islami haberdini haberortadoğu haberleriislam coğrafyası
DOLAR
32,5128
EURO
34,7988
ALTIN
2.427,11
BIST
9.714,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Az Bulutlu
Perşembe Parçalı Bulutlu
20°C
Cuma Az Bulutlu
19°C
Cumartesi Az Bulutlu
18°C
Pazar Az Bulutlu
19°C

“Ömerler” Deyince Akla Hz. Ömer Bin Hattab mı Yoksa Hz. Ömer Bin Abdülaziz mi Gelmelidir?

“Ömerler” Deyince Akla Hz. Ömer Bin Hattab mı Yoksa Hz. Ömer Bin Abdülaziz mi Gelmelidir?
29 Ağustos 2019 12:04
A+
A-

Erdoğan: Bize Ömerler Lazım

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin 18’inci kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında ATO Congresium’da düzenlenen törene katılarak partililere hitap etti. Erdoğan, şunları söyledi: “Hedef şu; bütün bu saydığım yerlerde bizim için kanaat önderleri kimlerse bunları seçip, çıkartmak ve kadromuzu bu kanaat önderleriyle güçlendirmektir. Bunu hep beraber yapacağız. ‘Ben şurda yoktum, ben burda yoktum’ olmaktan öte, ‘Burası filancaya layık’, daha da ileri gidiyorum, kardeşlerim bize Ömerler lazım. İşte biz bu Ömerleri bulduğumuz zaman şunu bilesiniz ki şu anda geldiğimiz konumdan çok daha farklı bir konuma Allah’ın izniyle çıkacağız…”

“Ömerler” Deyince Akla Hz. Ömer Bin Hattab mı Yoksa Hz. Ömer Bin Abdülaziz mi Gelmelidir?

İslâm tarihinde toplumsal barışı ve sosyal adaleti tesis etmekte en başarılı olmuş Ömer isminde iki devlet adamı vardır. Birincisi Halife Hz. Ömer bin Hattab’dır (581-644). 10 yıllık iktidar döneminde Arap toplumlarında o zamana kadar görülmemiş bir zenginleşme süreci yaşandı ve adeta bir refah patlaması ortaya çıktı. Sosyal devletin malî kaynakları özellikle fethedilen yeni ülke ve devletler sayesinde fazlasıyla arttı. Beytü’l-mala gelen savaş ganimetleri, zekât, öşür, haraç gibi kaynaklar, halkın refahını artırmak için kullanıldı. Devlet yönetiminde olan idareciler ise diğer monarşik devletlerde olduğu gibi kamu gelirlerini kendi menfaatleri için kullanmadı.

Bir Ömer daha vardır ki, bozulan adalet sistemini yeniden ihya etme noktasında üstün gayretler göstermiştir. O da anne tarafından nesebi Hz. Ömer’e dayanan Hz. Ömer İbni Abdülaziz (682–720)’dir. Emevilerin sekizinci Halifesi olmakla birlikte üstün ahlâkî/ilmî/sosyal vasıflarından dolayı II. Ömer ve hatta V. Râşid Halife olarak anılan büyük bir devlet adamıdır. Ömer İbn Abdülaziz, 717–720 tarihleri arasında yaklaşık iki buçuk yıllık Hilafet döneminde ihmal edilen İslâmî Sosyal Hukuk Devlet anlayışını yeniden ihya etmiş ve yeni sosyal politikalarıyla daha da geliştirmiştir. Böylece İslâm’ın sosyal ahlâk ilkelerini devlet idaresinin ana unsurları olarak belirleyerek, günümüzün modern sosyal devletlerinin hedeflediği sosyal barış, sosyal dayanışma, sosyal refah ve sosyal adaleti sağlayabilmiştir. Hz. Ömer bin Abdülaziz’in Hilafeti döneminde değişik sosyal gruplara ve alanlara yönelik olarak uygulanmaya konulan kamusal sosyal politikaların temel esasları, günümüzün devlet yöneticileri için ders niteliğindedir.

İki Ömer’in Ortak Hususiyetleri

Her iki devlet adamının bugünün siyasî önderlerine örnek teşkil edecek birçok ortak özellikleri vardır.

