islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5351
EURO
34,8843
ALTIN
2.441,44
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

KUR’AN’DA MİSAKINA (VERDİĞİ SÖZE) BAĞLI OLMAK

KUR’AN’DA MİSAKINA (VERDİĞİ SÖZE) BAĞLI OLMAK
6 Mart 2024 09:00
A+
A-

Misakın kökü olan ‘ve-se-ka’ fiili; güvenmek, sağlam olmak, sağlam tutmak, sağlama bağlamak anlamlarına gelir.

‘Misak’; kendisiyle bağlanılan söz, yeminle pekiştirilmiş, yapılan ve mutlaka yerine getirilmesi gereken andlaşma (akit, ahid) demektir. Bu bir çeşit sözü veya anlaşmayı sağlam bir bağla bağlamaktır.

Misak, yemin ve taahhüt (söz verme) ile pekiştirilmiş anlaşmadır. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 804)

Yine aynı kökten gelen ‘sika’; güvenmek, inanmak, güvenilir, ‘vüska’ ise; sağlam, güvenilir demektir.

Türkçede, belgeledi, sağlamlaştırdı, sağlama bağladı anlamına gelen ‘tevsik etmek’ kelimesi ile belge, isbat, delil anlamına gelen ‘vesika’ aynı kökten türemiştir.

Bu kavram Kur’an’da daha çok Allah ile kulları arasındaki anlaşmayı (ahidleşmeyi) ifade etmek üzere geçiyor.

Kur’an bazen ahid ve misak kelimelerini birlikte kullanmakta ve bunlara uyanların ahlâklarından örnekler sunmaktadır.

Misak, aynı zamanda günlük hayatta belli konularda yapılan anlaşmaları da ifade eder. Bu misak, ister Allah ile, ister Peygamber ile, isterse başka insanlar ile yapılmış olsun, yerine getirilmesi gerekir. Kur’an ahidlerine, bir anlamda misaklarına uymayanları tehdit ediyor:

“Onlar ki, Allah’a verdikleri ahd’i (sözü) bozarlar. Allah’ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte zarara uğrayanlar bunlardır.” (Bekara 2/27)

Kur’an üç türlü ‘misak’tan bahsediyor:

1-Allah ile insanlarla gerçekleşen misak

Allah (cc)’ın insanla ‘misaklaşması-ahidleşmesi’ iki şekilde olur:

Birincisi; vahy ve peygamberler aracılığıyla, misak yapılan konuları bildirmesi şeklinde…

Allah ile “misak” yapan insan, dünya hayatında verdiği sözün arkasında durursa kazanır. Aksi halde kaybedenlerden olur.

Misaklarını (verdikleri her türlü sözü) yerine getirenler “ulü’l elbâb-akıllı ve temiz vicdanlıdırlar. Allah (cc) şöyle buyuruyor:

“Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu? (Bunu) ancak akıl sahipleri anlar.

Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getiren ve sözleşmeyi bozmayanlardır.

Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riâyet eden, Rablerine saygı besleyen ve kötü hesaptan korkanlardır.” (Ra’d 13/19-21)

İkincisi; misak konusu olan şeyi, bir yaratılış gereği olarak fıtratımıza yerleştirmesi şeklinde…

“Hani Rabbin, Âdemoğullarının sırtlarından zürriyetlerini (soylarını) almış ve onları kendi nefislerine karşı şâhitler kılmıştı: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ (demişti de) onlar: ‘Evet (Rabbimizsin), şâhit olduk’ demişlerdi.” (A’raf 7/172)

Bazılarına göre âyette bahsedilen ‘misak-ilk ahd’ olayı karşılıklı bir sözleşmeden çok Allah’ın insanın içine yerleştirdiği fıtrattır. Yaratılışta olan inanma, tapınma, Allaha ihtiyaç duyma, O’nun Rabliğini tanıyabilme kabiliyetidir. Onlara göre insanın fıtrat üzere yaratıldığını haber veren hadis bunun delilidir. (Müslim, Kader/25 no: 2658. Tirmizî, Kader/5 no: 2138. Ebû Dâvûd, Sünnet/17 no: 4714. İbni Hibban, İman/1 no: 128)

