islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3241
EURO
35,1067
ALTIN
2.300,79
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
20°C
İstanbul
20°C
Açık
Cuma Az Bulutlu
23°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
23°C

Almanya’da bulunan Eosen dönemi piton yılanı fosili günümüzdekilerin aynısı

Almanya’da bulunan Eosen dönemi piton yılanı fosili günümüzdekilerin aynısı

Almanya’nın Frankfurt kenti yakınlarındaki eski bir çöplük arazisinde keşfedilen 48 milyon yıllık piton yılanı fosili evrimci biyologların yılanların geçmişi konusundaki inanışlarını yeniden düzenlemelerini gerektiriyor

Prof. Dr. Kutluk Özgüven

Dün 16 Aralık 2020’de Biology Letters adlı hakemli dergide yayınlanan araştırmaya göre, Frankfurt yakınlarında sonradan çöplük amaçlı kullanılan eski bir petrol deposu olan 1995’teyse bir UNESCO alanı haline gelen Messel Fosil Kuyusu’nda keşfedilen ve Messelopython freyi adı verilen bu bulunabilmiş en eski Piton yılanı fosili bu canlıların Almanyada 48 milyon yıl önce yaşadığı ortaya kondu. Frankfurt Senckenberg Araştırma Enstitüsü omurgalı fosiller uzmanı Dr. Krister Smith ve Brezilya São Paulo Üniversitesi Zooloji Müzesi omurgalılar bölümü kuratörü Profesör Hussam Zaher’in bilgilerine göre 48 milyon yıllık piton sadece bugünkülerle aynı yapıya sahip değil, bir yandan da bugünkü küçük piton yılan türleriyle aynı boyutta yaklaşık 1m uzunluğunda ve omurgası 275 eklemden oluşuyor. 

Piton yılanları zehirsiz tropikal iklim hayvanları, daha çok Güney Yarımkürede yaşıyorlar ve ulaştıkları en kuzey bölgesi Hint altıkatısı. Avrupa’da bu güne kadar Piton yılanı bulunmaması bir yana bu yılanın diğerlerinde çok önceleri Almanya kadar kuzey bölgelerde yaşamış olması beklenmedik bir durum. Almanya’nın Eosen döneminde daha sıcak olmasına karşın yine de bu yılanlar için beklenen derecelere erişmemesi bilim adamlarını şaşırttı. Diğer canlıların beklenmedik yerlerde fosillerinin bulunması, örneğin papağanların Sibirya’da yaşamış olduğu da şaşırtmıştı, ancak papağan sıcak kanlı, piton ise soğuk kanlı olduğundan bu yılanların adaptasyon yetenekleri konusundan yeniden değerlendirmeleri tetikleyebilir. 

Eosen dönemi 57 milyon ile 36 milyon yıl öncesine verilen bir ad ve bu dönemde yine büyük hayvanlarla beslenen, yine zehirsiz olan ve yine avını boğarak öldüren Boa Yılanlarının da Avrupa’da yaşadığı düşünülürse bu iki benzer aynı tarz rakibin aynı ortamda, zor şartlarda birbiriyle milyonlarca yıl biri kaybetmeden yarışması da şaşırtıcı bir durum olarak Doğal Seleksiyon ilkesiyle uyumsuz olarak ortaya çıktı. Günümüzde pitonlar Afrika’da ve Hint Okyanusu’na kıyı ülkelerde, Boa yılanlarıysa Latin Amerika, Madagaskar ve Okyanusya’da bulunmakta.

Eosen çağı, dinozor fosillerinin bitip kuşların ve memelilerin fosillerinin yaygın görülmeye başlandığı 65-57 milyon yıl önceki Paleosen çağından sonra geldi. Bu çağlar heö fosil türlerine hem de dünyanın iklimi ve atmosfer muhteviyatına göre belirlenmekte. En eski yılan fosili 160 milyon yıl öncesine gitmekte ve o dönemki yılanlar bu zamankilerle çok benzer. Evrimci düşünceye göre çok farklı özellikleri olan ve zehirle öldürebilme yeteneğini kaybeden Piton ve Boa yılanları Eosen döneminde ‘evrimleştiler’. Bir ısırıkta zehiriyle öldürebilen hayvanların bu yeteneklerini bırakıp çok farklı sarıp boğup kalp krizinden öldürerek avlanması yönünde evrimleşme yönünde beklenen deliller elde yok. Dolayısıyla diğer evrimsel açıklamalar gibi bunlar da faraziyede kalmakta.

piton yılan mirat haber

Anlatılagelen klasik Evrimsel açıklamalarda inanılmaz yeni yeteneklerin yeni dokuların, yeni organların, hatta yeni sistemlerin hızla eklendiği, yerine geçen doku, organ ve sistemlerinse kaybolduğu söylenmekte. Örneğin insan yüzbinlerce ya da bir iki milyon yıl içinde evrimleşti denmekte, hem iki ayak üzerinde durup bu denge konumuna uygun vücudu değişmiş, hem gelişkin elini kullanma yetenekleri kazanmış, hem de konuşma, soyut düşünme ve şuur yetenekleri ortaya çıkmış, gırtlağı da konuşmaya uygun hale gelmiş, ama bir yandan da dişleri, gücü, bağışıklığı azalmış, zayıf hale gelmiş denmekte. Ancak tabii bu adım adım mutasyonlarla kazalarla yavaşça evrimleşme süreçlerini ne insanlarda ne hayvanlarda ne de bitkilerde göremiyoruz. Fosillerde bir genustan diğerine sıçranıyor görüyoruz.

10 milyon yıllık Paleosen döneminde bugünkü kuşlar ve memeliler sözde evrimleşirken, yakın dönemde insanlar bundan çok kısa zamanda evrimleşirken, piton yılanının geçen 50 milyon yıldan sonra şimdi uzay gemisine binip gezmesi gerekmiyor muydu? Neden yarasa gibi radarlı uçan pitonlar yok? Neden hep aynı? Diğer yılanlarla piton arasında, ya da pitonla boa yılanı arasındaki evrimsel geçişi neden göremiyoruz? Arageçiş formları denen yarım öyle yarım böyle hayvanlar nerede?

Evrim teorici Darwin bunların er veya geç bulunacağını, bulunamazsa zaten evrim teorisinin geçersiz olacağını kendisi söylemişti. Evrimci Stephen Jay Gould mutlaka arageçiş formlarının bulunması gerektiğini, bunların bol radyasyonlu vadi ve mağaralarda hızla evirmleşiverdikleri Delikli Evrim düşüncesini ortaya atmıştı. Tabii ne arageçiş formu bulabildik ne de gizlice evrimsel süreçleri tamamlayan böyle bol radyasyonlu vadiler ve mağaralar. Kısaca fosiller bize hep aynı bilgiyi veriyor. Tamamlanmış, mükemmel bir canlı bir anda fosil kayıtlarında beliriyor, milyonlar, onmilyonlar, bazen yüzmilyonlarca yıl değişmeden evrimleşmeden aynı kalıyor, sonra bir anda ortadan kayboluyor ya da günümüzde aynı formda devam ediyor.

Bunda da evrim göremiyoruz.

Yazarın diğer yazılarını aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:

https://www.mirathaber.com/author/profdrkutlukozguven/

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.