islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
34,2325
EURO
37,5327
ALTIN
2.879,36
BIST
8.924,04
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
25°C
İstanbul
25°C
Az Bulutlu
Perşembe Az Bulutlu
27°C
Cuma Yağmurlu
22°C
Cumartesi Az Bulutlu
21°C
Pazar Parçalı Bulutlu
22°C

“BAL TUZAĞI”NA DİKKAT!  

“BAL TUZAĞI”NA DİKKAT!  
28 Eylül 2024 00:02
A+
A-

Bal sever misiniz?. Kim sevmez ki? Bal şifadır, değil mi?

Bal yiyor musunuz. Çok pahalı değil mi? Bal’ın daha pahalı olması gerek.

Bal gerek içinde barındırdığı vitaminler ve minerallerle gerekse yapısal özellikleri sebebiyle insanlar için tam bir şifa kaynağı olduğu tespit edilmiştir. Yaklaşık balın 500 hastalığa faydalı olduğu belirtilmiştir.

Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. Sure, ismini 68. ayette geçen ve “bal arısı” anlamına gelen “nahl” kelimesinden almıştır. Sure, “Allah’ın emri gelecektir!” ifadesiyle başlar.  Nahl arablar tarafında “Hurma ağacına da isim olarak verilir.

Nahl ﴾68-69﴿da şöyle buyurulur. “…Ve Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin. Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!” Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamında bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır”. Bir rivayete göre 70 peygamber balı övmüştür.  Bal şifa ya da mesela hafızayı güçlendiren bir nimet, bereket vesilesi olan ilahi bir atıfet, bir ikramdır.

Bal helal değil mi? Gelin, siz bal zannettiğiniz, şişesinde “bal” yazan o şeyi yemeyin. 1- Bal diye yediğiniz şey bal olmayabilir. 2- Yediğiniz bal zehirli. Hani, “Kaside-i Bürde”nin şairi, “Kaab b. Züheyr öyle diyor ya “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. 3- Yediğiniz/Yediğimiz balların çoğu arıdan çalınma. 4-Bu balların önemli bir kısmın zekatı verilmemiş.

Piyasada, tamamen glikozdan yapılmış, kimyasal olarak renklendirilmiş, kokulandırılmış, tadlandırılmış, arı yüzü görmemiş, sentetik bal mevcuttur. Bunlar zararlıdır. İnsanları aldatanlar bizden değillerdir. Allah (cc) bunların belasını versin.

Arılarda bit oluşuyor. Arı biti, balın kalitesini ve rekoltesini olumsuz yöne etkiliyor. Arı bitine  karşı tütsü şeklinde ilaçlar kullanılıyor. Varroosis, Varroa jacobsoni Oudemans adı verilen arı bitine ilk kez 1904’de rastlanmış. Ülkemizde 1978’de bal sektöründe büyük bir kayıp yaşanmış. Bunun üzerine Akarisid özelliğe sahip çeşitli kimyasal maddelerle yapılan mücadele dönemi başlamış. Günümüzdeki büyük ölçüde ABD’den ithal edilen bir ürün kullanılıyor. Kovana püskürtülen bu ürün, arı bitini öldürürken bala yapışıyor ve bu ürün arı bitini öldürürken arılarda da yorgunluğa sebeb oluyor. Hastalığı tedavi ederken ürün kalitesi ve rekoltesinde yine bir ölçüde düşüş olurken, bu ürün bal yoluyla bize geçiyor.

Bakın zaten zirai ilaçlar sebebi ile de hem arı ölümleri gerçekleşiyor, hem arılar polenlerden bu zehirleri bala taşıyor.

Halbuki, kovanların arasına ekilecek iki kök kenevirle arı bitinden kurtulmak mümkün. Tarım alanlarına ekilecek birkaç kök kenevirle de zirai zararlılardan kurtulmak mümkün. Arı ve bitkiler hem zararlılardan kurtulurken, daha fazla oksijen salını mi ile arıların ve bitkilerin sağlığı yanında ürün kalitesi ve rekoltesi artacaktır.

Yani demem o ki, arı bitine karşı kullanılan zehir, size de geçiyor. Kalite ve rekolte düşüyor, işletme maliyeti artıyor ve siz bunu da “yiyorsunuz”. Sesiniz çıkmıyor. Balınıza zehir katıyorlar, duyuyor musunuz. Tarlanıza kenevir ekmeye izin vermiyorlar, esrar korkusuna, ama tineri, kimyasal uyuşturuculara karşı, mesela aseton,  Solventler konusunda aynı şeyi söylemiyorlar. Kenevir tarlanıza kenevir dikerseniz Domuz da gelmez, köstebek de, tabi geni ile oynanmış kenevirlere değil. Fıtratı bozulmamış Kenevire köstebek de gelmez. Ama yasak kardeşim. Bu memlekette “taşları toprağa bağlamışlar, köpekleri sokağa salmışlar” Nasreddin hoca efendi hazretleri kitabul kahkahasında böyle buyurmuş. Ve bizler de güleriz bu ağlanacak halimize!

Bakın, kuluçkalıktaki bal hasat edilmeyip arıya bırakılmalıdır. Arının kendi ihtiyacı olan bal ve Polenle, yavruları için gerekli miktar bal kovanda bırakılmalıdır. Kuzulayan koyunun sütünün tamamını sağıp, yavrusuna suya süttozu katıp biberonla emzirmek neyse, arıya şerbet vermek odur. O balı arıdan ve yavrularından çalamazsınız. Rekolteniz ve kaliteniz düşer. İşçi arıları beslemezseniz zayıf arılar size yeteri kadar hizmet edemez.

