islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5622
EURO
34,7286
ALTIN
2.486,36
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C

BARIŞÇI YAHUDİLER … MESCİD-İ AKSA’YA  DA GİREBİLİRDİ

BARIŞÇI YAHUDİLER … MESCİD-İ AKSA’YA  DA GİREBİLİRDİ

Bütün insanlarla fıtrat kardeşi olduğumuz için Yahudilerle bir sorunum yoktur. Ama Müslüman da olsalar ırkçı ve zalim siyaset izleyenlere düşmanlığım vardır. Bu sebeple ırkçı ve zalim İsrail politikalarına da karşıyım. [1]

İnsanlığın telin ettiği İsrail zulümlerine karşı duyarsız davranan Türkiye Yahudiliğine karşı üzüntülerimi birkaç kez dile getirdiysem de imanım gereği onları üzecek ifadelerden özenle kaçınmışımdır.

İsrail siyaseti gibi, Odatv yazarı Yahudi RAFAEL SADİ’nin 04 Ocak 2023 tarihi “Yahudiler ve Hristiyanlar camilere giremez mi? “ başlıklı Hak adamı ! tavrıyla kaleme aldığı yazı da beni rahatsız etmiştir.

Kendi ülkelerinde varlık mücadelesi veren Filistinli iman ve fıtrat kardeşlerimizi barış karşıtı  saldırganlar  olarak niteleyen yazar, gerçekleri tespit ederek sebeplerine inmeksizin  şöyle yazıyor:

Filistin Otonomi Yönetimi ve Hamas, Yahudilerin özellikle camilere girmesini bir türlü kabullenemiyorlar. 

Anında tepki veriyorlar. Ya taş atıyorlar,  saldırıyorlar ya da provokasyondur deyip Birleşmiş Milletlere şikayet ediyorlar.”

Yazar üstelik  55 ülkeden gelmiş olmayı ve 1967 yılında gerçekleşen savaşı ve sonrasında yapılan  işgal  ve  ilhakı  Filistin’i yalnızca İsrail toprağı olarak  görmenin de tartışılamaz meşru sebebi olarak görüyor.

Bu kafa adil değildir, Filistinliler yanısıra İsrail Yahudilerine de, ülkemiz Yahudileri dahil dünya Yahudiliğine de güven ve huzur sağlamayacaktır. Nitekim baskıcı İsrail politikaları sebebiyle şartlar Yahudilik aleyhine gelişmektedir. Ama basiret nerede?

İnsan olarak sağduyulu Yahudilerin bile aşırılık olarak nitelediği girişimleri makul görmek de aşırılık nedeni olabilecek bir azgınlıktır. Politikacılar gibi yazarlar da haddini bilmelidir.

Ben bu yazımda, başlığa aldığımız konuyu cevaplandırmak istediğimden mevzuyu bu yönüyle ele alacağım.

1.) Önce şu hakikati açıklayalım: Yahudilik, Hristiyanlık ve Muhammedilik diye bir DİN yoktur.

Hz. Adem den Hz Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin tebliğ ettiği, Kur’ân’daki adı ed-Din ve İslam olan tek din vardır. Hz. Nûh da İbrahim de, Musa, İsa ve Muhammad de bu dinin peygamberleridir.

Allah’ın, insanlığa son mesajlarını içeren Kur’ân’ın sunduğu iman esaslarından biri Hz. Davud ve Süleyman dahil bütün peygamberlere, diğeri Tevrat, İncil ve Kur’ân dahil bütün kutsal kitaplara iman etmektir. (Bakara 2/136; Maide 5/68)

Bu sebeple Hz Musa, Davud ve Süleyman yalnızca Yahudilerin değil bizim de kutsallarımızdır.

Kaldı ki tahrif edilen Tevrat’ta Hz. Davud ve Süleyman’a iftiralar yağdırılırken [2] Kur’ân’da Hz. Davut, kuşların ve dağların kendisiyle birlikte Allah’ı zikrettiği bir Peygamber olarak anılır. (Sâd 38/ 17-18)

Hz. Süleyman da melik Peygamber ve güzel kul olarak nitelenir. ( Sâd 38/30)

Hz, Musa’nın ve dolayısıyla  Davud ve Süleyman’ın tebliğlerinde zekât yanısıra namaz da vardı. Bu iki görev İsrail oğullarına da farz kılınmıştı. (Bakara 2/11; Maide 5/83)

Zalimler tarafından  yıkılıncaya kadar hiç şüphesiz Süleyman mabedinde namaz kılınarak da ibadet ediliyordu. Bu sebeple Süleyman mabedi biz Müslümanlar için de tarihî bir kutsaldır.

