ve muhakemesi yoksa böylelerinin yüce Allah tarafından affedilenler zümresine dâhil olmaları umulur.

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.