islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5258
EURO
34,7745
ALTIN
2.493,08
BIST
9.524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Cuma Hafif Yağmurlu
14°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
21°C
Pazartesi Az Bulutlu
19°C

Gavurlardan insanlık beklemek ahmaklıktır

Gavurlardan insanlık beklemek ahmaklıktır
Ali Rıza Demircan

Ahmet Hakan, ne de olsa Müftü çocuğu ve İmam Hatip kökenli. İslâm’dan güç alan fıtratını konuşturarak doğrulara değindiği de oluyor.

Hürriyet’teki köşesinde yer verdiği haber şöyle:

“ YERYÜZÜNDE bir aşı adaletsizliği var.

Dünya Ticaret Örgütü’nde “aşı üreten ülkelerin, aşıyla ilgili verileri yoksul ülkelerle paylaşması ve onların da aşı üretebilmelerinin sağlanması” doğrultusunda bir talep oylandı.

ABD, AB, İngiltere ve İsviçre’nin oylarıyla bu talep reddedildi.

CHP’li Özgür Özel, işte bu yamyamlığa dikkat çeken bir basın toplantısı düzenledi.

Söyledikleri şunlar:

“Batsın bu dünya deniyor ya, adaleti buysa, ahlakı buysa hakikaten batsın bu dünya ve batar bu dünya. Dünya Ticaret Örgütü’nün bu kararını tarihin önünde kınıyoruz.”

Yorumumuz

İslâmî çizgide sık sık açıklıyoruz; Allah insanı en güzel kıvamda, güzelliklere eğilimli, adalet ve merhamet duygularıyla donanımlı olarak yarattı. Bu yaratılış özelliklerini koruyabilmesi için de İslâm Dini’ni hayat düzeni kıldı. İnsan, İslâm ile hayatını yönlendiremezse insanlık çizgisini sürekli olarak koruyamaz, çirkinliklere düşer, zulüm ve acımasızlık hayatına hakim olur.

İslâm dininin başlıca peygamberleri Hz. Adem, Nuh, İbrahim Musa ve İsa’dır. Son ve evrensel kılınan Peygamberi ise Hz. Muhammed’dir. İslâm dininin nihaî hayat düzeni de Hz. Muhammed’e indirilen ve onun tarafından uygulamalı olarak tebliğ edilen Kur’an’dır.

Kur’ân’ın sunduğu iman ölçülerine göre inanıp yaşam kurallarına göre yaşayan kişi yaratılış özelliklerini korur. Yaşamı boyunca hiçbir karşılık beklemeden adalet ve merhamet insanı olabilir. Yardımsever olarak yaşayabilir. Böylesi insanların yönettiği devletler de aynı özelliklere sahip olur.

 ABD, AB, İngiltere ve İsviçre’de insanların ve yöneticilerin büyük çoğunluğu tam anlamıyla gavurlaştı. Yani ateizme, deizme ve böylesi Allah’ı ve ahireti  inkâr temellerine dayalı seküler/laik sistemlere teslim oldu. Bu insanların hayatında Allah, adalet, merhamet , Cennet ve Cehennem yoktur. İman temeli olmadığı için yaratılış güzellikleri korunamaz ve ahlâk dediğimiz insanlık değerleri de yaşatılamaz. Kişisel ve toplumsal çıkarlar da büsbütün duyarsızlaştırır ve zalimleştirir.

İslam’ın gölgesinde bilgilenip bilinçlendiğimiz için biz ABD, AB, İngiltere, İsviçre ve benzerlerinin putlaştırdıkları çıkarları dışında bir şey düşünmeyecekleri ve menfaatleri doğrultusunda oy kullanacaklarını yalnızca tahmin etmiyor, biliyorduk. Çünkü adalet ve erdemlere ve Yaratanın huzurunda yargılanıp mükâfat alınacağı veya ceza görüleceği hakikatine iman yoksa sebep yoktur ki sonuç alınabilsin.

Bizi asıl şaşırtan, İslâmî çizgide göremediğimiz insanların bazılarının yaratılış özelliklerini koruyabildikleri için “Batsın bu dünya deniyor ya, adaleti buysa, ahlakı buysa hakikaten batsın bu dünya ve batar bu dünya. Dünya Ticaret Örgütü’nün bu kararını tarihin önünde kınıyoruz.” diyebilmeleridir. Biz değindiğimiz tesbitlerimizde değil ama kişileri değerlendirmede yanılgıya düşebiliyoruz. Çünkü bazı insanlar çevresel baskılarla -zayıf da olsa yüreklerindeki inançları hılafına söz edebiliyorlar. Ve onlar maddeci temeller üzerinde yükselen dünyanın adaleti ve ahlâkı olamayacağını ve bilimlerin bunu sağlayamayacağını anlayamıyorlar?

