islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4290
EURO
34,8411
ALTIN
2.436,44
BIST
10.082,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
17°C
İstanbul
17°C
Az Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
15°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C

Filistin Bir Başlangıç Mı? Cephe Genişliyor Mu? Dış Basında Olanlar ve Avrasya’daki Etkiler 2

Filistin Bir Başlangıç Mı? Cephe Genişliyor Mu? Dış Basında Olanlar ve Avrasya’daki Etkiler 2
19 Ekim 2023 09:00
A+
A-

Bu yazı İsrail-Filistin meselesinde geçtiğimiz gün yayınlanan ve analizler içeren yazımızın devamıdır.

Bütün bu olayların kurgulanıp kurgulanmadığı konusunda derin şüphelerimiz var. Zira Yom-Kippur’un 50. Yıl dönümünde İsrail’in düşmanlarından bir saldırı beklememesi tuhaf olarak karşılanıyor. Bu olayın BOP ile bir alakası var diyen gazeteciler mevcut ki durum bunu destekler mahiyette olaylarla ilerliyor. Olayın arkasından Şam ve Halep havaalanları vuruldu ve İsrail hemen İran ile Suriye’ye meydan okudu. Lübnan Hizbullah’ının da olaya dahil olduğu görülüyor ki bölge ülkelerini içine alan bir çatışma alanı oluşuyor gibi görünüyor. Bunun derinleşmesi cephenin genişlemesi ve daha büyük sorunlar demektir. Bu olaya zemin hazırlayan köşe taşlarından biri olarak İsrail-Suudi ilişkilerinin normalleşmesinin de etkili olduğunu ve Amerika’nın İsrail’i cezalandırdığını söyleyenlerin bulunduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Olayı tek bir bakış açısıyla yorumlamak şu an zor, ancak gelecek günlerde ve belki yıllar sonrasında bazı bilgiler ortaya çıktığında aslında neler olduğunu görmüş olacağız. Fakat şurası muhakkak ki Ortadoğu’da yeni bir oyun tezgahlanıyor.

Olayla ilgili bir bilgiyi Mısır’ın İsrail’e üç gün öncesinden verdiği söylendi. Bir başka taraftan o bilgi yalanlandı. Böyle bir savaş ortamında haliyle bilgi kirliliği ve yalan haber üretimi fazla sayıda. Vatandaşlar olarak kime güveneceğimizi bilemiyoruz. Ancak, ciddi soruları olan yazarlar var ve ortak bir soru olarak: “Demir kubbe isimli bir hava savunma sistemine sahip olan ve MOSSAD gibi bir örgütle Ortadoğu’da var olmayı sürdüren İsrail, nasıl oldu da bundan haberdar olamadı ve nasıl oldu da bu kadar zayiat verdi?” deniyor.

Bir diğer mesele stüdyo çalışmaları ile yapılan mağduriyet oyunlarıydı ki yalan haberlere ek olarak bunlar bolca kullanıldı. Günlerdir ortada olmayan katliam ve tecavüz haberleri ve stüdyo görüntüleri üzerinden bir algı oluşturuluyor. Ölen masum insanlar muhakkak olmuştur ve bunun hesabını uluslararası hukukta sormak gereklidir. Gelin görün ki İsrail burada olayı fırsat bilerek uluslararası hukuku aşan bir uygulamaya koyuluyor. Maalesef işin bu kısmı gerçekten çok can acıtıcıdır ki Gazze’de günlerdir çocuklar ve masum siviller ölüyor ve buna karşı İsrail hala bir yandan mağduru oynuyor diğer yandan da masum sivilleri öldürüyor. Bu olay terör saldırısı diye Gazze’deki masum sivillerin bunun faturasını ödemeye ne hakları var? Bu sebeple dışişleri bakanlığımız, kara harekâtı sebebiyle Gazze halkını güneye göçmeye zorlayan İsrail’e sert ve haklı bir çıkış yaptı. Bir başka olay İsraillilerin “biz haber vererek bomba atıyoruz” demesidir ki bu da bir nevi alay etmektir. Hatta daha çirkin şeyler de kameralara yansıyor. Göç eden araç konvoylarının vurulduğu iddia ediliyor ve İsrailli yayın organlarında yerleşimcilerin Filistinlilere sataşıp çatışma çıkardıklarını ve köylerini boşalttıklarını söylüyor. Sonuçta bu olaylarda bütün dünya medyasını ilgilendiren şudur ki çoluk çocuk ve siviller katlediliyor.

