islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4281
EURO
34,8195
ALTIN
2.430,39
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
18°C

Aksa Tufanı ve Filistin Direnişi Değişimin Mihveri…

Aksa Tufanı ve Filistin Direnişi Değişimin Mihveri…
12 Aralık 2023 09:48
A+
A-

Aksa Tufanı ve Filistin Direnişi Değişimin Mihveri…

Yeni bir dünya sistemine doğru bir sürükleniş söz konusuydu. Bu dünya sisteminin üç saç ayağı vardı. İlki şehir devletler teorisi içinde küresel dünya sisteminin kurulması ve elit bir küresel gücün belirleyiciliği altında yeni bir dünya sisteminin kurulmasıydı. İkincisi ise, ulusal devletlerin yeniden güçlendirilerek çoklu güç denklemi içinde yeni bir dünya sisteminin kurulmasına yönelik bir arayıştı. Üçüncüsü ise imparatorluklar çağının geri dönmesi ve buna göre yeni bir dünya sisteminin kurulmasının sağlanmasıydı. Her üç tez de uygulamada reel bir karaktere ulaşmaya yönelik çabaları hızını kesmeden devam etmektedir. ABD, son dönemde Ortadoğu üzerinde bir hegemonya kurarak pasifik okyanusuna açılarak orada da etkinliliğini sağlamak istemekteydi. Bu vesile ile Ortadoğu da normalleşme adı altında bölge ülkelerini yakınlaştırma ve İsrail ile Arap devletleri arasındaki çatışmayı barışa dönüştürerek yol almak istemekteydi.

Ortadoğu’da normalleşme adımları atılmaya başlandı ve sonuçlar da alınmaya başlandı. Ticaret yolları bağlamında antlaşmalar yapıldı. İsrail bu konudaki çalışmaları yürütmeye devam ederken, Hamas meselesini çözüme kavuşturmak adına, Gazze saldırısını planlamıştı. Önündeki tek engel Hamas’ın siyasi ve askeri kanadı kalmıştı. Zaten Batı Şeria üzerinde yeterli denetimi sağlamış ve istediğini orada yapma konusunda her hangi bir engel ile karşılaşmamaktaydı.

İşte böyle bir ortamda her şey iyi giderken Hamas’ın askeri kanadı ve birleştiği diğer askeri güçler ile 7 Ekim saldırısını planladılar ve uygulamaya geçirdiler. İsrail bu saldırı karşısında tam bir bocalama yaşadı. Diğer ortaklarda aynı şekilde neye uğradıklarını şaşırdı. Sihirli bir el kurulan tezgâhı bozmuş ve tam bir yapı bozumuna uğratmıştı. İsrail bu kahredici yenilgi üzerine vahşice bir katliama giriştiği için de giderek daha büyük bir yenilginin kapısını aralamış ve neredeyse bütün dünyada halkların İsrail tepkisini büyüterek Filistinlileri desteklemeye yaramıştır.

Aksa Tufanının değiştirdiği ilk olgu, normalleşme adı altında İsrail egemenliğinin inşa edileceği yeni bir Ortadoğu denklemidir. Arap halkları ile devletleri arasındaki derin uçurum giderek derinleşmeye yönelmiştir. Arap iktidarlarının sessizliğini koruması, cılız sesler çıkararak tepki vermeleri, halkın öfkesini ve kendilerine yönelik tepkinin oranını güçlendirmektedir. Bu süreç Ortadoğu için yeni başlangıçlara gebe olabilir. İsrail ise artık eski gücünü kazanma konusunda elde edeceği bütün avantajları kaybetmiş ve kaybetmeye devam etmektedir. Giderek artan bir öfke ile dünya halkları İsrail devletine yönelik öfkesini kusmaya devam edecektir. Bu da İsrail devletini hep bir adım daha geriletmeye devam edecektir.

Aksa Tufanının değiştirdiği ikinci olgu, ABD’nin Ortadoğu egemenliğinin yitirilmesidir. ABD, İsrail devletini ve Netanyahu Hükümetini desteklemesi ile ciddi bir itibar kaybına uğramıştır. İktidarlar ABD’ye yanaşsa bile halkların ciddi tepkileri durumu aleyhe çevirecektir. Ortadoğu üzerinden Çin ve Rusya’yı çerçeveleme çabaları iş göremez hale gelecek gibi görünmektedir.

Aksa Tufanının değiştirdiği üçüncü olgu, batılı değerlerin içinin boş olduğu ve batı dışı toplumlar için bu değerlerin hiçbir karşılığının olmadığıdır. BM de alınan her kararın veto edilmesi, uluslar arası hukukun hiçe sayılması ve benzeri durumlar, batılı temel değerler skalasının batı dışı toplumlarda bir karşılığının olmadığını ayan beyan ortaya çıkarmıştır. Batılı değerlerde anlamın yitimi çoktan vardı ama bu sefer bittiğinin resmen ilanını gerçekleştirmiş oldular.

