islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3791
EURO
34,6042
ALTIN
2.386,81
BIST
10.045,74
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Çarşamba Az Bulutlu
17°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Az Bulutlu
18°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C

Boş Zamanı Olmayan Müslüman

Boş Zamanı Olmayan Müslüman
16 Haziran 2023 09:38
A+
A-

 

Her gayr-i müslim kendi zamanını sahte ve bir o kadar batıl dünya formuyla yaşar. Hayat, tüm ihtişamıyla Müslümana sunulmuş bir nimettir. Yine İslam haricindeki geleneklere göre “şimdiki zaman” denen anlar dahil tüm tarih, “muhteşem gelecekten” doğar. Bir başka ifadeyle diğer tüm kültürel sistemler tarih boyunca öğrettiler ki şimdiki zaman bir şekilde, somut ve bilinçli bir şekilde iman ettikleri kesin sandıkları özel ve ihtişamlı ama bir o kadar sahte istikballerinden üretilmiştir. Onlara göre muhteşem geleceği yaşamak olarak anlaşılması gereken dindar olmak, olması muhtemel “insani” bir gelecek olduğundan şimdiki zamanda yaşayabilmek için çok önemlidir.

Diğerlerinden farklı olarak “senkron bir zamanda”, yani tüm zamanın ve alemlerin Rabbine kulluk eden, devrin barizi, asrın mağdurlarının hamisi Müslüman, kendine ait sorunlara, değerlere hakim özüne ait geleneğini inkar etmeden özümseyerek irfan ile bizzat “zamanın ruhuyla” kendi anlar ve çözer. Her an Rabbin huzurunda yaşamak, ihsan makamı onun için ideal zamandır. Halbuki bir Hıristiyan, Kilisede evrahistiya ayiniyle kurup kaldırdığı kutsal sofra etrafında kurguladığı istikbalde İsa Mesih’in kuracağı altın çağla haşir neşir olarak şimdiyi kurgulayarak yaşarken, Yahudi ise Davud krallığına benzettiği geleceğin yeryüzü krallığını şimdiki zamanda “tekrarlayarak” sürekli yaşayıp durur. Budist veya Hindu ise Nirvana’nın çarkının dünyaya  “ruh göçüyle” zorlu girdaplarla dolu derin çakraları içinde devinim halinde olup durur.

Roma Pagan/putperestleri için ideal emperyalist geleceğin görkemli anlarının ipuçlarını veren boş zamanlar, sınıfsal ayrışmalar içinde bağımsız formdaki resmi işlerin dışındaki mükemmel geleceği yani fiziksel zevk ve eğlence zamanını anlık kısa süreliğine sözde yaşatırlar. Pagan Roma’yı dirilten Aydınlanma sonrasında ise Avrupa üst sosyal tabakaları için temsil alanı olan boş zaman ileride yapılmak istenen her bir anın kısa bir şekilde yaşanması demek olan lüks, haz ve israf anlarıdır. Postmodern seküler insan ise bugünü iyi inceler ve eli kulağındaki sübjektif geleceğinin üretmiş olduğu “anı yaşar” (carpe diem) . Bunu her zaman kendi öznel geçmişi içinde yapmış ve yaşamıştır; yani deneyiminin bagajında biriken geleceğe dair fikirlerini aramak için hayallerle dolu hafızasını sürekli canlı tutar. Gelecekte olmasını istediği şekliyle kendini tam olarak sunan seküler insan, her biri gelecekten bir maceracı hayalle inşa ettiği geçmişin sahnelerini, durumlarını, olaylarını sürekli akılda diri tutarak, maceracı hafızasının, onu yeniden yeniden etkinleşmesini sağlayan geleceğin kendisi olduğunu anlar. Bu yüzden gelecek o kadar önemlidir ki, hem diğer dinler hem de seküler postmodernizm, insanın aslında onu oluşturan ağırlık merkezini kendisinden önce gelen anları (tarih), kronik şizofren şimdiki zaman olduğunu anlatır. Anlara boyun eğmiş insan, “bir oyun insanına” (homo ludens) dönüşür durur.

Halbuki İslam; aciz insani ve bir o kadar doğal/fıtrata uygun şimdi zamanın (Asr) insanı, dünyasını ve ona ait gelecekte tutacak her şeyin geleceğini kendi devinimi içinde inşa edeceğini (kendi eceliyle yaşayacağını) öğretir. Daha kısa bir ifadeyle gelecek, şimdiki zamanların, birikmiş anların toplamı olup tek bir ifadeyle şimdi zamanın kendisidir. İnsan, amelleriyle, biriktirmiş oldukları, yaptıklarıyla ve en önemlisi kazandıklarıyla cennetini veya cehennemini “inşa eder”. Anın şuuruna sahip olmak Rabbin huzurunda ihsan makamı kadar tesirli olarak öznel kimlikle yaptığı iyiliğini, aydınlığını, berraklığını ve sükûnetli yaşlılığını kopukluk olmadan teşekkül ettirir durur. Bir zamanların şimdiki zamanları olan geçmiş bile istikbalin inşasından başka bir şey değildir. kronolojiden uzak, fenomen değeri yüksek senkronize zamanlarda yaşayan Müslüman için her an müspet bir amele dönüşen “salih eylemler dizisi üretici kaynağı olarak değerlidir.

İslam, insanın kendi derin uykusundan uyanmasını, diğer insanlara neyin iyi neyi kötü olduğunu öğretmesini, onları da uyandırmasını, mevcut durumuyla yetinmeden aksine onu daha iyi bir konum için terk ederek her zaman yeni hedefler belirlemesini; eylemlerinin, düşüncelerinin ve mefkürelerinin de koruyup kollayıcısı olmasını ondan ister;  böylelikle kafire terkedilmemiş “yeryüzünün hadim efendi, halifesi” gibi davranmasını emreder.

Neticede İslam, diğerlerinden farklı olarak insana bir işi tamamladığında boşluk anının oluşacağını dolayısıyla hemen yeni bir işe koyulması gerektiğini buyurur.  Ancak İslam, bu iki sürecin ne olursa olsun dinamik olarak önemli bir metafizik hedefe yani “Allah’ın huzuruna çıkmaya yüzü olanlardan olmaya” yönelik olmasını ve onu doğrudan inşa edeceği her zamanı önemsemeyi tüm insanlara şöyle ilan etmektedir: “Rabbe rağbet et”.

Prof. Dr. Mustafa Alıcı

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.