islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5700
EURO
34,7581
ALTIN
2.495,33
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
15°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
20°C

Berdel Yerine Evlendirmeyi Kolaylaştıralım

Berdel Yerine Evlendirmeyi Kolaylaştıralım

Berdel Evlilikleri Artıyor

Şanlıurfa’da ekonomik kriz sebebiyle çocuklarına düğün yapamayan dar gelirli aileler, çareyi berdel’de arıyor. Siverek’e bağlı Karacadağ Beldesi’nin Yaygılı ve Uzunziyaret köylerinde ikâmet eden Cerabi aşireti mensuplarından Karataş ve Dinek aileleri, başlık parası yüzünden çocuklarını berdel usulü ile evlendirdi. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde törelerin halen hüküm sürmesi sebebiyle gençlerin hür iradeleriyle evlilik yapma şanslarının çok az olduğunu belirten Eyyüp Tasni, “Benim kız kardeşim olmadığı için, evlendiğim zaman 50 koyun ile 1992 yılında 700 milyon lira başlık parası verdim, halen bunun acısını çekiyorum. Şimdi benim durumuma düşmemek için bazı aileler, başlık parası yerine kız çocukları varsa berdel edip çocuklarını evlendiriyor.” dedi.

Berdel Yerine Evlendirmeyi Kolaylaştıralım

Kızların iki aile arasında değiştirilmesine dayanan eski bir töre olan Berder veya Bedel evliliği, halen Doğu v e Güneydoğu Anadolu’da uygulanan bir evlenme türüdür. Bu tür evlilik; hem kızı, hem de oğlu olan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını, hem de oğullarını, birlikte evlendirmeleri suretiyle meydana gelmektedir. Bu durumda özellikle başlık ödemenin halen yaygın olduğu bölgelerde bilhassa maddî sıkıntı içinde olan bir aile, evlenme çağındaki kızını veya oğlunu evlendirmek istediği zaman, benzer durumda olan bir aile ile anlaşmaktadır. Bu yolla kurulan bir evliliğe “kız değiş tokuşu” veya “değişik usulü” ismi de verilmektedir.

Bu tür bir evlilik uygulaması, her ne kadar evlilik maliyetlerini azaltıyorsa da ileride birçok psiko-sosyal sorun da doğurabilmektedir. Hassaten çiftler arasında sevgi hâsıl olmamış ve evlilikler de daha çok büyüklerin hatırı için kerhen yapılmış ise, çiftler mutsuz bir hayat yaşayabilmektedir. Diğer taraftan bu gibi evlilikler, aşiret, akrabalık ve(ya) dayanışma sistemlerin bir parçası olduğu için, mesela çiftlerden birinin boşanması halinde, töre gereği, diğer çift de, ne kadar mutlu olsalar da olsun, boşanmak durumunda kalmaktadır. Ekonomik gerekçelerin yanında İslâm’da yeri olmayan bölgesel töre, âdet, örf ve geleneğin bir yansıması olan berdel evliliklerinin önüne geçmek, toplumsal huzurun temini ve mutlu yuvaların tesisi için zaruridir. O halde neler yapılabilir? İşte size asr-i saadetten çözüm ihtiva eden bir anekdot.

Peygamberimiz (sav) Tarafından Zina Düşüncesinden Vazgeçirilen ve Evlendirilen Bir Genç

Ensar’dan olan Cüleybib, oldukça yoksul olmanın yanında boyu epey kısa ve yüzü de hayli çirkin genç bir sahabi idi. Çevresindeki insanlar, genelde onun görüntüsünden hoşlanmazdı. Bazıları da onun dış görünüşünü ön plânda tutarak, hakkında olumsuz değerlendirmelerde bulunurdu. Bazıları ise ona hiç ilgi göstermezdi. Hele hele kızlar, ondan hep uzak dururdu. Kimse onunla evlenmek istemezdi. Ama delikanlı olması hasebiyle şehevî duyguları onu günaha çağırmaktaydı. Cinsel arzularının esiri olmaya yüz tutan Cüleybib, durumunu arz etmek için çareyi Hz. Peygamberde (sav) bulmuştu. Bu ruh haliyle ashabıyla beraberken Allah Resulünün (sav) huzuruna gelir ve ona (sav) şöyle der:

“Ey Allah’ın Elçisi! Zina etmem için bana özel izin ver!” Orada bulunan sahabiler, bu istek karşısında şaşırır ve panik içinde Cüleybib’i susturmak ister. Ama Nebiler Serveri (sav) duruma müdahale ederek, ashabına uyarır ve “Onu kendi hâline bırakın” dedikten sonra onu yanına çağırır. Aralarında şu diyalog yaşanır:

“Ya Cüleybib, bak beni şimdi iyi dinle: Böyle bir şeyin senin annenle yapılmasını ister miydin?” “Anam babam Sana feda olsun Ey Allah’ın Resulü, istemezdim. Hiçbir insan da anasına böyle bir şey yapılmasını istemez!” “O halde senin bir kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin?” “Canım Sana feda olsun Ya Resulullah, istemezdim. Hiçbir insan da kızı için böyle bir şey yapılmasını istemez!” “Halanla veya teyzenle böyle bir şey yapılmasını ister miydin? “Hayır, Ya Resulullah, istemezdim!” Kız kardeşinle ister miydin bir başkası onunla zina etsin? Hayır, hayır, istemezdim!” Peygamberimiz (sav) son tahlil kapsamında nihaî değerlendirmesi şöyle yapar: “İşte Cüleybib! Hiç kimse halasıyla, teyzesiyle ve kız kardeşiyle zina edilmesini istemez.”

Bu mantıkî kıyaslama yöntemi ile akıl plânında Allah Resulü (sav) Cüleybib’i ikna eder. Cüleybib, düşünce boyutuyla da olsa arzularının bu şekilde gerçekleştirilmesinin doğru olmadığını ve cinsel isteklerin gayri meşru yollardan hayata geçirilmesi hâlinde sosyal düzenin bozulacağını çok iyi anlar. Ardından Peygamberimiz (sav) elini bu gencin göğsüne koyar ve şu dua ile onu manevî yönden de bütünüyle rehabilite eder: “Allah’ım! Bunun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu muhafaza buyur.” Peygamberimiz (sav), Cüleybib’i artık her yönüyle rehabilite etmişti. Bu ikna yöntemi ve özel duadan sonra Cüleybib, cinsel iştiyakını kontrol altında tutmasını öğrendi, rastladığı namahremlere asla göz dikmedi. Artık o, Medine’nin en iffetli genlerinden biri hâline gelmişti.

Ama buna rağmen Peygamberimiz (sav), bununla yetinmedi ve onu evlendirmek için fırsat kolladı. Çünkü herkesin olduğu gibi Cüleybib’in de evlenme hakkı vardı. Onun yoksul, cüce ve(ya) çirkin olması, bu temel hakların hayata geçirilmesinin önünde bir engel teşkil etmemeliydi. Onun için Peygamberimiz (sav), bir vesile ile Ensar’dan soylu bir ailenin kızına talip oldu. Kızın babası, “Annesiyle bir konuşayım.” dedi. Hanımının yanına giderek, Resulullahın (sav), kızlarını istediğini söyledi. Kadın, “Memnuniyetle!” dedi. Kızını Resulullahın (sav) kendisi için istediğini zannetmiş. Sonradan Cüleybib için olduğunu öğrenince, hanımı büyük bir tepki göstererek kesin bir dille “Hayır.” dedi. Bunun ötesinde “Hz. Peygamber, Cüleybib’ten başkasını bulamamış mı da bizim kızımızı böyle birisine istiyor” diye ileri geri söylenmiş.

Bütün bunları duyan kızı, “Allah’ın Resulünü mü reddediyorsunuz? Beni Cüleybib’e verin. Çünkü Resulullah (sav), hiçbir zaman benim zararımı istemez.” diyerek, Peygamberimize (sav) olan bağlılığını gösterdi. Şaşkınlıklarını üzerinden henüz atamayan annesi ve babasına bu sefer kızları ilgili âyeti hatırlattı:

“Allah ve Resulü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzâp Suresi/33; Âyet: 36)

Kızlarının bu uyarısı üzerine kendilerine gelen anne ve baba ”Çok doğru söylüyorsun yavrum,” dedi. Bunun üzerine kızın babası, Peygamberimizin (sav) yanına geldi. Kızlarını Cüleybib’e vereceklerini söyledi. Bu habere sevinen Peygamberimiz (sav), daha sonra evlilik hazırlıklarını yapabilmesi için, yoksul Cüleybib’e maddî destekte bulundu.

Ezcümle

Gençler, hür iradesi ve gönül rızası doğrultusunda sevdikleri, benimsedikleri veya uygun buldukları kişilerle evlilikler yapabilmelidir. Sağlıklı evlilikleri engelleyen ve dolayısıyla İslâm’a aykırı zorlayıcı, gayri âdil ve zalimane âdet ve gelenekler yerine Sosyal Sünnete uygun kolaylaştırıcı, sevdirici ve kaynaştırıcı yaklaşımlar tercih edilmelidir. Evlenmeye engel gibi görünen ekonomik sıkıntılar ise, fedakârlık, kanaat, tasarruf, israftan kaçınma, cömertlik, isar gibi ahlâkî meziyetlerle kısacası sosyal yardımlaşma ve dayanışma ruhu ve şuuru ile çözümlenmelidir. Bir toplumda ancak bu şekilde mutlu ve sağlıklı evlilikler meydana gelebilir. Böyle evlilikler ise, toplumun bir lüksü değil, gayesi ve varlık sebebidir.

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

ETİKETLER: Şanlıurfa
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.