Hırsızlık malda hayır yoktur. Onun şifası da olmaz bereketi de. Arılara da zulmetmiş olursunuz, insanlara da, kendinize de.. Kenarı Dicle’de bir bal üreticisi, arısının ürettiği balın tamamını alıp, onun payı olan rızgını çalsa, gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu”(!?).. Arınıza zulmetmeyin. Onların dili yok sanmayın, din günü o arılar da gelecek divana, bunu unutmayın. Arılarını korumayan kovan sahibi de, Arıların hakkını korumayan bürokratlar ve siyasiler de, o gün orada hesap verecekler. O balı alıp şifa bulmayan müşteriler de başınızın belası olacak!

Dahası da var. O arıların ürettiği balda, yoksulların da payı var. Zekat, Ticarette ve sanayi de %2,5, Tarım ve hayvancılıkta ortalama %10, Madende %20.. Alıp satıyorsanız, ya da bir şeyi alıp onu başka bir hale çevirip satıyorsanız %2,5. Tarım ve hayvancılıkta siz herkesten daha fazla hava, su, merada bitki kullanıyorsunuz ve siz emek veriyor, bakıyor, onların barınmasını sağlıyorsunuz, o zaman yoksulun payı %10, Toprağa vurup doğrudan aldığınız madenin %20’si yoksulun. Yani, kovandan aldığınız ham balın, mumu, poleni, sütü, balının %10’u yoksulun payı. Yolda kalanların, yurtların çıkartılanların, miskinlerin, dulların, yetimlerin hakkı.  Arının payı ile yoksulun payını, hasat’dan düşeceksiniz, sonra giderlerinizi ve  vergisini, hesaplayacak, balın fiyatını ona göre belirleyeceksiniz.

Bakın işte o zaman Allah bereket verir. Kalite artar, verimlilik artar, sağlık artar, imkan artar! Yoksa, yoksa, işte bugün olanlar olur! Deylemi der ki, (Helal para ile alınan bal, yağmur suyu ile şerbet yapılıp içilirse her derde deva olur.) Helal , temiz balı buldun, ama onu haram para ile yersen, ya da balın olduğu sofrada haram ve necis şeyler varsa, baldaki hikmet gidip yerine zulmet, arıların laneti gelir ha!

Bir de tabi cahillik etmeyeceğiz. Arıya zulüm de etmeyeceğiz. Biliyorsunuz Allah cahillere ve zalimlere yardım etmeyecek. Bir de insanları zehirliyor, yalan söyleyerek insanları aldatıyorsanız, onların zekatı vergisi, arısına bırakacağı pay da yoktur. Onlardan uzak durun, Allah’ın, meleklerinin ve kullarının laneti onların üzerine olsun, Allah cc iki cihanda onları zelil ve rezil etsin. Onlara göz yuman ve onlara yardım edenleri de tabi ki.

İnanın, Bal bir çok hastalığa şifadır. Ama her bal değil. Endemik tür bitkilerle sınırlandırılmış baş doğrudan ilaçtır. İlaç gibi kullanılması gerekir. Hangi bitki neye şifa ise, onun çiçeği ile sınırlı bal üretirseniz o, o hastalığın şifası olur. Çam balı vereme,  Ihlamur balı soğuk algınlığına, kenevir balı strese, Alzheimer’a, kansere iyi gelecektir. Anzer bu tür bir baldır. Dünyanın en zengin bitki örtüsüne sahibiz ama, eczanede satılacak türde bir bala maalesef sahip değiliz.

Genelde bitki çeşitliliği açısından en zengin bal Macahel balıdır. Koruyucu olarak bundan iyisi yok. Çiçek balı da, kestane balı da, çam balı da değerlidir.. Çam balı diyoruz da, o bal çamdan değil, çamı kemiren bir parazitin sırtından salgıladığı sıvıların arı tarafından toplanması ile bala dönüşüyor. O diğer ballardan farklıdır.

Bugün maalesef, sadece arı bitine karşı mücadele ya da zirai zehirlerden değil, çevresel tüm zehirler yanında tepemizden sıkılan zehirlerden de hem biz, hem arılar hem de bitkiler Chemistrail ile hepimizi bitkileri, hayvanları, insanları, havayı suyu toprağı zehirliyorlar. Arıları, kelebekleri, uğur böceklerini, karıncaları öldürüyorsunuz. Bunun hesabını vereceksiniz, elbet ,bir gün mutlaka.. Ayet öyle diyordu “Hayvanları öldürdüler, ve ekinleri talan ettiler.” Onlar zalimlerin ta kendileridir.

Evet, Arıların da bir Rabbi var, bizim de Rabbimiz olan. Ve herkese yaptığının hesabının sorulduğu, karşılığının verildiği bir gün var. Allah (cc)nin rahmet ve bereketinin nişanesi olan şeyler konusunda herkesin daha dikkatli olması gerek.

Bakın arıları kaybederseniz, arıların başına gelenler, sizin de başınıza gelecektir. Yani sadece balınızı kaybetmeyeceksiniz. Selam ve dua ile.

Abdurrahman Dilipak

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

Yorumlar
  1. Ahmed YAHYA dedi ki:

    KARDİNAL feto size “dilib.k” derdi.Bizim için siz “BAL” sınız. Var ol. Allah kalemine güç kuvvet versin.Belki ümmetin uyanmasına vesile olur