islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4698
EURO
34,7489
ALTIN
2.478,91
BIST
9.530,47
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
19°C
İstanbul
19°C
Hafif Yağmurlu
Perşembe Az Bulutlu
16°C
Cuma Hafif Yağmurlu
17°C
Cumartesi Az Bulutlu
19°C
Pazar Az Bulutlu
20°C

MANEVİ HUZUR İKLİMİ ÜÇ AYLAR

MANEVİ HUZUR İKLİMİ ÜÇ AYLAR
25 Ocak 2023 09:30
A+
A-

Yüce Allah, mekânlar içinde mukaddes mekânları; zamanlar içinde de mukaddes zamanları var etmiş, yaratmıştır. Müslümanlarca üç aylar olarak bilinen “Receb, Şaban ve Ramazan” ayları, zamanlar içinde yaratılan mukaddes/kutsal zamanlardandır

Dini hayatımızda üç aylar diye bilinen manevi huzur mevsimi yaklaşmış olup; gölgesi üzerimize düşmüştür. Bu mübarek ayların manevi değerine Kerim Kitabımız Kur’anda ve Al-i Şan Peygamberimiz (sav)’in hadis-i şeriflerinde işaret buyrulmuştur. Tevbe suresinin 36’ıncı Ayetinde Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Bu dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyin”. Ayette işaret buyrulan ‘haram ayları’n Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu, Peygamberimiz (sav), şu hadisleriyle açıklamıştır: “Muhakkak ki zaman Allahın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene oniki aydır. Bunlardan üçü peş peşedir: Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemaziye’l-ahir ile Şaban ayları arasında olan Mudar Kabilesinin ayı Recep’tir”. (Müslim, Kasâme, 29; Ebû Dâvud, Menâsik, 67) Ayrıca Hz. Peygamberimiz (sav) bu aylar hakkında şöyle buyurmuştur: “Recep Allah’ın ayı Şaban ben’im ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” (Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, I, 423) Efendimiz (sav) dualarında; “Ey Allah’ım! Recep ve Şaban’ı hakkımızda mübarek kıl bizi Ramazan’a kavuştur” (Ahmet b. Hanbel, Müsned, I, 259) buyurmakla bu aylara dikkat nazarlarımızı çekmektedir.

Recep ayı, gerek İslam’dan önce, gerekse İslam’dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslam Dini gelmeden önce bu ayda Arap kabileleri arasında harbetmek, baskın ve çapulculuk yapmak yasak sayılır, herkes kendisini emniyet ve selamette hissederdi. İslam güneşinin doğmasından sonra da ilahi hikmet ve takdir gereğince bu aya olan hürmet devam ettirildi. Bu ay, Reğaib kandili, İsra ve Miraç Kandili gibi ilahi tecellilerle şereflendirilmiştir. Ülkemizde de asırlardır üç aylar geleneği oluşmuş, Ramazan’a hazırlık bununla başlar hale gelmiştir. Fiziki yapımızın manevi dergâhı olan gönüllerimizi aydınlatmaları sebebiyle, bu aylar içerisinde bulunan ve milletimizce kandiller olarak isimlendirilen mübarek geceler ve diğer kutsal günler; hal hareket ve davranışlarımızı gözden geçirip düzeltmemiz için Yüce Allah tarafından bize lütfedilen kıymetli zamanlardır.

Müslümanların hayatında fazlasıyla sevap kazanacağı müstesna kutsal gün ve geceler vardır. Allah Teâlâ bize, hafta içinde Cuma gününü; bir yıl içinde üç aylarla birlikte Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarını; geceler içerisinde de, Reğaib, İsra ve Miraç, Berat ve Kadir gecelerini diğer zamanlardan ve gecelerden farklı olarak ihsan ve ikram etmiştir. Reğaib Kandili; Recep ayının 27’inci gecesindeki İsra ve Miraç kandilini, Şaban ayının 15’inci gecesi Berat kandilini, Ramazan ayını, Kadir gecesini, Ramazan ve Kurban Bayramlarını müjdeleyen mübarek bir gecedir. Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübarek gece de İsra ve Miraç gecesidir. Miraç gecesi; Allah’ın sevgili kulu ve Resulü Hz. Muhammed (sav)’i Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya ve oradan da göklerin ilahi derinliklerine yükselttiği gecedir. Miraç gecesi, Yüce Allah’ın sevgili Peygamberimize büyük hakikatlerin ilahi sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilahi vahye muhatap kıldığı, kendi ayetlerini ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, müminlere beş vakit namazın farz kılındığı ilahi lütuflarla dolu olan bir gecedir.

Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun onbeşinci gecesi olan Berat gecesi de Müslümanlarca kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi öğütlenmiştir. Hz. Aişe (ra): “Ben Resulüllah’ın Ramazandan başka hiçbir ayı tamamen oruçlu geçirdiğini görmedim. Şaban ayı kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunu da görmedim” (Müslim, Siyam 176; İbni Mâce, Siyam 30) demiştir. Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: “Şaban ayının onbeşinci günü (berat kandili) gelince, gecesini ibadetle gündüzünü de oruçlu olarak geçiriniz. Çünkü Allah (Rahmetiyle) o gece Güneş’in batmasıyla Dünya semasına tecelli eder ve fecir doğuncaya kadar, ‘yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir derdin pençesinde kıvranan, onu kederden kurtarayım, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der.” (İbni Mâce, İkâmet, 191)

Bir kısım âlimler Kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan, Mekke-i Mükerreme’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin; Hicretin ikinci yılında Şaban ayının onbeşinci günü Peygamberimiz (sav) ziyaret için gittiği Ben-i Seleme yurdundaki mescidde öğle namazını kılarken ilgili ayetin nazil olduğunu beyan ederler. Böylece Kıblenin değişmesi de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.

Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir gecesinin ise, dini hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur’an ayıdır. Ayrıca Ramazan; yıllık takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. Kendileri aylar içerisinde, sultanlıkla taltif edilen bir payenin sahibi olarak kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. Ramazanın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saadete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından, bin aydan, yani seksen küsur yıllık bir ömürden daha hayırlı olan Kadir gecesinin bu ayda bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca İslam’ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Ramazan mevsiminin günahkâr kullar için yeniden kendine gelme, canlanıp ayağa kalkma ve şeytanın vurduğu prangayı koparma fırsatı verdiği, Peygamber Efendimiz (sav)’in şu hadisinden anlaşılmaktadır: “Ramazan ayı gelince cennet kapıları ardına kadar açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar prangaya vurulur”. (Buhârî, Savm 5)

Üç aylar, geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkândır. Yüce Rabbimizin, “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”. (Haşr Suresi, Ayet 18) emrine kulak vererek, ahiret için ne hazırlık yaptığımıza bir bakalım.

Bu mübarek gün ve gecelerde, tevbe, dua, niyaz ve istiğfarlarımızla Allah’a yaklaşmaya ve kendimizi affettirmeye çalışmalıyız. Ayrıca bol bol Kerim kitabımız Kur’anı okuyarak tefekkür etmeli ve Efendimiz (sav)’in öğretisi muvacehesinde hayatımızın her safhasında tatbik etmeliyiz. Kazaya kalmış namazlarımızı kılmalı, oruç tutmalı, kendimiz için, ailemiz için, milletimiz için ve bütün insanlık için ellerimizi yüce Allah’a açıp dualar etmeliyiz. Bu gün ve gecelerde yapılacak ibadetlerin, verilecek sadakaların daha çok müstecab olacağı inancımızı hatırlayarak; Allah’ın türlü türlü nimetler ile bizi sevindirdiği gibi bizler de birer yoksul aile ve yetimler bulup ihsan ve ikramlarla sevindirmeliyiz. Hastaları ziyaret etmeli, kimsesizlerin gönlünü almalı, büyüklerimize saygımızı küçüklerimize sevgimizi en uygun usul ve yollarla mutlaka göstermeli ve bunun, yüce İslam dininin ikramı olduğunu hissettirmeliyiz.

Hâsılı mübarek üç aylar bizlere; yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı; hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilafları, şahsi menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve yüce İslam Dinimizin bizden ısrarla istediği, barış, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insani ve ahlaki meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamaktır. Kulluğumuz, yalnız bu kandillere, özel gün ve gecelere münhasır kalmamalı, bütün bir ömür boyu devam etmelidir.

Bu vesileyle üç ayların feyiz ve bereketinden müstefit olmamızı, İslam âlemine yeni uyanmalar ve insanlığa hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederim. Son söz ve duamız: Allah’ım! Recep ve Şaban’ı hakkımızda mübarek kıl, bizi Ramazan’a kavuştur. Âmin!

Yenişehir/DİYARBAKIR

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar
Yorumlar
  1. Ekrem Sert. dedi ki:

    Kıymetli hocam, bu veciz, bilgilendirici, ibadet ve kulluğa teşvik edici yazınız güzel olmuş. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

  2. Halil Kendir dedi ki:

    Allah razı olsun Hocam. Rabbim bu ayları ve günleri en güzel şekilde idrak etmeyi hepimize nasip etsin