islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Az Bulutlu
Pazar Az Bulutlu
16°C
Pazartesi Az Bulutlu
16°C
Salı Az Bulutlu
18°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C

İki Milyar Müslüman Bir Selahaddin Eyyubi Etmiyor…

İki Milyar Müslüman Bir Selahaddin Eyyubi Etmiyor…
20 Şubat 2024 09:30
A+
A-

Nüfus olarak iki milyara yakın müslüman olduğu söylenir. Elli Yedi müslüman ülkenin varlığı ifade edilir. Coğrafi olarak da büyük bir yekûn tuttuğu bilinir. Yer altı ve yer üstü zenginlikler bakımından da dünyanın geri kalanından fazla maddi bir fazlalığa sahip olduğu söylenir. Ama kendi dini, düşünce yapısı ve kültürel bağları konusunda çok zayıf ve nitelik bakımından da önemli bir lider eksikliği olduğu tartışılmaz bir gerçekliktir. Toparlayıcı bir kurumsal yapısı olmadığı gibi bu dağınıklığın dışarıdan yapılmış müdahaleler sonucu oluştuğu konusunda bir idrak sahibi olmadığı da görülmektedir. Ezcümle: kendisi olmaktan uzak bir ümmet, Aksa Tufanı ile kendi hali üzere yüzleşmekle karşı karşıya kalmasına rağmen, bunu gönüllü yapabilecek bir iradesinin olmadığı da açığa çıktı.

Dört buçuk ayı geçkindir İsrail Terör Devleti Filistin’de soykırım uygulamaktadır. Bütün gücü ile sivil insanları, bebekleri, kadınları, hastaları, yaralıları öldürmeye devam etmektedir. Ve buna tepkiler sivil yürüyüşler dışında bir gerçekliğe sahip olamamaktadır. İnsanlık yok edilirken, insanlar kahır ekseriyet kendi yaşamını olduğu gibi sürdürmekte bir beis görmemektedir. Müslümanlar ise artık Gazze haberleri okumaktan imtina etmeye başladılar. Çünkü her haber onların vicdanlarına bir yük taşımakta ve bu yükün altında ezilmeye başladılar. Çaresizliklerini vurdumduymazlığa dönüştürerek bu yükün altından kalkacaklarını düşünmektedirler. Ama İsrail öldürmeye devam ediyor, paylaşımlar sürüyor ve her gün onlarca video gündeme düşmektedir.

Durup, yeniden düşünmekten başka seçenek yoktur. Bu kadar büyük bir gücün sahibi iken bu gücü kendi adına kullanma basireti ve iradesinin zemini yoksa ortada başka bir sorun var demektir. Bu sorun ise; Müslümanların, sivil veya kurumları aracılığı ile kendi düşünce dünyasından uzak ve modern düşüncenin esaretinde bir yaşam sürdürdüğü gerçeğidir. Müslüman olma iddiasının altının boş olduğu gerçeği ve buna yönelik eleştirilerin ise düşmanın işine yarayacak şekilde düzenlendiği gerçeğini bir türlü idrak edemeden bu tartışmaları sürdürme kararlılığıdır. Bu dağınıklığın sebebi, bizatihi Müslümanların kendi bilgi ve bilişim sistemlerinin dışında bir eğitim yapısı ile karşı karşıya kaldığı gibi modern eğitimin ona kazandırdığı bir zihni yapı üzerinden din ile sorunlu bir ilişki biçimi kurduğunu dahi anlayamamasıdır.

İki milyar Müslüman’ın kendisi olamama halinin dünya hayatına yüklediği ağır sorumluluk ise bedel olarak Müslümanların kendisinden çıkarılmaktadır. Yetmiş beş yıldır Filistinli Müslümanlar katledilmekte ve dünya ile birlikte Müslümanlar buna seyirci kalmaktadırlar. Son yirmi beş yıldır ise İslam coğrafyası parçalanmakta; Irak, Afganistan, Suriye, Libya, Sudan, Yemen ve daha birçok ülke karmaşa içinde parçalanmışlardır. Ayrıca dünyanın birçok yerinde ise Müslümanlar katliama uğramaktadır. Myanmar,  Doğu Türkistan, Çeçenistan, Bosna gibi yerlerde, Filistin ise her daim bu katliama uğramaya devam etmektedir.

Müslümanların kurduğu ve İslami Mücadele vereceklerini düşündükleri yapılarda da zaman içinde süreklileşen bir parçalanma ile karşı karşıya kalmaktan kaçınamamaktadırlar. En son ümmetin ana gövdesi olma özelli taşıyan İhvan’ın da parçalandığı birkaç ayrı yapıya dönüştüğü söylenmektedir. Zaten hem Türkiye özelinde ve hem de Türkiye dışındaki yapılarda da benzer bir durum söz konusu olmaktadır. Sürekli güç toparlamadan bölünmeye devam edilmektedir. Küçük yapılar ise kucaklayıcı bir söylem inşa etmede zaaf taşımaktadırlar. Siyasal zeminde ise lider çıkmamaya devam etmektedir. Lider diye ortaya çıkanların ortak çıkarlar uğruna dışarı ile mutabakat gerçekleştirmeden iktidar olamamaları ise başka bir sorunu açığa çıkarmaktadır. İktidar olan yapılar ise uzun bir iktidar sürecine izin verilmeden dışarıdan yapılan operasyonlarla iktidardan alaşağı edilmektedirler. Sudan, Cezayir, Tunus ve benzeri ülkelerde bunu gözlemlemek mümkündür.

