islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Az Bulutlu
17°C
Çarşamba Az Bulutlu
18°C
Perşembe Az Bulutlu
19°C

Masonlar DNA’mızı Topluyor!

Masonlar DNA’mızı Topluyor!
7 Aralık 2023 09:30
A+
A-

Masonlar her zaman gizemle örtülü olmuş, varlıkları genellikle bir masaldan ve abartıdan başka bir şey olarak görülmemiştir bir kesim için.

Masonların faaliyetleri hep tartışma konusu olmuştur.
Ancak onları derinlemesine inceleyenler, bu gizli cemiyetin toplumun çeşitli yönlerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu fark ederler. Uzun vadeli komplo stratejileriyle Masonlar, bildiğimiz dünyanın şekillenmesinde merkezi bir rol oynamaktadır. Gizli doğaları, çevrelerindeki entrikayı daha da arttırmakta ve gerçek niyetleri hakkında sayısız tartışma ve teoriyi körüklemektedir.

Özel haberimizde MasonicCHIP olarak da bilinen myCHIP adlı bir programı ele alacağız.

Program ile ilgi bilgi resmî web sitesinde şöyle anlatıyorlar;

MYCHIP (Masonik Gençlik Çocuk Tanımlama Programı), 1988’deki başlangıcından bu yana 300.000’den fazla çocuğu tespit etti ve bugün ailelere yardım etmeye devam ediyor. Program, kolluk kuvvetlerinin kayıp veya kayıp bir çocuğu bulmasına ve tanımlamasına yardımcı olacak araçlar sağlar. Kaynak: https://www.mychip.org/)

 

Ancak bu girişim bazı kesimler için asil bir girişim gibi görünse de ABD Mason locaları tarafından başlatılan bir girişim olduğu için tartışmaları daha da yoğunlaştırmıştır. Şüpheciler, bu programın Küresel şeytanların gizli gündemlerini ilerletmek için bir başka manevra olduğunu ve çocuk korumayı gerçek niyetleri için bir maske olarak kullandıklarını savunuyorlar.

Bir ebeveynin en kötü kabusunu düşünün… Çocukları kayboluyor. Bu, hiç kimsenin yaşamak istemeyeceği yıkıcı ve dehşet verici bir durumdur. Bu nedenle ebeveynlerin en kötü senaryoya hazırlıklı olmaları önemlidir. Bunu yapmanın bir yolu, çocukları hakkında hayati bilgiler içeren bir acil durum bilgi paketi hazırlamaktır. Bu pakette genellikle parmak izleri, kan grubu, sağlık bilgileri, DNA için diş veya yanak örneği, video, fotoğraflar ve çocuğun genel bir tarifi yer alır.

Tüm bu ayrıntılar, ebeveynlerin acil bir durumda gerekli bilgileri polise hızlı bir şekilde teslim etmeleri için bir araç sağlamak üzere toplanır. Bu, potansiyel olarak değerli zaman kazandırabilecek ve kayıp bir çocuğun güvenli bir şekilde kurtarılmasına yardımcı olabilecek proaktif bir adımdır. MyCHIP sistemine kaydolmak için kaybolan çocukların bilgilerini talep ederler. Ancak ebeveynlerden çocukları kaybolmadan önce bu bilgileri bilgi bankası oluşturmak talepte ederler.

Peki öyleyse gizli niyetleri olabilir mi?

Bu soruya cevapları üç ana başlıkta aramalıyız;

1- Mikroçipleri gündeme getirip normalleştirmek
2- Genetik Veri Toplamak (kim/kimler için?)
3- Ülkelerin gen haritalarına ele geçirmek

Şimdi de Başlıkları Biraz Açalım

1- Mikroçipleri gündeme getirip normalleştirmek

“myCHIP” ve “microchip” isimleri arasındaki benzerlik sadece bir tesadüf gibi görünebilir, ancak bu mikroçip programlarının savunucuları aksini düşünüyor. Bu projelerin toplumu mikroçipin norm haline geldiği bir geleceğe hazırlamak için akıllıca tasarlandığını savunuyorlar. Ancak Teknolojik gözetimin gelişimine baktığımızda, onların bu iddiasını reddetmek zor. Basit kimlik kartlarıyla başlandı, biyometrik çipli kimliklere ve pasaportlara geçildi. Şimdi de potansiyel mikroçiplemenin eşiğinde duruyoruz. Bu yıllardır devam eden ve her adımın insanlığa güvenlik ve huzurlu getirdiği iddiasıyla varsayılan bir durum.

Sadece güvenlik amacıyla değil, aynı zamanda her hareketimizi izlemek için vücudumuza mikroçiplerin yerleştirildiği bir dünya hayal edin. Bu kulağa bir bilim kurgu filminden çıkmış gibi gelse de yakın gelecekte gerçeğe dönüşebilir. Konumumuzu takip etme, sağlığımızı izleme ve hatta finansal işlemlerimizi kaydetme becerisiyle bu mikroçipler, her bireyin gerçek zamanlı kişisel profilini oluşturma potansiyeline sahiptir. Ancak bu düzeyde bir gözetim, iktidardakilerin onaylamadığı davranışlar için kontrol ve ceza riskini de beraberinde getiriyor. Sürekli izlendiğimiz ve yargılandığımız için özgürlüğümüz kısıtlanabilir. Ayrıca, bu mikroçiplerin hacklenme olasılığını göz önünde bulundurduğumuzda birçok güvenlik sorunu ortaya çıkmaktadır. Kişisel verilere erişilmesi ve kötüye kullanılması halinde kaos ortaya çıkabilir. Bu teknolojiyi benimsemeden önce sonuçlarını ve potansiyel risklerini dikkatle değerlendirmek önemlidir.

