islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5004
EURO
34,6901
ALTIN
2.496,45
BIST
9.693,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Parçalı Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
20°C
Pazartesi Az Bulutlu
22°C
Salı Az Bulutlu
24°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
22°C

Tevrat, İncil ve filozoflarda faiz yasağı

Tevrat, İncil ve filozoflarda faiz yasağı
11 Temmuz 2017 08:35
A+
A-

Faizi yasaklayan ve yanlış bir uygulama olduğunu ortaya koyan tek din, elbette ki İslam değildir. Belli ölçülerde faizin yasaklanması hem Eski hem de Yeni Ahitte “tefecilik” ve “faizcilik” adı altında yer bulmuştur. (İlk zamanlarda tefecilik ve faiz aynı anlamda kullanılmaktaydı ancak geçen zamanda tefecilik aşırı ve yasal olmayan miktarda faiz olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bu sebeple yazının devamında da fark edeceğiniz gibi İncil’in standart Amerikan versiyonu, Kral James İncilindeki tefeciliği faiz olarak değiştirmiştir.)

Deutronomy’de (Tevrat’ın beşinci kitabı) geçen şu cümlelere bakalım:

Kardeşinize para, yiyecek ya da faiz getiren başka bir şey ödünç verdiğinizde, ondan faiz almayacaksınız. Yabancıdan faiz alabilirsiniz ama kardeşinizden almayacaksınız. Böyle yapın ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede el attığınız her işte Tanrınız sizi kutsasın.” (Deutronomy 23:19-20)

Aynı şekilde Exodus’taki şu cümle de faizle ilgilidir:

“Halkıma, aranızda yaşayan bir yoksula ödünç para verirseniz, ona tefeci gibi davranmayacaksınız. Üzerine faiz eklemeyeceksiniz.” (Kral James Versiyonu, Exodus 22:25)

Levicitus’ta ise şöyle denmektedir:

Bir kardeşin yoksullaşır, muhtaç duruma düşerse, ona yardım etmelisin. Aranızda kalan bir yabancı ya da konuk gibi yaşayacak. Ondan faiz ve kâr alma. Tanrın’dan kork ki, kardeşin yanında yaşamını sürdürebilsin. Ona faizle para vermeyeceksin. Ödünç verdiğin yiyecekten kâr almayacaksın.” (Levicitus 25:35-37)

Jeremiah 15:10’da, Peygamber faizle iş yapmamasına rağmen lanetlendiğinden yakınmaktadır ki bu yakınma faiz almanın bu lanetlere sebep olacağına işaret etmektedir. Aynı şekilde Eski Ahitte geçen ve faizle ilgili en sert cümleler de olan Ezekiel 18:13 şöyledir:

Faizle para verir, aşırı kâr güder: Böyle biri yaşayacak mı? Hayır, yaşamayacak! Bütün bu iğrençlikleri yapmıştır, öldürülecektir. Onun kanından kendisi sorumlu olacaktır.”

Eski Ahitte faizi yasaklayan başka cümleler de de bulunmaktadır ancak yukarıda belirtilen cümleler mesajı anlatmak adına yeterlidir. Easton’ın İncil Sözlüğü Musa Kanunu’nu özetlerken faizle alakalı şu cümleleri sarf etmiştir:

Musa Kanunu’na göre eğer İsrail Oğullarından birisi borç alacaksa, istediği miktar ona verilmeli, yabancılardan faiz istenmesine rağmen ondan faiz istenmemelidir. (Exodus 22:25; Deuteronomy 23:19,20; Leviticus 25:35-38). Yedi yılın sonunda tüm borçlar affedilmelidir. Bir yabancının borcu belki istenebilir. Yahudi toplumunun ileriki bir döneminde eğer ticaret artarsa, faiz işlemleri ve teminat gerekliliği artabilir. Ancak bu durumda bile bir Yahudi’den faiz almak ayıptır (Psalms 15:5; Proverbs 6:1,4; 11:15; 17:18; 20:16; 27:13; Jeremiah 15:10).

Yeni Ahit’te Faiz

Maalesef faizin uygulanması konusunda Yeni Ahit daha belirsizdir. Din ve Ahlak Ansiklopedisine göre Yeni Ahitte “Faize yönelik Hristiyanların vicdanlarını yönlendirecek direk bir talimat bulunmamaktadır.” Ancak, Yeni Ahitte Hz.İsa’ya atfedilen öğretilerin bazı kısımlarında faize karşı açık uygulamalar söz konusudur. Bu kısımlardan birinde, Hz. İsa şöyle demektedir:

Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, Yüceler Yücesi’nin oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir.” (Luka 6:35).

Bu bölümde Hristiyanlara, borç verirken anaparayı bile ummamaları söylenmektedir. Hristiyan alimler bu cümlenin nasıl yorumlanması gerektiğini tartışsa da bu cümlenin faizle ilgili sert bir söylem olduğu ifade edilmektedir.

