islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,3374
EURO
34,8108
ALTIN
2.390,60
BIST
10.276,88
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
16°C
İstanbul
16°C
Hafif Yağmurlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
18°C
Pazar Açık
20°C
Pazartesi Açık
21°C
Salı Açık
24°C

Filistin Bir Başlangıç Mı? Cephe Genişliyor Mu? Dış Basında Olanlar ve Avrasya’daki Etkiler 1

Filistin Bir Başlangıç Mı? Cephe Genişliyor Mu? Dış Basında Olanlar ve Avrasya’daki Etkiler 1
16 Ekim 2023 09:41
A+
A-

Bir haftadır İsrail’in Filistin’deki masumları bombalayışını ve düzenleyeceği/düzenlediği sözde savunma harekâtını konuşuyoruz. Olayı tetikleyen şey, görüntüde Yom-Kippur’daki Hamas’ın terör saldırısı idi. Dış basında sadece bunu göstererek yaşananları sıradan Müslüman terörü olarak ısrarla vurgulamakta ve arkasından gerçekleşen İsrail zulmünü örtmekteler. Olayı daha geniş perspektifte incelersek anlattıkları şeylerde bir hayli eksik olduğunu görebiliriz. Öncelikle Hamas’ı İslam alimlerinden birçok kimse Nebi (a.s.)’ın savaş hukukunu hiçe saydığı için kınamıştır. Ancak olayın daha başka bir boyutu da var. Olay seksen yıllık bir işgale ve süregelen katliamlara tepki olarak ortaya çıkıyor. Örneğin H. Mahalli’nin dediği gibi yalnızca bu yıl 250’ye yakın Filistinli öldürülmüştü. Yirmi yıllık süreçte de İsrail hemen her yıl bu sayıda insanı öldürmektedir. Fakat bu olay bambaşka şeylere kapı araladığı için şu anda bununla ilgili olarak meseleyi ele almaktayız. Biz bu son olayı hem dış basından hem de iç basından değerlendirmeler neticesinde incelemek ve bazı soruları sormak istiyoruz. Zira öncesindeki olaylar hep İsrail’in lehinde sümenaltı ediliyor. Diğer yandan antisemitizm bir problem teşkil ediyor doğrudur ancak Samuel kitabında (15:3 numaralı bölümde) Arapların atası olan Amalikalılar kavmi hakkında çoluk çocuk ve kadın dahil her şeyin öldürüleceği/yok edileceği yazıyor mu yazmıyor mu? Bunu ve Filistin’deki haksız işgalleri Yahudi yazarlardan eleştirenler de var. Meseleyi incelerken bunları asla gözden kaçırmamalıyız.

Olayın olduğu gün bir gazeteci “bu olay Ortadoğu için bir dönüm noktasıdır demişti”. Bir diğer gazeteci “Bundan sonra Ortadoğu’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” dedi. Bir başka gazeteci “Bu olay 11 Eylül’e çok benziyor hatta İsrail’in 11 Eylülüdür” dedi. Nitekim bir ABD senatörü “Bu savaş dini bir savaştır” dedi. Eski Pentagon yetkilisi Rubin, Türkiye’yi ve İran’ı Hamas’ın finansörü olmakla itham etti. ABD dışişleri bakanı Blinken İsrail’de bir Yahudi olarak bulunduğunu söyledi. ABD destek mahiyetinde uçak gemisini gönderdi. M. Akif Ersoy’un da aktardığı üzere; İsrail ordusunun sözcüsü, İsrail’in güvenliğini sağlamak için Ortadoğu’da ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi. Düşen SİHA’mız ve bizi tehdit gören Amerikan Başkanı Biden’ın da sözleri durumun vahametini göstermektedir. Ayrıca Avrupa Komisyonundan da Türkiye’ye tarafını seç mesajını bizzat başkan yardımcısı verdi. Olay kahvehanede devlet kurtaranların veya meydanlarda sloganlar atanların bahsettiği kadar basit müdahale edilebileceğimiz bir olay değildir.

Diğer yandan Batı medyasında İsrail ve Yahudi aleyhtarı eylemler ön plana çıkartılarak anti-semitizm ve terörist müslümanlar vurgusu yapılıyor. Bu da yetmezmiş gibi meydanlardaki protestolarda ve bütün yapılan yarı resmi söylemlerde olay Türkiye bayraklarıyla ve Türkiye’yle ilişkilendirilmeye çalışıyor. Olayın arkasında İran’ın ve Rusya’nın olduğu da iddia ediliyor. Gerçekten de öncesini sonrasını soğukkanlılıkla karşılamamız gereken bir dönemdeyiz. Milletçe mazlum Filistin halkının yanındayız ancak iş başka mecraya taşınıyor mu bunu da dikkate almak zorundayız. Zira İran’a ait milislerin Suriye Irak sınırına yakın bir bölgede iki kez vurulduğuna dair haberler var. Bu işin arkasında Haşdi Şabi ya da İŞİD var mı herkes merak içinde ancak diğer ülkelere de bu çatışma sıçramak üzere. Öyle ki Afganistan gibi ülkelerden bazı gruplar ve özellikle yönetimdeki Taliban gibi örgütlerden İsrail’le savaş arzularına dair türlü açıklamaları geliyor.

