islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
35,4621
EURO
36,6331
ALTIN
3.078,10
BIST
9.799,37
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
9°C
İstanbul
9°C
Az Bulutlu
Cuma Parçalı Bulutlu
10°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
11°C
Pazar Az Bulutlu
11°C
Pazartesi Az Bulutlu
11°C

DÜŞŞEHİR 3 KUDÜS         

DÜŞŞEHİR 3 KUDÜS         
10 Ocak 2025 15:50
A+
A-

DÜŞŞEHİR 3 KUDÜS                                                                         

Kudüs, üzerinde belki de en çok yazı ve şiir yazılan şehir…

Düşlerin kenti, düşenlerin kenti, düştükçe güçlenerek yeniden ayaklananların kenti. Tarihin besleyip büyüttüğü şehir. Semavi dinlerin ortak kenti. Her soluğu ilahiyat, her cümlesi ilahi, her zerresi maneviyat barındıran Kudüs. Davut peygamberin, Süleyman peygamberin soluklarının sokaklarında hala hissedildiği, efendimizin miraca yükselirken etrafa yaydığı nebevi nurun aydınlattığı şehir. Bir nevi peygamberler resmi geçidine şahitlik etmiş şehir.

Ancak tahrif edilmiş Tevrat ve İncil’in savunucuları; Kur’an’ın ‘’Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. «Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır» dediler.’’ (Bakara 285) mesajındaki incelik, kuşatıcılık ve evrensellik ilkesini görmezden gelerek Kudüs’te tarih boyunca zulmün bayraktarlığını yaptılar.       

Adın hüzünle anılır nicedir nice gönüllerde. Her taraftan kuşatılmış bir güzelliksin sen. Senin canını acıtmak için sakinlerine ve seni sevenlere zarar veriyor çağdaş zalimler. Siyonizm mikrobu emperyalistler tarafından senin topraklarına zerk edildiğinden beridir sağında solunda yer alan şehirlerde masumlara insanlık dışı her türlü muamele yapılmaktadır. Dün Sabra ve Şatilla’da bugün Gazze’de… Yarın, kim bilir hangi mazlum coğrafya bu kan emici zalimlerin hedefinde olacak? Bu yüzden ‘’Adın kalbimde yara/Ne doğurgan bir şehirsin Kudüs/Yeni adlarla büyüyorsun/Acılarına/Doğmamış çocukların çığlıklarını katarak/Yürüyorsun yarınlara/Adın kalbimde yara’’ dizeleri savruluyor gönülden sayfalara.

Ümmetin yüzyıldır kanayan yarası, bitmeyen acısı ve kardeş hasretisin Kudüs. Kabe’nin hem fiziksel hem manevi ikizi Mescidi Aksa’ya ev sahibi Kudüs. İsra’nın ara durağı, peygamberle birlikte göğe yükselme arzusundaki Muallak Taşı’nın aşk odağı Kudüs…

Adını her andığımda İsra mucizesi gelir aklıma önce, Halife Ömer’in fetih sonrası sokaklarında dolaşmasını hayal ederim sonra. Topraklarında İslâm yeşerdiği günden bu yana düşmanların çoğaldı senin. Haçlılar defalarca tarumar etmek istedi her bir yapını. Her seferinde bambaşka kahramanlar çıkıp seni emin bir beldeye dönüştürmeye çalıştılar. Bunu yaparken kalplerindeki iman yol gösterdi onlara. Başka bir sıfatı adlarının yanına koymayı düşünmediler. Hemen hepsi Kudüs’ün, Mescidi Aksa’nın gönüllü bekçisi bir murabıt olmayı yeter rütbe olarak gördüler.

Hem seni hem Mardin’i gezenler birbirinize benzerliğinizden bahsederler. Ben de şimdi Mardin sokaklarında dolaşırken seni de anmaya başladım. Buradan soluğumu sana yollamaktır niyetim. Bir gün ben de Kudüs şairi Nuri PAKDİL gibi kavuşabilirsem sana, orada da Mardin’in sokaklarında gezerken biriktirdiğim özlemleri sunacağım sana. Ne demişti senin için PAKDİL: ‘’Gel/Anne ol/Çünkü anne/Bir çocuktan bir Kudüs yapar/Adam baba olunca/İçinde bir Kudüs canlanır/Yürü kardeşim/Ayaklarına bir Kudüs gücü gelsin.’’                                                      

Sen direnişin sembolüsün. Sen mücadelenin ışığısın. Sana ayarlanıyor şimdi coğrafyalarda direniş ve özgürlük saatleri. Ancak yalnız bırakılmanın bir adı da sensin maalesef. Bizler sana sadece güzellemeler yapıyoruz sanki. Kırmızı çizgimiz, diye bağırmalarımızın ardında bir şey yapamamanın mahcubiyeti var aslında.

Sokaklarında, çarşılarında, evlerinde yaşayanlar; seni yalnız bırakmamanın gururuyla sahipleniyorlar seni. Siyonistlerin bütün engellemelerine rağmen camilerde toplanıp Kudüs’ün evlatlarının senden vazgeçmediklerini görüyoruz her vakit. Ancak yine de yalnız bırakılmış olmanın hüznünü dağıtmıyor hiçbir çaba. Bir bilinç oluşmadıkça, bir olma bilinci oluşmadıkça inananlar arasında sen oradan bize hem hüzünle hem de sitemle bakmaya devam edeceksin biliyorum. Göğüs kafesinde kalp taşıyanlar bu duruma kahretmekle kalacak belki de.

Kudüs, sen elbette bir gün özgürlüğü bütün hücrelerinde hissedeceksin. Sokaklarında çocuklar, kadınlar ve yaşlılar rahat rahat dolaşacaklar.  Mescidi Aksa’ya zalimlerin askerlerinin kontrolünde değil akranlarıyla kol kola saf tutmaya koşacak gençler. Kubbetü’s Sahra, fotoğraf karelerinde daha parlak bir sembol olarak görünecek.

Şimdi M. Akif İnan’ın Mescid-i Aksa şiirinde bize kızgınlığını buraya aktararak senden ayrılıyorum; bir gün sana kavuşma arzusunu da not düşerek tarihe.

‘’Şimdi kimsecikler varmaz yanıma /Resulden yoksunum, tek ve tenhayım. /Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı /Çöllerde kayıp bir yetim vahayım.  Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/ Götür Müslüman’a selam diyordu. / Dayanamıyorum bu ayrılığa/Kucaklasın beni İslâm diyordu.’’                  

Kudüs, ey Kudüs…

EYYUP YÜKSEL

MİRATYOUTUBE

MİRATHABER.COM

ETİKETLER: kudüs, ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.