Beş aya yakındır yapılan katliamlar bize bu gerçekleri yeniden düşünmeye sevk etmelidir. Üzerine düşünerek yeni bir çıkış yolu bulma iradesini açığa çıkarmaya zemin olmalıdır. Yoksa bu tecrübe de eğer işe yaramayacaksa Müslümanların kıyameti kopmuş demektir. İnsanlık zaten kendi yok oluşuna doğru bir sürükleniş içindedir.

Şeytan, dört koldan bütün dünyayı ahtapotun kolları gibi sarmalamaktadır. Toplumsal cinsiyet meselesi, iklim meselesi, yapay zekâ meselesi ve benzeri konular üzerinden yeniden bir düzenlemeye devam etmektedir. Bu şeytanın iğvasına karşı ise başka bir yapı ses çıkarmamaktadır. Ya da ne olup bittiği konusunda pek bir şey anlaşılamamaktadır. Bu da şeytanın çalışma sisteminin işlevselliği ile birebir ilişkili bir durumdur. Son iki yüzyıldır sürdürülen bu plan son elli yıldır da bütün hazırlıkları bitirerek insanlığı yeniden düzenlemeye devam ediyor. Modernlik, post modernlik, post hümanizm vesaire üzerinden sürekli insana müdahale edilmekte ve tecrübe arttıkça yeni hamleler hayata geçirilmektedir.

Gazze meselesi bu şeytani plandan bağımsız bir şekilde düşünülmemelidir. O zaman Müslümanların vahyin kendilerine bildirdiği gibi şeytan en büyük düşmanları olduğunu hatırlamalılar. Şeytana aidiyet kesbeden modern bilgi, düşünce, kültür ve ne varsa hepsinden vazgeçmeleri ve yeni bir yaşam zemini kurmaları elzem olmuştur. Yoksa şeytanın tuzağından kurtulmaları mümkün olmayacaktır. Katliamlar devam edecek ve Müslümanlar, travmatik psikolojileri ile hep acı çekmeye devam ederek cehennemi yeryüzünde yaşamayı kabullenmiş olacaktır.

İşte bu noktada bir Selahaddin Eyyubi şart olmaktadır. Sadece ilahi rızaya talip olan bir liderliğin inşası ve buna uygun bir yapının varlığı en büyük farziyyet/zorunluluk haline gelmiştir. Her türlü oyun, desise ve zorbalığa rağmen, İslam ahlakından ödün vermeden yeni bir diriliş hamlesi şart olmuştur. İnsanların anlam ve ahlak ile yeniden buluşacakları bir zemin Gazzeli Müslümanlar tarafından bir tecrübe alanı olarak bize öğretilmiştir. Bu tecrübe ile insanlığın nasıl bir değişim yaşadığını ise batılıların müslüman olmaları ile öğrenmiş durumdayız. İnsanlığın kurtuluşu ve Müslümanların cehennem gibi bir hayattan kurtulmaları için gerek şart: yeniden iman etmek, yeter şart ise müslüman bilgi ve kültürel dünyasına geri dönüş sağlamaktır. Geçmişte yapılmış tartışmalar, yanlışlar, doğrular vesaire üzerinden değil, İslam’ın temel mesajı ve insana yüklediği sorumluluk üzerinden yeniden anlaşılması elzemdir.

İhtilafları ancak, Müslümanların ortak bir idrake ve ortak bir istikamete sahip olduklarında rahmet olarak tavsif etme imkânımız olabilir. Bugünkü ihtilaflar ise parçalamaktan öte bir işleve sahip değiller. O zaman ümmet olma şuuru ile siyasal hareketlerin ortak idraki şart olmaktadır. Eksikliklere değil, doğrulara yönelerek eksiklikleri terk ederek yeni bir dünya kurmanın imkânlarını devşirmek mümkün olacaktır. İlahi rızaya ayarlı bir yaşam ilahi inayeti de celbedecektir. İman, bütün zorlukları aşabilecek bir potansiyeli içinde taşımaktadır. Temel mesele ise; iman etmek ve imanın hazzına sahip olarak yaşamaya başlamaktır.

Mevcut durumun kendisini tercih ederek yaşamaya devam eden ve değişime direnenler ise; şeytanın oyuncağı olmaya devam edeceklerini bilmeleri şart olmuştur.

Abdulaziz Tantik

MİRATHABER.COM -YOUTUBE- 

YAZARIN DİĞER YAZILARI İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Hatice Şebnem Diktürk dedi ki:

    “İşte bu noktada bir Selahaddin Eyyubi şart olmaktadır. Sadece ilahi rızaya talip olan bir liderliğin inşası ve buna uygun bir yapının varlığı en büyük farziyyet/zorunluluk haline gelmiştir.”

    Öz & Söz
    Rabbim Selahattin Eyyubi nasip etsin
    Bizleri de o nasibe layık görülen kullardan eylesin.