Her sene sonunda gelecek yılın asgari ücretinin belirlenmesi yolunda çalışmalar ve tartışmalar yapılır, talepler sunulur. Ama talepler hep yüzeyseldir.
İktidar, – gelecek seçimlerde daha fazla oy alıp iktidarını pekiştirmek için olsun- beklentileri karşılayacak bir ücreti vermek istemeyecekmiş gibi talepler hep hükümete yapılır. Peki hükümetler beklentileri niçin karşıla(ya)maz. Özel sektör de ücretleri niçin asgaride tutmak ister.
Bunun sebebi asıl mücadele edilmesi gereken borca dayalı para sistemi ve faiz düzenidir. Bu sebeple Cumhurbaşkanlığı hükümeti 2021 bütçesinde faize ödemeleri için 170 milyar ayırmıştır. Özel sektörün faiz ödemeleri ise bunun iki katıdır. İstanbul Sanayi Odası Başkanımızın ifadesiyle kazançlarını yarısı faize ayrılmaktadır.
Sonuçta, bir kısmı olsun işçiye aktarılabilecek parasal imkanlar zalim faizci sömürücülere akıtıldığı için yaklaşık 10 milyon işçi sefalet ücreti olan asgari ücrete mahkum edilir.
Hakikat budur. Ama hükümet, muhalefet partileri ve sendikalar bunun farkında mıdır? Keşke olabilseydi.
Gelin bu duruma dikkatleri çekelim.
“Türkiye’de milyonlarca insan asgari ücret hatta altındaki bir rakamla hayatını sürdürüyor. O nedenle asgari ücretin belirlenme süreci en önemli toplu sözleşme süreci. Biz asgari ücretin uluslararası standartlara uygun bir biçimde, işçinin ailesi ile geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmesini istiyoruz. Enflasyon, dolar ve altın karşısındaki kaybının giderilmesini talep ediyoruz. Milli gelir artışından payını alması, vergi dışı bırakılmasını söylüyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bu ilkeler kabul edildiği noktada, rakam olarak 3.800 verilebilir.”
“ İşçiye, emekçiye onurunu aşağılayan sefalet ücretleri reva görülüyor. Şu açıklanan asgari ücrete bakın bunların çarşı pazardan, gerçek hayattan haberleri yok artık, yazık günah.”
Bunlar kişisel olarak bizim tarafınızdan da kırk yıldır yapılan tespitler. Ali Babacanın ekonomiyi yürüttüğü dönemlerde asgari ücretler adil miydi? Samimiyetine inanmak istediğimiz Ali Babacan’da açıkladığımız gerçek sebebe ilişkin bir bilinç olduğu söylenebilir mi?
Biz bilgi ve bilinç yoksunluğumuzu bildiğimiz için ana muhalefet olan CHP’sini uyardık ve ona teklif getirdik. Sesli ve de görüntülü makalemizde şöylece çağrıda bulunduk:
“Geliniz…İddianız olan sosyal demokrat çizgide bu sömürücü para ve faiz sistemini kaldıracak kanun teklifini yapınız ve arkasında durunuz. AKP’sini ve grubu olan ve olmayan diğer partileri de buna yönlendiriniz. Bu devrimci adımla milletimizi selâmlayınız. Ülkemize ciddi bir hizmet yapmış olursunuz. Milletimiz yapılanı unutmaz. Sandıkta da değerlendirir.
Hassasiyetlerinizi biliyorum ama korkmayınız, “Borca dayalı para sistemi ve faize dayalı ekonomi ” ye karşı çıkmanız sizi İslâm’a yaklaştırmaz ama İslâm’ın bir diğer adı olan insanlık çizisine yaklaştırır. İddianız olan sosyal demokrat doğrultuda milletimizle birleştirir, bütünleştirir.”
İşçi kuruluşları olduğu için sendikalarımıza da şöylece çağrıda bulunduk:
Kapitalizme şartlanmışlık sebebiyle sizler de siyasilerimiz ve diğer aydınlarımız gibi görevleriniz yap(a)mıyor, temsil ettiğiniz kitlelerin haklarını savunamıyorsunuz.
Çünkü sizler Ülkemizin kanını emen “Borca Dayalı Para Sistemi ve Faize Dayalı Ekonomik Düzeni” hayatımızın değiştirilemez gerçeği gibi algılıyorsunuz.
Sayın Sendika Yöneticileri
İş verenler ve hükümet niçin taleplerinizi karşılayamıyor? İşveren işçilerini mutlu etmek istemez mi? Hükümet üyeleri ceplerinden mi ödeme yapacak ?
Ülkemizde, işverenlerimizle birlikte işçilerin, memurların ve diğer sabit gelirlilerin yani milletimizin iliklerine kadar kanını emen “Borca Dayalı Para Sistemi ve Faize Dayalı Ekonomi Düzeni” var. Bu zalim yapı kamu sektörüne de, özel sektöre de egemendir.
Sömürülme Kaderimiz Değildir
Kuşatıldığımız bu “Borca Dayalı Para Sistemi ve Faize Dayalı Ekonomi Düzeni” kaderimiz değildir.
Bu zalim para ve faiz düzenini işleten kapitalist sistem ve sistemi besleyen kadrolar çare üretemez.
Çare bellidir. Adil ve merhametli bir para sistemi ve faizsiz düzen kurmalıyız…
Milli mutabakatı gerektiren bu iktisadi devrim yalnızca sizinle yapılamaz ama siz olmadan da olmaz. Siyasi partilerin sizi uyarmasını beklemeyiniz, siz onları göreve çağırınız.”
Evet aziz okuyucum? Bir bütçe daha kabul edildi. Bir asgari ücret daha belirlendi.
Biz, bizi yaratanın koyduğu adaletli ve merhametli bir hayat düzeni olan İslam ile dirilemediğimiz sürece, dünyamızın fravunlaşan ve karunlaşan ölü sistemlerine tapar gafillerin belirlediği aşgari ücretlere çok daha mahkum oluruz.