islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,4375
EURO
34,7411
ALTIN
2.439,70
BIST
9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
15°C
İstanbul
15°C
Az Bulutlu
Pazartesi Az Bulutlu
17°C
Salı Hafif Yağmurlu
16°C
Çarşamba Az Bulutlu
19°C
Perşembe Az Bulutlu
21°C

Müslüman Dünyanın Acziyeti

Müslüman Dünyanın Acziyeti
17 Kasım 2023 10:00
A+
A-

Gazze katliamının bize öğrettiği ilk ders şu:

Cesur ve geniş kapsamlı bir yüzleşmeye ihtiyacımız var. 7 Ekim 2023 gününden beri herkesin gözü önünde Gazze’de 11 binin üstünde çocuk, kadın ve masum siviller katledilirken İslam dünyası tam bir acziyet içinde. Bu katliama Batılı hükümet ve devletlerin desteği tam!

Dünyanın genelinde şu veya bu ölçekte sorunlar yaşanıyor, yer yer sorunlar çatışmalara da dönüşüyor. Ancak hiçbir sosyo-politik havzada yaşanan sorunlar İslam dünyasındakilerle mukayese edilemez. İslam dünyası neredeyse tamamı ağır bir krizin içinden geçiyor. Bölgemizde bazı mıntıkalar kan gölüne dönmüş bulunuyor. Hiçbir yer huzurlu değil, görece istikrar varsa da bu, baskı rejimleri altında sağlanabilmiş sathi bir istikrardır. Irak ve Suriye’de Baasçı rejimlerin sağladığı istikrarın ne kadar sahte olduğunu son yaşadığımız olaylarda apaçık gördük. Fakat çatışan grupların ancak diktatörlükler altında bir arada durabilmesi utanç verici. Bir arada yaşıyormuş gibi görülen toplumsal gruplar, baskı rejiminde bir sarsıntı vuku bulunca her bir birim diğerinden ayrışıyor, kutuplaşıyor ve çatışıyor. Birbirimize propaganda yapmanın anlamı yok. Bizden daha katı baskı rejimler de çöktü. 70 yıl adına “demir perde” denen Sovyet sistemi sona erdi, ciddi sorunlar yaşandı ama hiçbir bölgedeki çatışmalar İslam dünyasındaki kadar vahim, ağır, yıkıcı ve gaddarca olmadı.

Üzerinde yoğunlaşmamız gereken ciddi sorunlarımız var, bunlar çok derinlere işlemiş bulunuyor. Muasırlarıyla mukayese edildiğinde gayrı Müslimlerin İslam devletleri altında görece rahat oldukları, iyi kötü varlıklarını koruyabildikleri doğrudur. Avrupa kendinden olmayan hiçbir din mensubuna tarihte yaşama hakkı tanımadığı gibi, Batı Hıristiyanlığı içinde farklı bir yorumdan çıkan protestanlığa bile uzun yüzyıllar tahammülsüz kaldı. Gayrı müslimlerin İslam hakimiyeti altındaki durumları bizim artımız, ama Müslümanların birbirlerine karşı tutum ve davranışları hiç de övünülecek gibi değil. Bu acı gerçeği kabul etmemiz lazım. Belli ki tarihten kötü şeyleri tevarüs ediyoruz. Geçmişte olduğu gibi bugün de Müslümanlar birbirlerine karşı zalimane davranıyorlar, birbirlerinin varlıklarını, dini-toplumsal farklılıklarını meşru görmüyorlar, ellerine geçirdikleri iktidarı temellük edip kendileri ve yakın çevreleri hesabına kullanıyorlar. Sünnilerin Şiileri, Şiilerin Selefileri, Vehhabilerin Alevileri öldürmesi yeterince utanç verici değil mi? Saddam Enfal’de (1986-1989 arası)  bağımsız kaynaklara göre 100 bin ila 150 bin Kürdü gözünü kırpmadan öldürdü, Kürt peşmergeler Amerikan askerleriyle işbirliği yapıp Felluce’de Arap katilamı yaptı. El Kaide kökenli örgüt mensupları sorguya tabi tuttukları bilgisiz Alevi şoförleri namaz rekatlarını bilmiylorlar diye acımasızca katletti. Şehirler, sivil yerleşim birimleri Nusayri yönetimindeki Suriye hava kuvvetleri tarafından yerle bir ediliyor.

İslam cumhuriyeti idealiyle şanlı devrim yapmış İran, stratejik hesapları öyle gerektiriyor diye güzelim bir ülkenin kan gölüne dönmesinde rol oynadı. Geçen yüzyılın İttihatçılığına özenen Türkiye, geçmişin 400 yıllık bölge hakimiyeti hayalleriyle Suriye’nin mezbahaya dönmesine katkıda bulundu.  Suudiler, Mısır’da kanlı bir darbenin destekçileri oldu. Meşru seçimi kazanıp iktidar olmuş İhvan yönetimi askeri darbe ile devrilir ve binlerce insan sokak ortasında infaz edilirken kimsenin sesi çıkmadı.

Filistin meselesi en dramatik sürece girdi. “İsrail’e dersini vereceğiz, Filistin’i kurtaracağız” diye yola çıkanlar tek destekçileri Suriye’yi harabeye çevirdiler. Rahmetli Necmettin Erbakan 2007 yılında mealen şöyle demişti: “Dikkat edin, İsrail 2006 Lübnan yenilgisinin intikamını alacak. Suriye’yi tesirsiz hale getirecek, Hizbullah’a ağır darbe indirecek ve bu operasyonda Türkiye kullanılacak. İşte o zaman Filistin biter!” Dediği gibi oldu.  Gazze savunmasız, 2014’tekinden sonra şimdi bir kere daha İsrail’in acımasız saldırılarıyla yerle bir edildi. Müslüman dünya acziyet içinde.

“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66.) Müslüman beden paramparça!

Metin Göçmen 

 

ETİKETLER: ÜSTMANŞET, yazarlar