Kimilerine göre Allah (c) insanların ruhlarını yarattı ve onlara bu soruyu –âyette geçen gerekçelerle- yöneltti. Dolayısıyla insanlar dünyaya bu sözü vermişler olarak gelirler. Allah’ın böyle bir şeyi yapmaya gücü yeter. Onlara göre bu olaya temsilî anlatım demek doğru değildir. (Ece, Hüseyin K., hz. Âdem,  s: 89-96)    

İnsanın Allah’a böyle bir söz vermiş olması aslında onun bir ‘emânet’ yüklenmiş olmasıdır. Dünya hayatı bu ‘emânet’i taşıma, bu ‘misak’ı yerine getirme yeridir. İnsanın kendisi veya yapısı, Allah’tan başka Rabb tanımayacağına, O’ndan başkasına kulluk etmeyeceğine dair ‘misak-söz’ vermiştir. Ya da Allah (c) ona bu önemli talimatı fıtratına yerleştirerek bildirmiştir.

2-Allah ile peygamberler arasında gerçekleşen misak

Allah (c), insanlara emir ve yasaklarını, yani hükümlerini onların arasından seçtiği elçileri aracılığıyla göndermiştir. O, bu seçtiği elçilerden “elçilik görevinizi yerine getireceksiniz, size vahyedilenleri insanlara ulaştıracaksınız” diye söz almıştı.

Hani biz peygamberlerden söz almıştık; senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan da. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz aldık.” (Ahzâb 33/7. Ayrıca bkz: Âli İmran 3/81)

3-Allah ile İsrailoğulları arasında gerçekleşen misak

Kur’an İsrailoğullarından alınan sözü Bekara 40. âyette ahd ile anlatırken beş âyette ‘misak’ ile anlatıyor. Mesela;

“Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah’a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz (misak) almış ve “İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.

Hani, “Birbirinizin kanını dökmeyeceksiniz, birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız” diye de sizden kesin söz (misak) almıştık…” (Bekara 2/83-84. Ayrıca bkz: Mâide 5/12-13)

İsrailoğulları Allah’ın emirlerine uyacaklarına, Peygamberi dinleyeceklerine dair Allah’a söz vermişlerdi. Ancak sözlerinde durmadılar ve ‘misak’larını bozdular.

“Sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağının altında, size verdiğimizi kuvvetle tutun, onda bulunanları daima hatırlayın, umulur ki, korunursunuz (demiştik de).

Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah’ın ihsanı ve rahmeti olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz.” (Bekara 2/63-64. Ayrıca bkz: A’raf 7/169)

Allah (c) İsrâiloğulları’ndan, namaz kılıp zekât vereceklerine, peygamberle­rine inanıp onları destekleyeceklerine ve Allah’a güzel takdimelerde buluna­caklarına (faizsiz borç vereceklerine) (Mâide 5/12),

Allah’tan başkasına tap­mayacaklarına, anaya babaya, yakınla­ra, yetimlere, düşkünlere iyilik edecek­lerine (Bekara 2/83),

birbirlerinin kanlarını dökmeyeceklerine, birbirlerini yurtlarından çıkarmayacaklarına (Bekara 2/84) dair söz almıştır. Fakat onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine ge­tirmemiş, ahidlerini bozmuş ve bunu alışkanlık haline getirmişlerdir. (Bekara 2/100. Mâide 5/13)

Musa’ya karşı geldikleri için üzerlerine azap çö­künce bunun kaldırılmasını istemişler, Mûsâ da onlara, Allah’a verdikleri sözü hatırlatmıştır. (Tâhâ 20/86)

Allah (c), hırıstiyanlardan da misak (söz) almış, fakat onlar sözlerinin bir kısmını unutmuşlardır.

Biz hıristiyanlarız, diyenlerden de kesin sözlerini (misaklarını) almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab’ın) önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyâmete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir.” (Mâide 5/14)

*

İman edenler ise verdikleri sözleri yerine getirirler.

Yine o müminler emânetlerine ve ahidlerine sadâkat gösterirler.” (Mü’minûn 23/8)

“Onlar Allah’ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (misakı) bozmazlar.” (Ra’d 13/20)

“Ahidleştiğiniz zaman, Allah’ın ahdini yerine getirin, pekiştirdikten sonra yeminleri bozmayın; çünkü Allah’ı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı bilir.” (Nahl 16/91)

 Hüseyin K. Ece

MİRATHABER.COM -YOUTUBE-

YAZARIN DİĞER YAZILARINA ULAŞMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.