Bütün bu yaşananlara rağmen dış basında hala ısrarla İsrail’in yanında duran ülkeler ve liderlerini görmekteyiz. Yabancı basında önce İsrail’e destek mesajları veriliyor ardından fırsat bulunursa Filistin’de ölen çocuklara söz laf arasında da olsa çok kısa bir değinme ile getiriliyor. Diğer yanda tıpkı İsrail gibi Batı, Hamas’la Filistin’i neden eşitliyor? Ayrıca İsrail’in bugüne kadar öldürdüğü sivillerin yıllık sayısını neden hiç kimse gündeme getirmiyor? Ek olarak şu da sorulabilir ki her seçim döneminde İsraillilerin yaptığı katliamlar neden uluslararası hukukta hiç yankı bulmuyor?

“Hamas’ın yaptığı terör eylemi ise (ki açıktır) İsrail de teröristtir” diyen bir hocamızın bu ifadesi durumu özetliyor. Siyaset bilimciler İsrail’in BM ve NATO’yu ciddiye almadığını ve nedense her zaman imtiyazlı bir tarafının (meşru olmadığı halde) bulunduğunu söylüyorlar. Özellikle Hamas üzerinden Filistinlilere ve Müslümanlara yönelik antisemitizmle ve Ortaçağ nefretiyle ve anlayışıyla özdeşleştirilerek dış basında aleyhte tanıtılan bu duruma İsrail’in namuslu vatandaşları da karşı çıkıyor. Biz, Yahudi karşıtı olmadan da bir haksızlık karşısında durulabileceğini göstermek istiyoruz, bunun için Yahudilere küfür veyahut da hakaret etmediğimiz gibi edenleri de kınıyoruz. Fakat hukuk ihlalleri ve katliamlar neden İsrail Devletinin lehine yorumlanmaya çalışılıyor? Öte yandan Hamas’ın faaliyetinin kime yaradığı ve Hamas’ın İŞİD ile veya başka bir terör örgütü veyahut ta devlet ile bir bağlantısının olup olmadığı veya emperyalist projelere hizmet edercesine bir işe alet olup olmadığı da kamuoyunda yankı bulan sorulardan. Hamas’ın, El-Fetih’in (Gazze’den tasfiye edilerek) yerine kurulduğu iddia ediliyor. Onlarca sorunun ve şüphenin arkasından şurasını bir gerçek görebiliriz ki bu olaylar Filistin halkına hayır getirmemiştir.

Son olarak Avrupa Komisyonunun Türkiye’ye yönelik tehditkâr bir ifade kullandığı ve Türkiye’nin tarafını Batı’dan yana veyahut da Ortadoğu’dan yana seçmesi yönünde birtakım sözler sarfettiği dillendiriliyor. Bunun sonrasında diğer yandan Rusya’nın Avrupa Komisyonu şubesinin başkanlığını yapan diplomat İstanbul’da ölü bulunuyor. Her şey sanki işlenen bir planın yürütüldüğünü bize gösteriyor ve bu olayı birçok kişi dünya savaşının başlangıcı olarak görüyor. Olayların o noktaya gitmesi kimse için hayır olmayacaktır ancak Müslümanlık ve insanlık onuru gereği Filistinli ve aynı zamanda İsrailli mazlumların yanında olmak zorundayız. Bunun için de dünya kamuoyunun vicdanını harekete geçiren ve uluslararası hukuka uygun çözüm önerilerinin sağlanması yönünde tepkimizi ortaya koymalıyız ve devletimiz de zaten bunun için çalışmalarını sürdürüyor.

