islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5997
EURO
34,8019
ALTIN
2.497,50
BIST
9.472,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Açık
20°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
21°C
Salı Az Bulutlu
22°C

Eni Boyu İle Dünya

Eni Boyu İle Dünya
2 Ekim 2022 09:00
A+
A-

Elhamdülillah mü’miniz. Mü’min olduğumuz için de gördüğümüz ve göremediğimiz her şeye imanımızın gereği gibi bakıyoruz. Gözümüz beyaz görse de imanımızın kara dediğini kara olarak biliyoruz. Üzerinde bulunduğumuz dünyaya bakışımız da böyledir. Sevgili Peygamber aleyhisselam efendimizin dünyayı, ‘bir sinek kanadı kadar’ dahi değeri yok olan bir isim olarak önümüze koydu. Şu kadar metre kare arsası filan yerde servet ediyor olsa da bizim için dünya, sinek kanadı ile tartılacak kadar basittir. Böyle iman ettik, böyle bir imanla Rabbimizin huzuruna çıkmak istiyoruz.

Dünyanın bu değersizliği, iman ettiğimiz için şaşmaz bir kural olduğu kadar, onun süre gelen gerçeği de bunu doğrular. Faniliği onu değersizleştirmektedir. Kendisi de fanidir, üzerindeki herkes ve her şey de fanidir. Ne kendisi kalıcıdır ne de üzerindeki bir canlıya kalıcılık vermektedir. Huysuz bir binek hayvanı gibi ne zaman tepinip üzerindekini atacağı belli değil. Çiçeği solan bir dünyada yaşıyoruz. Suyu kuruyan, sıcağı kavuran, soğuğu üşüten dünyamız var. Çalışmayanı doyurmuyor, doyurduğunu korumuyor. Hastalığı salgın, tehlikesi yaygın bir dünyamız var. Uyumayana yar olmaz, uyuyanına göz kırpmaz bir dünya. Bulut gibi yürür üstümüzden; gölgeler, ıslatır ama bildiğini yapar. Bulutu alıp götüremediğin gibi onu da avucuna alıp götüremezsin.

Altında barındırdığı ölüleri, üzerinde yürüttüğü dirilerden kim bilir kaç kat fazladır.

Üzüp perişan ettikleri de kim bilir sevindirip güldürdüklerinden ne kadar fazladır. Hesabı bile tutulamaz işler olupbitti bu dünyada. Gecelerin karanlıklarında kaybolanlar oldu. Çöllerinde yanıp gidenler oldu.

Uçsuz bucaksız görünür, öyle görünürken de kimseye bir mezar yerinden fazlasını vermez. Döner ve döndürür. Aldatır, solar, çürür, ezilir, kaybolur. Adı bile kendini gösterir; kısacık ve düşük yer. Bir kişiye çok, iki kişiye az gelir.

Nimetlerle doludur dünya ama her nimet, sonra hesabı sorulmak için vardır. Elde edilirken çalıştırır yorar. Elde ettikten sonra da hesap sordurur. Bir bardak su içsen suyundan hesabı sorulur. Bir incirini yesen ağacının dalından o bile hesap yerine gelir. Hatta bir nefes hava çeksen ikliminden, o havanın da hesabı olur. Ne emeksiz gelir, ne de hesapsız sende kalabilir nimetlerle doludur.

Bunun için de dünya, gözümüzü kamaştıran onca değerine rağmen bir sinek kanadı kadar hafif ve değersizdir. Yaratanının hesabında değersizdir. Kulların binlerce yıllık tecrübesi de bunu göstermiştir. Okyanusları ne kadar çok su ihtiva ederse etsin, ovaları ne kadar geniş olursa olsun, dağları ne kadar yüksek olursa olsun kesin gerçek budur: Değersiz ve geçici. Kimseye yar olmaz, kimsede kalmaz bir dünyadır bu.

Böyle iman ettik. Böyle görüyoruz da zaten.

İman etmemiz gereken bir gerçek daha var: Dünya, bizim için imtihan olsun diye böyle yaratıldı. Ortada bir tesadüf yoktur. Rabbimiz, bile bile böyle yarattı. Kullarından kimin neyi nasıl kavrayacağını görmeyi murat etti de önümüzdeki manzara böyle oldu. Sinek kanadı ile tartılan bir dünyadan ‘hiçbir gözün görmediği, hiçbir aklın hayal edemediği’ bir cennete gidelim istedi. Faniden ebediyi çıkarmamızı istedi. Uykusuz gecelerden ebedî istirahatleri, gözyaşı ve eseflerden sonsuz tebessümleri, fani dost ve dostluklardan asla ayrılmanın olmayacağı muhabbetleri üretmemizi istedi.

Biz, önümüzdeki bu dünyayı sinek kanadı ile ölçeriz ama dağ ağırlığında kullanılabilecek rakamları kullanırız. Para etmezden paha biçilmez değerler üretiriz. İmanımız, dünyayı cennetlerin bedeli olabilecek bir sinek kanadı olarak görmemizi emreder bize. Değersiz ama değerlinin zeminidir o. Hiçtir ama her şey onunla elde edilecektir. Fanidir ebediliğin kapısı olacaktır.

Biz onun için değiliz o bizim içindir.

Bir denklem üzerinden dünya hesabı yapacağız:

Ne varsa dünyada bizim olsun isteriz ama dünyalığı yüreğimize gömmeyiz.

‘Benim’ diyeceğim şey, benim elimde duran şey demektir. Benliğimi oluşturacak şeye ‘benim varlığım’ demem.

Ben emanetim burada, elimde zannettiklerim zaten emanet.

Dünya kendisi fani, üzerinden nasıl baki kalınır ki?

Dünya ağır bir imtihandır. Onun enini boyunu ölçemeyenler için o imtihan kat kat ağır olur. İyi ölçüp iyi biçtikten sonra bir cennettir bu dünya.

 Nureddin Yıldız

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.