islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5209
EURO
34,7451
ALTIN
2.493,83
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Fatiha Suresinin Mesajları (7)

Fatiha Suresinin Mesajları (7)

İzafiyet teorisi girdabına kapılmadan doğruları değerlendirmek, ancak akli kâmil ya da Kur’an beyanı ile lüb akıl işidir. “Bir noktadan bir başka noktaya varan çizgi doğrudur.” Hareket edilen noktadan en az bir sapma, meseleleri sonsuz yanlışa sürükler ve düğümler.

Kur’an-ı Kerîm beyanı ile bu doğru, hikmet kavramı ile ifade edilir. Kâinatın yaratılışı ve bütün var olanların işleyişinin sırrı hikmet iledir. Onun için her şeyden önce Allah Teâlâ Hakîmdir. Allah Teâlâ’nın hikmetinde sapma yoktur. En ufak bir sapma, kâinatın yok olması demektir. Hakîm Allah Teâlâ’nın koyduğu hükümler de hikmet niteliğinde hakikatlerdir, değişmezler. Kâinatın içinde en değerli olarak yaratılan ve akıl ile donatılan insan yönetimi için gönderilen peygamberleri de hikmet ile donatmıştır. Allah Teâlâ, yaşanacak sistem olan din olgusunu hikmet ile donatmış ve mübelliğleri olarak gönderdiği peygamberleri de tevhid sistemi ile görevlendirmiştir. Tevhid sisteminde de hikmet esastır, müdahalesi felakettir.

İşte, Allah Teâlâ’nın peygamberleri ile onların kavimleri arasında geçen münasebet ve mücadeleleri anlatmasında bu mesajlar vardır ve çok önem arz etmektedirler. Hazreti Nûh Aleyhisselâm dokuz yüz elli senelik mücadele hayatında az sayıda taraftar buldu. Buna rağmen Hazreti Yûsuf Aleyhisselâm’ın köle olarak girdiği Mısır’da Firavunlar gibi kraliyet ailesini aşarak ülkenin emini ve devletin “azizi” oldu. Böylesi olayları felsefî yorumla, fikrî alanda ve sosyolojik açıklamalar ile izah etmek kolay değildir. Hazreti Yûsuf Aleyhisselâm İsrailoğullarını Kenan’dan alıp getirdi ve Mısır’a yerleştirdi, Asırlar sonra Hazreti Mûsa Aleyhisselâm, İsrailoğullarını nice çile ve ıstırapla Mısır’dan kaçırıp Filistin’e götürdü. İsrailoğullarının azgınlığı yüzünden peygamberlerinin sıkıntıları bitmedi, devam etti

Hazreti İsa Aleyhisselâm’ın mu’cizevî olarak dünyaya gelişi ve daha henüz doğum sonrası, annesi Hazreti Meryem’i kınamak ve azarlamak için toplanan İsrailoğullarının azgın ve baskın saldırganları, şahit olduklarına inanamadılar. Kundakta konuşan bebek karşısında bocaladılar. Amma O’na bir ömür boyu çektirmekten de vazgeçmediler. O da davasından inhiraf etmedi, sapma yapmadı. Yuhanna İncilinin on altıncı babında kendisinden sonra gelecek olan son peygamber Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in geleceğini haber vermesine rağmen ona da inanmadılar. Zaten her peygamber bu kutlu haberi veriyordu.

Büyük davanın mübelliği Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem gelince şirkin çarpıcı girdabında bocalayan insanlığı “sıratı müstakime” davet etti. O büyük davanın en büyük lideri, insanlık tarihinin en hayırlı ümmetinin de lideri oldu. Kur’an onları şöyle anlatmaktadır; Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, maruf ile emredersiniz, münkerden nehyedersiniz ve Allah’a iman ediyorsunuz. Eğer ehl-i kitap da iman etselerdi elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan mümin olanlar vardır, en çoğu ise fâsıklardır. (Ali İmran:3/110) Haftalarca anlatmaya çalıştığımız Fatiha suresindeki Allah Teâlâ’nın kendilerine hayırlı nimet verdiği kimselerin birincisi olan peygamberler, ümmet yetiştirir ve bu ümmetin birlik ve dirlik halinde neler yapması gerektiği esaslarını öğretir;

“Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emredersiniz, kötülükten nehyedersiniz, gerçekten Allah’a iman ediyorsunuz.” Ezilme, çekinme, kararsızlık ve tereddüt etme illetine tutulmadan büyük davanın mücadelesini Allah Teâlâ’nın emrettiği ve Resulü Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in uyguladığı gibi uygulama şartları vardır; Ey Resulüm, de ki: “Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana tabi olunuz ki, Allah da sizi sevsin ve sizin için günahlarınızı bağışlasın. Allah Ğafûrdur, bağışlar Rahîmdir, merhamet eder.” Yine de ki: Allah’a ve Peygamberine itaat edin; eğer yüz çevirirseniz şüphesiz ki Allah kâfirleri sevmez. (Ali İmran:3/31,32) Allah kâfirleri sevmez!

İşte, “vasat ümmetin” üç kıtada yetmiş iki buçuk milleti yüzlerce sene huzur, güven ve adaletle yönetmesinin temelinde bu mesajlar yer almaktadır. Kalbinde uğruna ölesiye Allah sevgisi ve canı feda edercesine Peygamber sevgi ve itaati olanların yolu budur.

Ya Rabbena! Bizi yolunda; nebilerin, sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yolunda çekinmeden can verenlerden eyle! Âmiin. Esselamu aleykum.  

İlhan ORAL

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.