Tespitlerimizde yanılmadığımızın kanıtını verelim ve 27 Ocak 2021 tarihli yazımızdan alıntılar sunalım.

“ Her Bir Oluş, Allah’ın Bilgisi ve Onayı Altındadır

Her bir oluş, Allah’ın bilgisi ve onayı altındadır. Coronavirüs Allah’ı inkâr ve Onun yasalarına isyan eden tüm insanlığa doğrudan ilahi bir ceza olarak mı salındı? Yoksa Allah’ımızın onayı ile emperyalist zalimlerin eliyle laboratuvarlarda üretilip temas yanısıra halen bilmediğimiz bazı yollarla mı dünyamıza saçıldı?

Coronavirüse karşı gerçekçi tespitler yapılıp yerinde önlemler alınması için bu soruların cevaplandırılması lazım.

Şimdi de aşı problemi ile karşı karşıyayız. Yani yedi-sekiz milyar insanın aşılanması. Coronavirüsü üreten zalimler ve müttefikleri şimdi de aşılarını mı pazarlıyorlar? Aşıların haklı olarak tartışılan oluşabilecek yan etkileri ve zararları bir tarafa oluşturacağı maliyetler de ekonomileri olumsuz etkileyecek ve borçlandıracak ağırlıkta.

Salgının başından beri yurt içi ve dışındaki bir çok otorite şüphelerini dile getirmekte.

-Birileri kabul etmese de- yabancı kaynaklı aşılar üzerinde de şüpheler var. Bu sebeple yabancı aşılarla aşılanmayı düşünmüyorum. 75 yaşındayım bu güne kadar aşılarla değil Yüce dinimizin günlük hayatımıza getirip görev kıldığı muhteşem önlemlerle korunuyorum. Bu önlemler öyle maske, fizik mesafe ve idüğü belürsüz hijyen türünden yüzeysel ve yetersiz değil.

Neden Yerli Aşıya Yönelmiyoruz?

Ha bu arada sormak istiyorum. Binlerce ilim adamı tıpçımız, sehir hastanelerimiz ve laboratuvarlarımız yok mu? Bazı aşıları öteden beri üretmiyor muyduk? Sayın Cumhurbaşkanımız yerli aşıların 2021 Nisan’ında kullanıma başlayacağımızı müjdelememiş miydi? Ne oldu?

Gecemize gündüzümüze katarak aşılarımızı niçin üretmiyor, yoksa üretemiyor muyuz? Niçin aşı ithalinde böylesi tacil? Neyi, kime ispatlıyoruz? ”

 Bitirirken

İnsanlık değerlerini koruyamamış Amerika ve AB ülkeleri gibi dünya ülkelerinde hayır yok şer vardır. Bir an önce aşılarımızı üretmeliyiz, çünkü milletimiz yanısıra İslâm dünyası dahil fakir milletler de bizim insanî yardımlarımızı bekliyor. Rabbimiz de bunu emrediyor:

Allah’ın sevgisini kazanmak için Onun yolunda harcamalar yapın. Adalet ve merhamet yoksunları olarak kedilerinizi kendi ellerinizle maddî manevî tehlikelere atmayın. Karşılık beklemeksizin verin. Çünkü Allah vermek gibi güzelliklere bürünenleri sever. ” (Bakara 2/195)

Gavurlara ve daha da önemlisi gavurlaşmaya da tavır koyalım. Çünkü Rabbimizin açıkladığı üzere gavurlar mallarını yalnızca sömürüleri ve İstanbul Sözleşmesi gibi metinlerle insanlık değerlerini tahrip için kullanırlar ki sonu Cehennemdir:

“ Hiç şüphesiz gavurlar mallarını, insanları Allah yolunun değerlerinden alıkoymak için harcıyorlar. Daha da harcayacaklar. Ama sonunda bu, onlara yürek acısı olacak ve en sonunda mağlûp olacaklardır. Gavurlukta ısrar edenler ise Cehennem’de toplanacaklardır” (Enfal 8/36)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.