Matthew 25:14-28’de Allah’ın değişik hizmetkarlarına değişik miktarlarda para bahşettiği bir bölüm yer almaktadır. Bazıları yatırım yaparak Allah’a verdiğinden fazlasını geri getirmiştir. Sadece tek bir altın verdiği hizmetkarı için ise 18. cümlede şu ibareler yer almıştır.

“Bir altın alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını sakladı.”

Allah hizmetkarlarını geri çağırdığında ve aldıkları parayı ne yaptıklarını sorduğunda, tek altın alan kişi şöyle demiştir:

“Sonra bir altın alan geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin. Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin altını toprağa gömdüm. İşte, al paranı!’”. (Matthew 25:24-25)

Cevap olarak ise Allah:

“Efendisi ona şu karşılığı verdi: ‘Kötü ve tembel köle! Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi bildiğine göre paramı faize vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım. Haydi, elindeki altını alın, on altını olana verin!’” (Matther 25:26-28)

Bu kısmı Ceneviz İncili şöyle yorumlamıştır:

Bankacılar yurtdışında faizle iş yapmaktadır. Tefecilik ve faizli borç vermek İncil’de katı şekilde yasaklanmıştır (Exodus 22:25-27; Deuteronomy 23:19,20). Yüzde birin altındaki değerler bile mümkün değildir (Nehemiah 5:11). Bu hizmetkâr iki yalan söylemiştir. Öncelikle, Yaratıcının haşin ve sert birisi olduğunu belirtmiştir. Tam tersine Tanrı merhametli ve affedicidir. Daha sonra da Yaratıcıya gömdüğü altından mahsul vermediği için hırsız demiştir. Buna karşılık Yaratıcı ona alay eder şekilde parayı neden faize yatırmadığını, böylece kendisini de tefeci yapmadığını sormuştur. Eğer hizmetkarı bunu yapsaydı, Yaratıcı da onun amellerinden sorumlu olur ve tefeciliği sebebiyle suçlu olurdu.

Eski ve Yeni Ahite göre ilk kilise konseyleri faizi yasaklamıştır. Neticede faiz kullanımı sadece ruhban sınıfına değil tüm Hristiyanlara yasaklanmıştır. St. Thomas Aquinas gibi bazı Hristiyan pederleri faiz hususunda detaylı incelemeler yapmıştır: “Roma İmparatoru Gratian ve Üçüncü Lateran Konseyi (1179) adına ortaya konan kanuna göre açıkça tefecilik yapan kişiler cemaat toplantılarına iştirak edemez ve öldüklerinde Hristiyan adetlerine göre gömülmezler.” 1215’teki Dördüncü Lateran Konseyi de tefeciliği kınamış ve sadece Yahudilerin uygulamasına müsaade etmiştir. 19. Yüzyıla kadar Katolikler açıkça faize karşı çıkmıştır. 16. Yüzyılda Protestanların lideri Martin Luther de tefeciliği kınamış ancak insanların zayıflıklarını bahane ederek müsaade göstermiştir. John Calvin Hristiyan liderler arasında faize karşı daha yumuşak bir bakış gösteren ilk liderlerdendir. Devam eden dönemlerde Medeni Hukuk yavaşça Kilise Hukukundan ayrılmış ve zaman içerisinde faiz kurumsallaşmıştır.

Yunan Filozoflarının Faiz Karşıtlığı

Faizi kınayan topluluklar sadece Yahudi-Hristiyanlarla sınırlı değildir. Yunan filozofları da faize karşı çok olumsuz bir bakış açısı içerisindedir. Aristo ve diğer Yunan bilginler faizi kınamıştır. Meşhur Avusturyalı ekonomist Eugen von Böhm von Bawerk (Boehm-Bawerk olarak da bilinir) Sermaye ve Faiz adlı meşhur kitabında şunları yazmıştır:

Antik Dünyanın sayıca az olmayan yasama işlemlerinde ve Plato, Aristo, Çiçero, Seneca ve Cato gibi Yunan bilginlerin söyleşilerinde faiz almak yasaklanmıştır. Yunan filozoflar parayı sadece değiş tokuş aracı olarak görmüşler, bu yüzden de paranın kiralanması sonucu ortaya çıkan geliri reddetmişlerdir. Bir başka doktrininde Aristo, paranın yatırım aracı olarak parayı çekemeyeceğini vurgulamıştır. Her bir metnin temel sonucu faizin adaletsiz olduğudur.

İlk dönemlerinde Roma İmparatorluğunda da faiz almak yasaklanmıştır. Tüccar sınıfının yükselişiyle beraber bu kural esnetilmiş ancak hala belli başı sınırlamalar yasada kalmıştır.

Shakespeare’in Venedik Tüccarı oyunundaki Shylock karakteri (oyun 1600’lerden önce yazılmıştır) faizle iş yapan tacirlerin küçümsenecek insanlar olduğu vurgulamıştır. Bu noktada sorulması gereken soru ise şudur:

Faiz, Batı’da küçümsenen ve yasaklanan bir aktivite iken nasıl toplumca kabul edilen ve kurumsallaşan bir yapıya dönüştü?

 



Tercüme

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.