2- Genetik Veri Toplamak (kim/kimler için?)

DNA örneklerinin toplandığı MYCHIP programı uzmanlar arasında bir tartışmaya yol açtı. Bazıları DNA kütüphaneleri oluşturmanın uzun vadeli toplumsal faydalar için değerli bilgiler sağlayabileceğine inanırken, diğerleri bunu kontrol ve güç ölçümü için potansiyel bir araç olarak görüyor. Küresel bir DNA veri tabanı kütüphanesinin varlığı, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken geniş kapsamlı etkilere sahip olabilir. Bir yandan, suçların çözülmesine ve kayıp kişilerin tespit edilmesine yardımcı olabilir ve dünya çapındaki toplumlara bir güvenlik duygusu sağlayabilir. Öte yandan, mahremiyet ve bu tür verilerin potansiyel kötüye kullanımı ile ilgili endişeler büyüktür. Küresel bir DNA veri tabanı kütüphanesinin faydaları ve riskleri arasında bir denge kurulması, sorumlu kullanımın sağlanması ve bireysel hakların korunması açısından büyük önem taşımaktadır.

Küresel Şeytanlar genetik verilere erişebildikleri ve bunu kendi yönetimleri altındaki belirli bölgelerin “değişimi” kontrol etmek için kullandıkları bir dünya hayal edin. Kulağa bir bilim kurgu romanından fırlamış gibi geliyor, ancak düşündüğünüz kadar uzak bir ihtimal değil. Genetik teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde, nüfusun geleceğini şekillendirmek için üreme modellerini bile manipüle etmeleri mümkündür. Bu kontrollü “evrimin” hem bireyler hem de bir bütün olarak toplum için geniş kapsamlı sonuçları olabilir.

Ama hepsi bu kadar değil. Hassas genetik manipülasyona olanak tanıyan CRISPR teknolojisinin hızla gelişmesi, geniş bir DNA veri tabanı ie birleştiğinde yepyeni olasılıklar aleminin kapılarını açıyor. Genetik bütünlüğün bu şekilde ihlal edilmesi etik soruları gündeme getirmekte ve insan türünün çeşitliliği ve benzersizliği için bir tehdit oluşturmaktadır. Bir de bakmışsınız Küresel Şeytanların elinde oyuncak olan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) yaratılışın doğal düzenini hiçe sayarak kitlesel genetik modifikasyona izin bile verebilir.

3- Ülkelerin gen haritalarına ele geçirmek

Bu girişim, genetik veri tabanlarının sırlarını koruyan devlet kurumlara sızmak için zekice bir manevra olabilir. Korkulan ise masonların gelecekte bu bilgileri sessiz silah olarak kullanmayı planlamasıdır. Masonların çocukları koruma kisvesi altında, hedeflerine koydukları devletlerdeki kötü niyetli politikacılar ile iş birliği yapıyor olabileceklerinden şüpheleniliyor. Amaçları genetik sırlara erişim sağlamak ve nihayetinde genetik yapıları kendi şeytani çıkarları için manipüle etmek ve sessiz silah haline dönüştürmek olacaktır.

Tüm bu iddialar kimilerine, uçuk komplo teorisi gibi gelse de, MYCHIP programının arkasındaki gerçek nedenleri sorgulayanlar arasında merak ve endişe uyandıracaktır.

Bu tuzağa düşmemek için neler yapmalıyız?

Günümüzün belirsizlik dünyasında, birçok çocuklara yönelik önlemlerin güvenlik amaçlı olduğu kadar büyük tehditlere kapı açıp açmayacağı konusunda sürekli bir tartışma var gibi görünüyor. Devletlerin ve hükümetlerin geleceklerinin teminatı olan çocuklar için öncelikler ebeveynlerin refahına öncelik vermeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekir. Ne de olsa gelecek neslin korunması bir ulusal güvenlik meselesidir.

Sık sık mercek altına alınan gruplardan biri de masonlardır. Ketum yapılarıyla bilinen masonların gölgelerde saklandıkları ve ortaya çıkmayı bekledikleri düşünülür. Bu algı doğru olsun ya da olmasın, yetkililerin en savunmasız çocukları korumak için tetikte olmaları elzemdir.

Son soru;
Bir zamanlar çocuk hakları şampiyonu olarak selamlanan, ancak şimdi küresel bir çocuk kaçakçısı olmakla suçlanan bir kuruluş olan UNICEF nerede? Bu gerçekten de kafa karıştırıcı ve acil cevap bekleyen bir durum. Endişeli vatandaşlar olarak UNICEF’i sorumlu tutmalı ve faaliyetlerine ilişkin şeffaflık talep etmeliyiz. Ayrıca bir zamanlar bu projede çözüm ortağı olarak görülen paydaşlarının nerede olduğunu da sorgulamamız gerekiyor. Bu iddialara ışık tutmanın ve dünyanın dört bir yanındaki çocukların güvenliğini ve refahını sağlamanın tam zamanıdır.

Sadi ÖZGÜL

YAZARIN DİĞER YAZILARINI OKUMAK İÇİN BURAYA TIKLAYINIZ

 

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.