islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5212
EURO
34,9672
ALTIN
2.435,78
BIST
9.776,80
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Hafif Yağmurlu
16°C
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
18°C

Fransızların yeni İslami Sol kavramı

Fransızların yeni İslami Sol kavramı

Fransa hükümeti İslamo-fobi’den ziyade “Islamo-gauchisme” (islamcı solculuk) ile mücadeleden yana.

Prof. Dr. Ali Seyyar

Değerli Okuyucularım.

Artık hepimiz “İslamo-Fobi” kavramını biliyoruz. Hatırlatmak gerekirse bu kavramın Türkçe karşılığı, sanki dinimiz korkulacak bir şeymişçesine “İslam korkusu” anlamına gelmektedir. Hakikaten özellikle önyargılı ve cahil Batı toplumları, İslâm dinine ve dolayısıyla Müslümanlara karşı, bazen belirli güçler tarafından öyle olması istendiği için, nefret, düşmanlık ve kin beslemektedir. Bu korkunun gereksiz olduğu yönde başta Müslümanlar olmak üzere hukuk devletleri de mücadele etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde Müslümanlar ile gayri Müslümanlar arasında sosyal barış temin edilemez. Batı dünyasında azınlıkta olan Müslümanlara karşı son yıllarda artan oranda bir düşmanlık söz konusu olmaktadır. Bilhassa Fransa, “İslamo-Fobi”ye karşı yeterince tedbir almadığı gibi “Islamo-Gauchisme” kavramı üzerinden Müslümanların huzurunu bozmaktadır. Peki, nedir “Islamo-Gauchisme”?

“Islamo-Gauchisme” Kelime Olarak “Islâm-Sol Radikalizm” Anlamına Geliyor

Fransızca bir kelime olan “Gauchisme”, “Aşırı Solculuk” anlamına gelmektedir. Müslümanlar ile aşırı solcuların siyaseten birlikte hareket ettiğini ileri süren “Islamo-Gauchisme” (İslamcı Solculuk) kavramı, ilk kez 2002 yılında Fransız sosyolog Pierre-André Taguieff’un kaleme aldığı “La Nouvelle Judéophobie” (Yeni Yahudi-Fobisi) kitabında kullanılmıştır. Taguieff, bu kavram ile aşırı solcu Fransız aydın kesim ile İslâmî cemaatlere mensup Müslüman siyasetçiler arasında bazı ortak konular hakkında geliştirdikleri işbirliğine işaret etmektedir.

Bu bağlamda 2000 yıllarda Paris’te küreselciler gibi Neo-Solcular ile Hamas gibi İslâmcıların Filistin lehine ve Siyonizm’in peşinde koşan İsrail devleti aleyhine yaptıkları protestolar örnek olarak gösterilmektedir. Böylece Müslümanlar ile Solcular, ortak düşmanlarını zayıflatmak gayesiyle pragmatik bir birliktelik oluşturulabilmiştir. Bir başka ifadeyle “Islamo-Gauchisme” kavramı, bir nevi sol ve İslâmî fikirlerden beslenen emperyalizm, Siyonizm ve ırkçılığa karşı dinler üstü bir hareketin adıdır.

Taguieff, Libération gazetesine verdiği bir demecinde “Islamo-Gauchisme” kavramının bugün bütün solcuların ve Müslümanların itibarını sarsmak için, sağ politikacılar ve aşırı milliyetçiler tarafından kolayca ve sorumsuzca kullanır hâle gelmesinden rahatsızlık duyduğunu ifade etmiştir. “Islamo-Gauchisme” kavramı üzerinden Müslümanları cephe alan kervana ne yazık ki Macron hükümeti de katılmıştır. İslamo-Fobi ile mücadele etmek yerine Macron hükümeti, Müslümanlar veya İslâmcılar ile işbirliği yapan solcuları hedef almaktadır. Bu anlamda “Islamo-Gauchisme” kavramında geçen İslamo’dan sadece İslâmcılar değil aynı zamanda masum Müslümanlar da hedef tahtası olarak gösterilmektedir.

Bunun somut örneğini nitekim geçen hafta Fransa’nın yüksek eğitimden sorumlu Bayan Bakan Frédérique Vidal göstermiştir. Bakan Hanım, bir televizyon programına “Müslümanlar ve Laiklik” ile ilgili verdiği bir röportajında üniversitelerde çalışan Fransız solcu akademisyenler ile İslâmcılar arasında tehlikeli bir ilişkinin olduğunu iddia etti. Bakan Hanım, solcu bilim insanları için “cihatçılar için faydalı ahmaklar” tanımını yapmakla akademik camiadan büyük tepkiler almış oldu.

Muhabirin “yani Mao Tse-tung ve Ayatullah Humeyni arasında bir nevi bir İttihat mı var demek istiyorsunuz?” sorusuna Bakan Hanımın verdiği cevap, “Tamamen haklısınız.” olmuştur. Bundan dolayı da Bakan Hanım “Islamo-Gauchisme”nin üniversitelerdeki ‘korkunç’ etkilerini ortaya çıkartmak maksadıyla bir soruşturma açacağını beyan etmiştir

Buna göre üniversitelerde yapılan bütün akademik araştırmaların içeriğinin bilimsel mi yoksa aktivist eylemler ve zihnî birliktelikler bağlamında mı olup olmadığı incelenecektir. Bayan Bakan, inceleme gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: “Belki çok az sayıda olabilir ama bazı akademisyenler, kendi unvanlarını Islamo-Gauchisme’nin radikal ve militan fikirlerini teşvik etmek amacıyla kullanmaktadır. Bunlar, her şeyi kendi arzularına göre değerlendirmektedir. Niyetleri, parçalamak, ayrıştırmak ve Fransa’yı düşman ilan etmektir.”