Süleyman mabedinin üzerinde kurulduğu ileri sürülen ve bu mabedin ibadethane olma işlevini sürdüren Mescidi Aksa da Yahudiler için bir değer olmalıdır. Bir diğer anlatımla bu günkü Mescid-i Aksa Süleyman mabedini de temsil etmektedir.

2.) Muhammed’in Kur’ân ile tebliğ ettiği din anlamına İslam, Kur’ân ayetleriyle camileri koruduğu gibi Havraları ve Kiliseleri de korur. Dolaylı olarak yıkılmalarını da yasaklar.

Onlar ki yalnızca, ‘Rabbimiz ALLAH’tır, dedikleri için haksız yere ülkelerinden çıkarıldılar. ALLAH halkın bir kısmını bir kısmına karşı savunmasaydı içlerinde ALLAH’ın isminin çokça anıldığı manastırlar, kiliseler, sinagoglar ve mescidler yıkılırdı. ALLAH kendisine yardım edenlere elbette yardım edecektir. ALLAH Kuvvetlidir, Güçlüdür.” (Hac 22/40)

Aziz peygamberimizin uygulamasına  göre camiler Mescid- Nebi örneği ile Necran Hristiyanlarına ibadete açıldığı gibi Habeşli sanatçıların kılıç kalkan oyunlarına da sahne kılınmıştır. Dolayısıyla  Yahudiler de Hristiyanlar da, başta Mescid-i Haram olmak üzere bütün camilere girebilir, avluları  ve çevresinde dolaşıp dinlenebilir.

3.) Yüce Kitabımız Kur’ân’a göre Yahudiler ve Hıristiyanlar Mekke’deki Mescid-i Haram’a girebildikleri gibi haç ibadetine de katılabilirler.

Kur’ân’ın getirdiği yasak yalnızca müşrikleredir. Bu günün ifadeleriyle deistlere ve din tanımaz laikleredir:

Siz ey iman edenler! Bilin ki şirki karakter haline getiren herkes baştan ayağa pistir. Bu nedenle, bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ekonomik krizden endişe ediyorsanız, unutmayın ki gün gelir, Allah dilerse sizi lutfuyla bolluğa kavuşturur: Zira Allah geçmişi ve geleceğiyle her şeyi bilendir, her işi yerli yerinde yapandır.” (Tevbe 9/28)

Yahudiler Camilere Girebilir

Hulâsa Yahudiler ve Hristiyanlar camilere girebilirler, çevre alanlarında dolaşabilirler. Mirasına sahip çıkmakla yükümlü olduğumuz aziz ecdadımız

Osmanlının 400yıl devam eden  Kudüs egemenliği de bunun kanıtı değil midir?

Gerçi bu gününün Filistinlileri dünün Müslümanları gibi değil ama onlar da Yahudiler gibi varlık mücadelesi verdikleri için mazur ve haklıdırlar.

Ana mesele müdahale edilmesi gereken İsrail’in ırkçı ve zalim politikalarıdır.

Çözüm adalettir ve adalet bizim ibadet görevimizdir, dünya ve âhiret saadet sebebimizdir:

Ey iman edenler! Allah için gerçeğe şahitlik ederek adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun! Bir kişi veya topluma karşı duyduğunuz öfke, onlarla ilgili vereceğiniz kararlarda sizi adaletsizliğe sevk etmesin! Siz her zaman, herkese karşı adil davranın! Çünkü Allah’ın sevgisini kazanmak için en uygun olan davranış, düşmanlarınıza karşı bile olsa adaletten zerre kadar ayrılmamaktır.

O hâlde, Allah’tan gelen ilkeler doğrultusunda hayata yön vererek, kötülüklerden titizlikle sakının! İyi bilin ki Allah, yaptığınız her şeyden haberdardır.“ (Maide 5/8)

Ali Rıza Demircan

Anahtar Kelimeler: İsrail, zulüm, Mescid-i Aksa, Süleyman Mabedi ,adalet

 

[1] Ele geçen her adamın gövdesi delik deşik edilecek ve tutulan her adam kılıçla düşecek, yavruları da gözler önünde yere çalınacak, evleri çapul edilecek ve karıları kirletilecek. (İşaya 13/15-16)

[2]  1. Kırallar 11/3; II. Samuel 11/3-5

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.