“KURAN GÖZLERİMDEKİ FİLTREYİ KALDIRDI”

Şöhret ve servetin insanın ruhundaki açlığı doyurması mümkün mü? Günümüzün insanı vazgeçilmez ideal olarak gördüğü bu iki köleleştirme zihniyetine karşı bakın bir Batılı Sanatçı, huzura giden yola nasıl buluyor!

15 Asra yakın bir zamandır, bir kelimesinde dahi değişikliğe uğramamış, her asırda yeni, her asırda diriltici olarak kalmış bir kitaptır Kuran.

Yüce Yaratıcı. onun için hükmünü şöyle açıklar:

“Hiç şüphe yok ki o Zikri (Kuran’ı) Biz indirdik, onu koruyacak olan da Biziz.”(Hicr ;15/9) Şükür koruyor da!

Ancak Kuran’ın korunması ayrı bir olay, korunan Kuran’ın kabullenilmesi ve o kabul şekline göre uygulanması ayrı bir olaydır.

Bugün temel sıkıntımız buradadır. Bu konuda fazla ayrıntıya girmeyeceğim. Hiç beklenmedik bir gruptan, ateist zemine oturan Metal Müzik Grubundan bir assolistin Müslüman oluş gerekçesini aktaracağım. Bundan söz etmezden önce, onun nasıl bir ortamdan böyle bir yönelişe geçtiğini bilmekte fayda vardır. Deadly Kristin, bunu şöyle anlatır:

“Batı’da, bütün medya, İslâm’la savaş halinde. Bu, bütün dünyaya yayılmış olan anti İslâm propagandasının bir sonucu. Dünyanın bütün büyük TV istasyonları ve gazeteleri İslâm’ın bir düşman olarak portresinin çizilmesi uğruna çok katı politikalar uyguluyorlar. İslâm’ın içindeki bütün iyilikleri baskı altında tutmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama umudum o ki; bu ileride geri tepecek,  gelecekte gerçekten bunun tam tersi şeyler olacak. Sonunda insanlar bütün bu sığlıklardan yorulup daha derin ve anlamlı şeyleri arayacaklar.”

Böylesine kirli ve zalim ortamda bir arayış ışığı onu öylesine yakalar ki, fark etmesiyle kabullenmesi bir olur ve ‘Kuran gözlerimdeki filtreyi kaldırdı’, der. Bunu da şöyle anlatır:

“Dünya, kâinatın esrarları, ölümden sonra hayat, insan etkileşimleri, vb. hakkındaki teorilerimi bir araya toplayan, varoluşçu bir kitap yazıyordum. Teorilerime somut ve bilimsel bir temel verebilmek için daha fazla bilim, kimya, fizik, biyoloji ve astronomi çalışmaya başladım. Kitapla ilgili çalışmalarımı yarı yarıya tamamladığım bir noktada iki Müslüman entelektüelle tanıştım. Ve fikir alışverişinde bulunmaya başladık. Bu arkadaşlar benim teorilerimi anlamakla kalmayıp, Kuran’ın benzer şeyleri daha büyük bir detayla açıkladığını bana gösterdiklerinde şok yaşadım. Aniden bakışım değişti ve İslâm’a karşı giderek büyüyen bir ilgi beslemeye başladım.

Daha yakından tanımak istedim, daha fazla öğrenme ihtiyacı duydum. Arkadaşım Davud, bana İtalyanca bir Kuran verdi. Okumaya başladım. Her gece en az bir saat yatağımda oturup bir sure, ardından diğer bir sureyi okuyordum. Ve ertesi gün okuduklarımı onunla konuşuyordum. Kuran’ı okumak, gerçeği ilk kez görmek gibi. Sanki biri dünyayı görmek üzere kullandığım filtreyi gözlerimden kaldırmış gibi. İslâm’ı bulmuş olduğum için kendimi çok kutsanmış hissediyorum! Aileme Müslüman olacağımı söylediğimde çok şiddetli tepki verdiler.

Babam, ateist olmamı tercih edeceğini söyledi! Annem dışında herkes benimle arasına görünmez bir duvar koymuştu. Ama zamanla kabul ettiler. Şu an İslâm’ın benim içimdeki güzel şeyleri açığa çıkardığını, şimdiye kadarkinden çok daha iyi biri olduğumu görebiliyorlar. Hayranlarım da çok şaşırdı. Metal dünyasında konuşulacak çok şey vardı ve sayısız röportaj yaptım. Eski takipçilerimden bazılarını kaybetmiş olabilirim; fakat kesinlikle yeni hayranlar kazandım. Hayranlarımdan bir kısmı benim gibi Müslüman oldu ve. Hayam Nur adını aldı.”

Şöhretin ve refahın zirvesinde genç bir bayan, ruhunu yıkayacak temiz bir su buluyor. Ve hemen ona dalıveriyor. Bizim insanlarımızın tamamı bu temiz suyun içinde yüzüyoruz. Ama önemli bir kısmı onun temizliğinin, bizi temizleyecek gücünün farkında bile değil. Hele hele Hayam Nur Kristin gibi müzik yapanlarımız için! Ne büyük şans bu değil mi?

MUHSİN İLYAS SUBAŞI

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