Bu ifadeler, somut olarak ne anlama geldiğini bizzat Macron, siyasal İslâm ile ilgili yaptığı bir konuşmada açıklık kazandırmıştır. Buna göre Fransa’ya yerleşen Müslüman göçmen ailelerin çocuk ve torunlarına bazı (İslâmî) kesimler tarafından post-kolonyal teorilerine dayanan bir kimlik aşılanmak suretiyle Müslüman gençlerin Fransa Cumhuriyetine karşı düşmanca bir tavır sergilemelerine ve böylece “Separatizm” denilen bölücü bir zihniyetin tuzağına düşmelerine sebebiyet verilmektedir.

Demek asıl mesele neymiş? Fransa, neden korkuyormuş? Fransa, sömürgecilik dönemine ait emperyalist emelleri doğrultusunda işgal ettiği Müslüman ülkelerde yaptığı zulmün hatırlatılmasından rahatsız duymaktadır. Solcu aydın kesim de bu bağlamda kendi karanlık geçmişlerine yönelik özeleştiride bulunduğu ve dolaylı da olsa birlikte hareket ettikleri Müslümanları bu yönde bilinçlendirdikleri için, Fransa’nın İslâm dünyasındaki perestişi sarsılmaktadır. Derin Fransa devletinin telkinleri doğrultusunda hareket eden Macron, İslâm’a direkt saldırmak yerine dolaylı olarak sözde İslamcılar ile işbirliği yapan aşırı solcuları bir korku hayaleti gibi takdim edilen „Islamo-Gauchisme“ kavramı üzerinden saldırmaktadır.

Hükümetin bu çıkışlarına karşı Fransız yüksek öğretim konseyi tepki göstermekle gecikmedi. Özellikle Bakan Hanımın, aşırı sağcılar tarafından kullanılan bu popülerleştirilmiş kavram üzerinden solcu bilim insanlarını suçlamak suretiyle hem siyasî tartışmalara, hem de üniversitelerin akademik özerkliğine zarar verdiği öne sürülmektedir.

Fransa’da Müslümanların İslamo-Fobi’ye karşı yaptıkları yürüyüşlere solcu akademisyenler, sol tandanslı sendika ve partilerin yanında Yeşiller partisinin temsilcileri bilfiil katılmıştır. Ne var ki Peygamberimizi tahkir eden karikatürleri derste gündeme getiren solcu bir öğretmenin Müslüman bir öğrenci tarafından öldürülmesinden sonra birçok solcu aydın, İslamo-Fobi noktasında Müslümanların haklı davasına destek vermede çekingen bir tavır sergilemeye başlamıştır.

Bu cinayeti bir fırsat olarak gören İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, İslâmcıların İslamo-Fobi hareketini Cumhuriyet rejimini yıkmak için kullandıklarını iddia etti ve solcuların buna destek vermemelerini istedi. Böylece “Islamo-Gauchisme” kavramı daha da lekelenmiş oldu ve bugün özellikle sağ kesim, Müslümanlara hoşgörülü bakan, onların haklarını savunan bir kişiyi hemencecik “Islamo-Gauchisme“ fikrine ve buna binaen İslâmcılığa destek vermekle suçlamaktadır.

“Islamo-Gauchisme” kavramı, Müslümanların Fransız toplumuna sosyo-kültürel ve ekonomik uyumuna yönelik politikalarda yapılan hataları örtbas etmek, geçmişte işgal edilen Müslüman ülkelerde yapılan zulmün gündeme gelmesini önlemek ve Laiklik adına Müslümanların din özgürlüklerini sınırlı tutmak adına Fransız derin devleti tarafından kullanılan ideolojik bir enstrümana dönüşmüştür.

Fransa devletinin asıl niyeti ve gayesi nedir? Yoksa kasıtlı olarak olumsuz anlamlar yüklenilen İslamcılık, cihatçılar ve en son olarak “Islamo-Gauchisme” gibi kavramlarla İslâm’ın yeniden dirilişinin önüne mi geçmek istiyor? Boşuna çabalamasınlar, er veya geç İslâm, herkesin saadet kaynağı olacaktır. C. Hak, Kur’ân-ı Kerim’de bu müjdeyi vermektedir:

“Onlar (İslâm’dan ve Müslümanlardan korkanlar), Allah’ın nurunu ağızlarıyla (kuru laf kalabalığıyla veya icat ettikleri kavramlarla) söndürmek istemektedir. Oysa Allah, Kendi nurunu tamama (başarıya) eriştirecektir; kâfirler (İslâm düşmanları) hoş görmese (istemese) bile.” (Saff: 61/8).

Yurt dışında yaşayan Müslümanlara düşen görev, âyetin verdiği müjdeye inanarak yaşamak, İslâm düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten kaçınmak, bu bağlamda aşırı ve zararlı yollara sapmadan İslâm’ın ahlâkî ve insanî ilkelerini titizlikle uymak ve gıpta edilecek örnek insan, güzel Müslüman olmaktır.

Prof. Dr. Ali Seyyar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.