Aksa Tufanının değiştirdiği dördüncü olgu, hukukun üstünlüğünün anlamının kalmadığı bir dünyada yeniden anlamın ve ahlakın öncelendiği yeni bir yaklaşımın öne çıkmasıdır. Halklar vicdanlarının sesini dinleyerek insan olmanın anlamını yeniden idrak ederek Filistinlilerin katledilmesine karşı çıkmaktadırlar. Bu karşı çıkış, her gün yeniden vicdanın ayaklanmasına neden olmaktadır. İşte hukuk yerine ahlaki olanın ikame edilmesine zemin hazırlayan önemli bir olgunun varlığı bu süreçte açığa çıkmaktadır.

Modern düşüncenin ahlaki yitimini gerçekleştirmesinin üzerinden çok zamanlar geçmiştir. Daha önceden de vicdanları ayağa kaldıran olaylar söz konusu olmuştur. En azından İsrail daha iki yıl öncede Gazze’de katliam yapmıştır. Vicdanlar yaralanmıştı. Ama bu kadar güçlü bir ahlaki zemin inşa edilememişti. Bu sefer, Hamas’ın başlatması, direnmesi, katliamın boyutunu gözler önüne serecek bir çabanın varlığı halkların giderek insanlığın yok oluşuna tanıklığını da dikkat aldığımızda çok güçlü bir karşılık üretmiştir. Her türlü inanç ve düşünce sahibi halkların giderek Filistinlileri yalnız bırakmaması ve her türlü sivil desteği sunması, halkın öncüleri olan sanatçı, futbolcu,  şarkıcı, aydın ve entelektüel gibi kişilerin de açık desteği, meselenin ahlaki zeminini güçlendiren öğeler olarak öne çıkmaktadır.

Aksa Tufanının değiştirdiği beşinci olgu, devlet halk denkleminde halkın öne çıkmasını sağlamasıdır. Genelde halk devlet/iktidar ikileminde iktidar/devlet öne çıkardı. Devletin belirleyiciliği altında halklar yönetilirlerdi. Sosyal mühendislik faaliyeti üzerinden halkları diledikleri şekilde yönlendirmeyi başarırlardı. İşte ilk kez Aksa Tufanı bu denklemi halklar lehine değişime uğrattı. Avrupa ülkelerinde protesto yasağına rağmen halkın sokağa çıkması, eylem yapması, Filistin lehine kararların alınmasına yönelik baskı uygulaması önemli bir değişimi gerçekleştirmektedir. Halk kendi gücünün farkına vardığında iktidarların sonunun geldiğinin de ilanı anlamına gelecektir. Çünkü belirleyici olan halktır. Eğer halk direnirse hangi iktidar olursa olsun, onu devirmeyi başarabilir. Bugün İsrail devlet olarak bir halkı yok etmeye çalışıyor. Ölümüne rağmen, Filistin halkı ise direniyor. Hapis, bomba, ölüm, sakat kalma vesaire onu korkutmuyor. Bu yüzden İsrail devlet olarak çaresiz kalıyor. Daha çok öldürmeye çalışıyor bu da onu daha çok küçültücü hale dönüştürüyor. Kaybederken daha fazla cana kıyması ise kendi geleceğini karartmaktan öte bir şeye yaramayacaktır.

Aksa Tufanının değiştirdiği altıncı olgu ise, müslüman ülkelerin Filistin meselesindeki yetersizlikleri ve duyarlı gibi duran duyarsızlıklarının açığa çıkarak müslüman halkında Filistin meselesindeki duyarlılığını yitirmeye yönelik bir psikolojik vasata sahip olduğunun gözlenmesine rağmen müslüman halkın yeniden vicdanına yönelerek iktidarlarını da sıkıştırarak yeni bir uyanışın başlangıcını sağlamasıdır. Halk, bıkmadan usanmadan sokakta bir çare aramaktadır. Arap iktidarları ise sessizliklerini korumaya devam ederken, Katar ve Türkiye gibi ülkelerin diplomatik atakları sürmektedir. Ama giderek artan bir şekilde halkın Filistin katliamına sessiz kalmayacağı görüntüleri çoğalarak devam etmektedir. Ayrıca, Filistin’den sonra sıranın kendilerine geleceğine dair haberlerin varlığı, yapılan İsrail açıklamaları ve somut olarak Lübnan ile başlayacak sürecin Ürdün, Suriye, Irak ve Türkiye ile devam edeceği de açıktır. Sırada Mısır zaten vardır. Bu da müslüman halklar ile iktidarlarının birbirini destekleyerek bu vahşete ve katliama dur demelerini sağlaması için yeter sebeptir.

Cesaretin ne olduğunu her Filistinli insan göstermektedir tüm insanlara ve dünyaya… Dünya halkları cesaretle ayağa kalkmıştır. Müslüman halklar da ayağa kalkarak resmi tamamlamalı ve İsrail vahşetini ve iktidarını alaşağı etmelidir. Son çare budur. Başka bir seçenek ise görülmemektedir.

Abdulaziz Tantik

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TKLAYINIZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK VİDEOLARIMIZ

*İSLAMİ SOHBET

*BİR AYET BİR HADİS

*EBEVEYN ANAOKU

Yorumlar
  1. Lutfi Ak dedi ki:

    Kaleminize, fikrinize sağlık. Ayrıca bireysel olarak gaflet uykusuna zaman zaman dalan ruhlarımıza hayat veren sonunda rahmet beklediğimiz bir fırtına esiyor.