ODATV’yi değilse de Soner Yalçın’ı daha bir ciddiye alırız. Ancak onun deprem konusunda Japonya’yı başarılı bulan yazısını doğrulayamadık.
Bir tür putperestlik içinde yaşayan Japonya’da çok çok eskilerden beri depremler olur. Büyük yıkımlar yaşanır. Böyle iken 2011’ de yaşananları şöyle anlatıyor Soner Yalçın:
Tarih: 11 Mart 2011
“Japonya, 9.0 şiddetinde 6 dakika süren dünya tarihinin en büyük dördüncüsü sayılan Tohoku depremi (ve ardından 39 metre yüksekliğe kadar ulaşan tsunamide) 18 bin 431 insanını kaybetti! 400 binden fazla bina yıkıldı, 100 bin kişi evlerinden tahliye edildi, 433 bin km2 alan sular altında kaldı. Zararın maddi boyutu, 309 milyar dolar oldu.”
Yüz ölçümü belli olan Japonya’da 2011 yaşanan böylesi bir depremden sonra elbette akıllanmak gerekirdi. Akıllıca hareket edildi gibi ama depremler değil ancak zararları oldukça azaltılabildi.
Eğer doğruysa Soner Yalçın’nın anlatımına göre 16 Mart 2022’de Fukuşima’daki 7.3 şiddetindeki depremde sadece iki kişi öldü!
Önemli olan inançlarımız ve yaşamlarımızla depremler arasındaki bağlantıyı bulmak ve depremlerin niçin yaşandığını kavramaya çalışmaktır. Allah korusun 2026’da 15 şiddetinde 10 dakika sürecek bir deprem olursa ne olacak?
İnsan hayatının tesadüfler altında olduğunu kabullenmek doğru olabilir mi?
Biz okuyucularımıza Ali rıza Demircan hocamızın son iki yazısını okumalarını tavsiye edriz.
Milletimizin başarısızlıklarını utanılacak durum olarak nitelemeye itiraz etmeyeceğiz ama İslam’ı dışlayan maddeci bir eğiti sistemi ve medya düzeni ile insanımızı çürütmeye kalktığımızı da itiraf etmeliyiz. Böyle olmakla birlikte suçlu olan müteahhitlerimiz ve onlarla işbirliği yapan yönetici ve teknik kadroların cezalandırılması gereğini savunuruz.
Artık Odatv yıl boyu İslam karşıtlığı ve laikliğe taparlığa ara vermeli, deprem önlemleri başta olmak üzere toplumsal sorunlara daha sık eğilmeli ve dile getirmelidir. Medya da en az yöneticiler kadar sorumludur.
MİRATHABER.COM