= Her iki lider de Arap milliyetçiliğinin ve kayırmacılığının yol açtığı her türlü nepotizm ve ayrımcılık ile mücadele etmiştir. Kendi akrabalarından bile olsa haksız kazanç elde edenler, ellerinde bulundurdukları halkın ve devletin malını iade etmek mecburiyetinde kalmış, buna uymayan hanedan üyeleri dâhil adlî mercilerde hesap vermiştir.

= Bürokraside rüşvet, yolsuzluk ve kötü muameleye sıfır tolerans gösterilmiştir

= Devlet idaresinde liyakat ve ehliyet kriteri esas alınmıştır.

= Ülke içinde muhtaçların belirlenmesi için sosyal haritanın çıkartılmış olması ve Arap/Müslüman olmayan insanlar da sosyal güvenlik kapsamına alınmıştır. Irk ve din ayrımı gözetilmeksizin herkes, sosyal vatandaşlık kapsamına alınmış ve ırkına/dinine bakılmaksızın bütün vatandaşlara aynı sosyal haklar verilmiştir.

= Devletin en üst kademesinde hukuk sistemini (Kuran ve Sünneti) çok iyi bilen âlimlerden oluşan, yetkilerle donatılmış ve devlet politikalarını denetleyen bir danışma/istişare kurulu/meclisi oluşturulmuştur. Böylece şura devleti prensibi hayata geçirilmiştir.

= Hakkaniyet ölçülerinden uzaklaşan valiler ve idareciler, görevlerinden derhal uzaklaştırılıp bunun yerine ehil, inançlı, dürüst, güvenilir, âdil ve sosyal duyarlı vali ve idareciler göreve getirilmiştir.

= İnsanlara ve özellikle mazlumlara, kendilerine yapılan haksızlıkları rahatlıkla şikâyet edebilecek bir yapı oluşturulmuştur. Bu çerçevede vatandaşlara, hukuk kurallarına riayet etmeyen ve adaletle hükmetmeyen valilere/idarecilere karşı sivil itaatsizlikte bulunabilme ve maddî/manevî zarar gördüklerinde hakkını arama imkânı verilmiştir.

= Hayvanlar, haklarını arama yeteneğine sahip olmadıkları için, özel olarak koruma altına alınmıştır.

= Beytü’l Mal (devlet gelirleri) ve dağıtım sistemi sosyal adalet ekseninde geliştirilmiş ve herkes için vatandaşlık geliri modeli uygulanmıştır.

Ezcümle

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı zamanda parti başkanı olması hasebiyle AK Parti’nin gelecekte de varlığını koruyabilmesi için, partiye yeni Ömerlerin kazandırılmasının önemine vurgu yapmıştır. Geçmişte AK Parti’nin en önemli isimlerinden olan Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül gibi siyasetçilerin Parti’nin 18’inci kuruluş yıl dönümü etkinliklerine katılmadığı daha doğrusu davet edilmediği bir ortamda partinin Ömerler seviyesinde yeni kanaat önderlerine ihtiyaç duyması normal olarak kabul edilebilir.

Ne var ki hemen aynı üstün özelliklere sahip olan mezkûr iki Ömer, birer tarihî şahsiyettir. Parti için aranan Ömerlerden ister Hz. Ömer bin Hattab, isterse Hz. Ömer bin Abdülaziz kastedilsin. Bu ayarda bir Ömer’in ne Türkiye’de, ne de İslâm coğrafyasında çıkması ve bulunması mümkündür. Farz edelim ki memleketimizde ahlâkî, manevî ve siyasî yönden mezkûr iki Ömer’e az veya çok yakın nitelikte bir önder bulundu. Böyle ideal bir şahsiyetin AK Parti’ye sade bir üye olarak mı katılması yoksa ülkenin başına lider olarak mı geçmesi daha evladır?

Prof. Dr. Ali SEYYAR

Gelişen Olaylara İslami Bakışın Adresi

Yorumlar
  1. Haluk pektaş dedi ki:

    Baştaki Ömer olursa çok Ömerler ortaya çıkar. Atasözü:balık baştan kokar….