Son olarak özellikle İran’ın ve Rusya’nın bu saldırıların ardından ciddi töhmet altında olduğu ve olaylarla ilişkilendirildiği görülmekteyse de Hamas’ın silahları Ukraynalı bir askerden aldığı yönünde bir açıklama da Abdullah Çiftçi tarafından dillendirilmiştir. İşin en ilginç yanı ısrarlı bir şekilde Arap Dünyası beklenen tepkileri vermiyor ve Halid Meşal gibi Hamas sözcüleri Arapları eleştiriyor. Bütün bunları bir kenara bıraktığımızda gerek Araplar gerek dış basın Türkiye’yi aktif şekilde olaya dahil olmaya veya olayla ilişkilendirmeye çalışıyor. Burada cumhurbaşkanımızın ve dışişleri bakanımızın sağduyulu politikaları ülkemizin uzmanlarınca takdir topluyor. Zira Türkiye’yi hem SİHA’yı vurarak hem de açıkça tehdit ederek Amerika yönetimi ve Avrupa birlikte kıskaç altına almaya çalışıyor. Türkiye’nin kendileri için tehdit olduğunu söyleyen Amerikalılar, gerçekte PYD ve PKK’yı yıllarca sınırımızda beslediler. Aynı zamanda İŞİD gibi örgütleri de bölgede ortaya çıkardılar. Söylenen diğer şey ısrarla hatırlatılmalıdır ki Hamas’ın El-Fetih’e karşı bir örgüt olarak kurulduğudur ve şaibeli bağlantılarının olduğu yönündeki şüphelerdir. Dolayısıyla bizler devlet geleneğimiz gereği ancak masumların yanında oluruz. Örgütlerin olmayız ve örgüt gibi davranan devletleri de kınarız.

Sonuçta söylenecek çok şey olduğu halde bu meseleyi daha sonra yine ele alacağımızı söyleyerek bitirmek zorundayız. Fakat maalesef bir konu var ki içimizi çok acıtıyor ve hatırlatma yapılması gerekiyor. Siyasetçisinden sanatçısına, hocasından, vatandaşına birçok kişi her olayda kendi prestijini yükseltmenin ve hasım gördüğünü karalamanın gayesini güdüyor. Bu tür olaylarda bir yerlerde boy göstermek ve bir takım ucuz kahramanlık benzeri şovlar yapmak hoş değildir. Samimiyet ve gerçek çağrılar ile yardımlar yapılmalı ve riyakâr tavırlardan ve abes sözlerden kaçınılmalıdır. Bugün çekişme günü değildir. Bu söylemlere ve görsel şovlara düşenlerin yaptıkları da milletimiz nezdinde çok büyük ayıplardır. Kafayı siyasi ve maddi rantlarla bozmuş prestij arzusundaki hastalar gündemi kendileri üzerinden oyalıyor. Diğer yandan bir Filistinli çocuğu okutup, doyuramayacak insanlar Mehmetçiği İsrail’e yollamaya çalışıyor. Türkiye’nin devlet geleneği ve bakanlıkları varken, emri vaki tavırlarla yöneticilere akıl vermek kimseye düşmez. Bu olay bir Haçlı Seferine dönüşebilir ve bir anda dünya kan gölüne dönebilir. Cahil cühela takımının böyle günlerde gürültü yapmamaları gerekiyor. Türkiye Suriye savaşının yükünü omuzlarına aldığı gibi diğer yandan depremde açılan yaralarını sarmaya çalışıyor. Bir milleti uluslararası hukukta suçlu düşürecek politikalara çağırmak makul bir iş değildir. Daha önce yardım kuruluşu sıfatıyla birtakım şeylere kalkışanların ülkemizi uluslararası hukukta mağdur ettiği unutulmamalıdır. Diğer yanda bu tür olayları bahane ederek seküler veya başka görüşleri olan vatandaşları da töhmet altında bırakmamız uygun değildir. Toplumumuz içinde bugün bari bozgunculuk yapılmasın ki hele İslam buna hiç müsaade etmez.