Bu olaylar bize “Sovyetler çöktüğüne göre NATO’nun düşmanı İslam olacaktır.” şeklindeki skandal sözleri söyleyen Tatcher’in ifadesini hatırlattı. İşin git gide sertleştiğini de görmekteyiz ki İsrailli askerlere bütün kuralların kaldırıldığına dair ve her şeyi yapmalarının serbest olduğuna dair bir emir verildi. Bunlar İsrail’in açıkça savaş suçlarına meyilli olduğunu göstermeye yeterli iken biz yine biliyoruz ki Batı yine görmezden gelecektir. Çünkü daha önceden de hep böyle olmuştur. AB’nin üye ülkelerinin Müslümanlara karşı tutumu hemen her zaman için Bosna’da ve Karabağ’da olan olaylardan farklı değildir. Bir diğer mesele Rusların Filistinlileri mazlum olarak tanımalarının ardından gaz ticaretine olan ilgisiydi. Kendi basınlarında onların da ticari ve siyasi kaygılar güttükleri görülüyor. Putin’in açıklaması büyük bir vicdani hamle ile desteklenmediği için samimiyeti sorgulanabilir ancak onların da savaşta olduğunu unutmamalıyız. Gerçek şu ki Ukrayna savaşı ile Rusya’nın oyalanmasına misilleme olarak İsrail’in Hamas’la başının belaya sokulup sokulmadığı ve bunda Rusların parmağının olup olmadığı merak konusudur. Müslümanlar açısından bizi ilgilendiren mesele şudur ki Rusya bir yandan İsrail diğer yandan bir Müslüman toprağı olan Suriye’yi istediği zaman bombalıyor diyebiliriz. Müslümanların ülkelerindeki zafiyetler başka devletlerin hareket alanı bulmasına zemin hazırlıyor. Filistin meselesine ek olarak geçtiğimiz hafta da Amerika Suriye Operasyonumuza paralel olarak bizim SİHA’mızı düşürmüştü. Amerika’nın bölgede PYD gibi güçleri silahlandırdığı biliniyor. Güneydeki Golan Tepeleri İsrail’in, kuzeydeki tampon bölge Amerika güdümünde terör örgütlerinin bölgeye huzursuzluk verdiği merkez üslerdir. Suriye meselesi, Irak meselesi ve Büyük İsrail’in kuruluşuna dair çalışmalar hız kazanıyor diyenler mevcut. Her şeye temkinli ve sağlıklı bir yaklaşımla çözüm önerileri getirmek zorundayız. Birileri oyun kuruyor, sahada birileri at oynatıyor ve zararını mazlumlar ödüyor. Bu olaylar başka göç dalgalarını ve demografik değişimleri de tetikler mi o da merak konusu. Olayların tek boyutlu incelenmemesi bir çok cihetten elzemdir. Bakınız savaş bizim (müslümanların) topraklarımızda oluyor, bizim kanımız dökülüyor ama mağdur hep başkaları oluyor. Öte yandan Biden’in Türkiye bizi tehdit ediyor söylemi akıl alır ve kabul edilir bir açıklama değildir. Cumhurbaşkanımız gereken cevabı kendisine vermiştir. Bunlar gerçekten çok ilginç olaylardır. Esasen Siyonizm bir kenara, BOP diğer kenara, her ülkenin kendi çıkarına baktığı da unutulmamalıdır…

Tekrar hatırlatalım ki Hamas’ın ve İsrail’in yaptığı şeyler kabul edilebilir değildir ve Filistin halkının başına büyük belaları getirmiştir. Birçok ilahiyatçı hocamız hem bu yapılanı eleştirmekte hem de Arap Aleminin sessiz kalışını eleştirmektedir. Dışişleri bakanımız Mısır’a gitmiş ve Filistin halkına yardım için yoğun diplomasi trafiğini başlatmıştır. Cumhurbaşkanımızın tavrı kamuoyunda ve bilhassa siyaset bilimciler ve stratejistler nezdinde büyük takdir toplamaktadır. Türkiye’nin uluslararası hukuku çiğneyerek bir hataya ortak olma gibi bir durumu olamaz.

 

ETİKETLER: Manşet