Seyyid Kutub’un; “Bize her gün aşura, her gün Kerbela!” dediği gibi Filistin ve Gazze için ta 1917 den bugüne, tam 107 yıl her gün zulüm ve soykırım. Her gün şiddet ve ölüm…
İnsanlığın haysiyetini, Kudüs’ün şerefini ve ümmetin izzetini onlar; evet evet Filistinliler, Gazzeliler temsil ediyor. Bugünün dünyasındaki vicdan ve haysiyet mücadelesini ve direnişini onlar sırtlanmış götürüyor. Ama hepten yalnız, garip ve mahrum kaldılar. İhanete uğradılar; ümmet görmezden, duymazdan gelirken dünya kör ve sağır kesildi.
Zalim düşman ise benzersiz bir barbarlıkla ve özellikle ağzı var dili yok bebekleri ve çocukları terörist ilan etti. Düşman bildi ve masumların üzerine kullanımı yasak bombalarla ölüm yağdırdı.
Dini, dili, ırkı ne olursa olsun akıl ve vicdan sahiplerinin hiç kabul etmediği bu vahşi soykırım karşısında Gazzeli, ölümden bile korkmaksızın bu haysiyet savaşına her türlü şekilde, onurluca direniyor.
1) Ne Gazzeli halk ve yönetici, doktor ve mühendis, akademisyen ve öğrenci, tüccar ve sanayici, zengin ve fakir hiçbiri kaçmıyor. Ölmek izzettir, kaçmak zillettir deyip vatanını terk etmiyor.
2) Eşi-benzeri görülmemiş bu saldırı ve mahrumiyete rağmen yağma-talan yok, soygun ve hırsızlık yok. Adama bak adama aç-açıkta yaşıyor, susuz-çaresiz kalıyor ama dönüp de harama bakmıyor. Hiç kimse eşkıyalığa kalkmıyor.
3) İnsanlar evini-barkını, evladını-ailesini hatta her şeylerini kaybediyor ama asla isyan etmiyor. Yokluğa, soykırıma ve süren savaşa rağmen Allah’a yakın. Gazzelim destan yazıyor; canı tehlikede ama imanı güvende, adı da ruhu da mü’min. Bizim ise canımız güvende, imanımız tehlikede…
Tek kelime ile Gazzeli, dünyaya vicdan ve insanlık, adalet ve merhamet, biz Müslümanlara da dürüstlük ve Müslümanlık dersi veriyor.
ABD’li terütaze bir mühtedi/İslam’ı seçen bir hanımın şehadeti: “Gazellilerin merhametli kalplerinde ve şefkatli davranışlarında Allah’ın delilerini görüyorum. Eğer bir tanrı varsa ki, elbette mutlak var; o halde bu insanlar, O’nun halkıdır/kuludur.”
Gazze gösterdi ki, İslam mevcut insan potansiyelinden/ Müslümanlardan memnun değil. Ve İslâm, kendisine batıda olduğu gibi yeni bir insan potansiyeli oluşturmaktadır ki, kendini daha güzel temsil edebilsin.
Gazze şunu da gösterdi ki, 75 yıldır askeriyeden sanayiye, edebiyattan sanata, akademiden teknolojiye İsrail’in ve batının yapmadığı yatırım, harcamadığı sermaye kalmadı. “Dünya bizden sorulur, her alanda tek üstün ve önde olan biziz” diyorlardı. Ama ne var ki, 75 yıllık emek boşa gitti. Kassam Tugaylarının başlattığı 7 ekim direnci ile İsrail’in de batının da karizması çizildi, “Güçlü ve yenilmezlik imajı” çöktü. Tankları-topları da, hukuk ve adalet söylemleri de, vicdan ve ahlâkları da bir hiçmiş. Dilden düşürmedikleri temel insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, çevre, bitki ve hayvan hakları hülasa evrensel değerlerin hepsi ama hepsi çöp oldu Gazze ile…
Bunun cevabını 1450 sene önce Suffe Kur’an Üniversitesi’nin Rektörü Âmir b. Füheyre verdi. Allah Resulü, iman ve İslam’la irşad ve inşa olmak isteyen bir kabileye Âmir b. Füheyre başkanlığında 70 kişilik ilim erbabı gönderir. Ne var ki, yarı yolda tuzak kuran hainler, bu güzide sahabilerden biri hariç hepsini şehit ederler. Katilinin kalleşçe sırtından sapladığı hançer, göğsünden çıkan Âmir b. Füheyre: فزت والله، فزت والله = Vallahi kazandım, şimdi murada erdim.” der. Katili Cabbar b. Selmâ: “Bu ne demek istiyor? öldüren benim, ölen o; zafer benim. O ne hakla ben kazandım diyor?” diye işin aslını sorguluyor. Aldığı cevap onu şok ediyor ve oracıkta iman edip İslam’a giriyor. Aldığı cevap tek ve net: “Hak ve hakikat yolunda, senin elinle haksız yere ölmekle o şehîd oldu ve ölümsüzlük yurdu Cenneti kazandı.”(Sîre, I.Hişam,2/186)
Şehadet bir zaferdir, murada ermektir tüm zamanlar ve tüm nesiller için. Üstelik hem burada hem de orada. “Bir ölür, bin diriliriz”in mana ve maksadı bu imiş. Ey Gazze’nin masum şehitleri! insanlığın ölü hücrelerini dirilttiniz, uyuyan vicdanını ayağa kaldırdınız ve insanları Kur’an’la, İslâm’la imanla buluşturdunuz. Biz şahidiz sizin kazandığınıza, insanlık da şahid. Siz öğrettiniz bize; “Cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz!” değil diye. Savaşın kaderini, şehitler yazarmış; zafer şehitlerindir, murada eren, kazanan ve kazandıran onlardır. Ölümü öldüren yiğitler! yolculuğunuz mübarek olsun inşallah.
NURİ ÇALIŞKAN
YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ
MİRATHABER.COM – YOUTUBE