islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
17°C
Pazar Az Bulutlu
18°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
17°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Batı’nın Bencilliği ve İki Yüzlülüğünün Temelleri

Batı’nın Bencilliği ve İki Yüzlülüğünün Temelleri
8 Aralık 2017 08:05
A+
A-

Gün geçmiyor ki, Batı”nın ahlak ve mantık dışı herhangi bir tavrı ve politikası ile karşılaşmayalım. Bu tavır, bir bakıma bizim için olumlu yöne de sahip. Çünkü, son on-onbeş yıldır yaşanan dünya çapındaki olaylarla, Batı”nın insanlık ve hak alanında sadece “çifte standard” değil, ikiden fazla standart içinde olduğunu söylemek lazım. Aslında böyle bir tavır ve anlayış, “standardı olmamak” demektir. Çünkü, standartların ve prensiplerin olmadığı bir dünyada “keyfiliğin” olacağı, herkesçe bilinmektedir. İnsanlık, her gün Batı”nın ruh dünyasının kirliliğini ve sapkınlığını yaptığı yanlış ve akıl dışı çabalarıyla görmeye devam ediyor.

Batı”da Rönesans ve Reform hareketlerinden sonra, batı; bir yönüyle ilerlerken, bir yönü ile geriye doğru gitmiştir. Bilgi ve teknoloji alanında ileri hamleler içine giren batı, kilise ile birlikte yokluğa mahkum ettiği manevi dünyasını, yeni değer ve yol haritaları ile aklıyla oluşturmaya çalışmıştı. Bu konuda ilk hareket, Hümanizm idi. Hümanizma ile batı, eski Yunan”nın çok tanrıcılığına, daha doğrusu insanın keyfine ve hevesine uyan bir dine doğru yöneliyordu. Burada, kilisenin temsil ettiği Tanrı”yla bir hesaplaşma da vardı. Çünkü kilise, Tanrı adına batı insanının ruhi ve manevi dünyasını kontrol altına almış ve onu baskı altında tutmuştu. Böylece Hümanizm ile bir insanlık dini gündeme geliyor ve Ogüst Comte ise, bunu önce bilimsel, daha sonra da dini bir yapıya kavuşturuyordu.

Hümanizmden sonra, batı”nın yöneldiği ikinci kutsal”ı (!) Milliyetçilik idi. Hümanizmin, siyasi yönü ırkçı ve kendini merkez haline getiren egosetrik (ben merkezli) bir ideoloji olan Milliyetçilikti. Bu iki yaşama felsefesi de, sonuç olarak eşyayı kutsallaştıran ve onun için yapılacak her türlü eylem ve hareketi meşru sayan pragmatizm”e (menfaatçilik) yol açtı.

Batı”nın hayat felsefesini temsil eden Hümanizm, Milliyetçilik ve Pragmatizm üçlüsü ister istemez sömürgeci ve saldırgan bir politikayı ortaya çıkardı. Burada da, Makyavelizm”le ortaya çıkan “iki yüzlülük” tavrı kendisini gösterdi. Böyle bir anlayış ile, batı”nın hak ve adaletten yana olması düşünülemezdi.  Dolayısıyla bugünkü batı, dünün yanlış ve insanı insanlığından uzaklaştıran ideoloji ve teorileri ile dünyada hep zulmün, sömürünün ve ikiyüzlülüğün sembolü oldu.

Uluslar arası anlaşmalar, paktlar, işbirliği çalışmaları, güvenlik sözleşmeleri, insan hakları, savunma görüşmeleri gibi birçok harekettte, batı, hiçbir zaman dürüst ve ahlaklı bir tavır sergileyemedi. Çünkü, kendine hayat tarzı olarak seçtiği kavramlar ve onlara uygun yaşayış felsefesi, bu tür fazilet ve ahlak değerlerini kabul etmesini engelliyordu.

Son yıllarda ortaya çıkan; Filistin, Eritre, Irak, Mısır, Tunus, Sudan, Suriye, Myammar gibi bölgelerde meydana gelen hadiselere batı”nın ilgisizliği ve bunun ötesinde zalimleri desteklemesi, onun insani değerlerini kaybettiğini; ihtirasları ve içgüdüleri ile hareket ettiğini gösteriyor.

İnsanlık, hiçbir zaman insani olmayan değerler ile bir yere varamaz. Bir başarıyı ve huzuru elde edemez. Batı”nın ve onun vurucu güç Amerika”nın İslama ve kendi dışındaki değerlere karşı amansız savaşı, onun haksızlığını ve suçunu ortaya koyabilecek psikolojik travmayı göstermektedir. Şunu bilelim ki, bir insan haksız olduğu sürece, korku ve çelişki içindedir. Onun karşısına çıkacak en güçlü tavır, inanç ve kararlılık içinde bu haksız ve ruhsuz kuvvete karşı durmaktır. Çünkü, haksızlıkla başkalarına zulmedenler, kendi korkularıyla yüzleşemeyecek kadar zayıf ve zavallıdırlar.

Batının bencilliğine karşı, hoşgörüyü yaymak; ikiyüzlülüğüne karşı doğru ve dürüst bir anlayışı hakim kılmak, çok büyük bir meziyet ve onur kahramanlığıdır. Ayrıca, aydınlık bir geleceğin de habercisidir. Batı dışı toplumlar, bu dengesiz ve histerik davranışa karşı inanç ve sorumluluklarını taşıyarak, dünyayı kan gölüne çeviren bu modern (!) toplumlara yeniden bir “insanlık dersi” vermelidirler.

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.