Nihayetinde söyleyeceğimiz şey şudur ki Allah mazlumların yardımcısı olsun. Maddi manevi elimizden gelenleri yapmaya çalışıyoruz. Çocukların ölmediği bir dünya hayalini kurmak istiyoruz ve herkese bunu hatırlatmayı görev biliriz. Peygamber efendimizin savaş kanunları insanlık için büyük ibrettir.  Tekrar hatırlatmak isteriz ki İsrailli ölen çocuklar da Müslümanlar için kayıptır ve üzüntü vesilesidir. Çocuklar hepimizin çocuklarıdır ve onları anneleri babaları bir dine mensup kılar. Peygamberimizin bu yönde bir hadisi de vardır. Nebi (a.s.)’ın bu tür şeylerde çok hassas olduğu biliniyor ve bazı cahillerin öfkeyle aşırı yorumlarda bulunması tarafımızca anlaşılamıyor. Öte yandan İslam’ın terörle anılması da bizleri çok rahatsız ediyor. Aynı şekilde Siyonistlere ve eylemlerine karşı da vicdan sahibi Yahudilerin karşı protestoları her ülkede görülüyor. Hiçbir şey masum insanların öldürülmesi için bahane edilemez. İsrail’in suyunu keserek ve ağır bombardıman altında bırakarak masum insanları soykırıma tabi tuttuğu ve Hamas’ı bahane ederek Filistin halkını katlettiği görülmektedir. Bu olay birçok açıdan tespit edilirse ki açık savaş ve insanlık suçudur. Tepki uluslararası kamuoyunca ve hukuk yaptırımlarıyla bir an önce konulmalıdır. BM gerekirse müdahale ederiz diyor ama gerekeni acaba ne zaman yapacaklar sorusu aklımıza geliyor. Bizlere düşen bu tür devletler üstü organizasyonları harekete geçirmektir. Tunus’un AB ile yaptığı anlaşmayı feshetmesi örnek bir tepkidir ve bütün İslam Alemi de benzer yolları seçebilir. Ancak İslam ülkelerinin yönetim kadrolarında derin bir sessizlik veya cılız seslerle protestolar hakim. İşin arkasında başka şeyler var. Kabul edelim ki İslam toplumları olarak geri kalmış bir sanayimiz var ve Batı’nın birçok ürününe muhtaçlığımız söz konusu. Küresel faiz sistemi ve diğer şeyler de cabası. Ambargoları ve içeride çıkarılabilecek toplumsal ayrıştırmalar kaynaklı olası çatışmaları da hesaba katmalıyız. Şu anda Ortadoğu’da on binlerce ajan toplumları kışkırtıyor. Esasen bütün liderler kendi ülkesindeki gerginliklerin artmasından ve emperyalistlerin hışmından çekiniyor diyebiliriz. Her şeyin sonucunda bu olayların Emperyalistler ve taşeron örgütler aracılığı ile Müslümanlara yönelik provokasyon olabileceğini gözden kaçırmamak gerekiyor ve Batı’da birçok şehirde gayrimüslimlerin Filistin’in yanında yer alarak destek yürüyüşleri yaptığını da unutmamak gerekiyor. Küresel medyaya karşı insanlığın ortak vicdanı birçok ülkede Filistin’e destek mitinglerinde yükselmiştir. Sömürgecilerin esas korktuğu da esasen budur.

ETİKETLER: Manşet
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.